‘Erdemliler’ gitti ‘Tayyibîler’ geldi

15 Eylül 2015 Salı

AKP’nin cumartesi günü gerçekleşen 5. kongresinde Beşir Atalay’dan Ahmet Davutoğlu’na kadar en kıdemli şahsiyetlerin ağzından düşmeyen bir “Erdemliler” deyişi vardı. Davutoğlu “erdemli ve bilge lider” olarak takdim edilerek salona girdi. Konuşmasında da AKP’nin bir “siyasi erdemliler hareketi” olarak doğduğuna ve onların siyaseti hikmetle, irfanla birleştirdiklerine vurgu yaptı.

Erdemliler”, henüz “Adalet ve Kalkınma Partisi” adı ufukta belirmemişken söz konusu harekete doğuş verecek ekibin kendisini tanımlamak için uygun bulduğu isimdi. İlginç olan, 2001’de dolaşıma sokulmuş deyişin ne AKP’nin ilk iktidar döneminde, ne bu iktidarın olgunlaştığı dönemde ve ne de “mutlak iktidar”la bozulup, zehirlenip ülkeyi tümüyle zehirler hale geldiği son birkaç yılda hiç telaffuz edilmediği halde şimdi bu kongrede öne çıkarılıyor olması. Tuhaf olan da “Erdemliler”in altyapısını oluşturan ruhun, ilkelerin ve şahsiyetlerin esamisinin okunmadığı ve de Parti’nin bu tabiri hiç hak etmeyecek kirli sularda yüzdüğü zamanda böyle bir girişimde bulunulması…

Deyişi ilk kimin kullandığını araştırmadım. Ancak onu ilk kimin ağzından duyduğumu çok net hatırlıyorum ve ilk işlerliğe sokanlardan birinin o olabileceğini kuvvetle tahmin ediyorum. Bu kişi, Abdullah Gül’dür. 2001 yılı yaz aylarında Fazilet Partisi bünyesinden kopmuş bir grubun sözcüsü olarak kendilerinin Erbakan’la özdeş siyasi-ideolojik anlayıştan farklı bir çizgide yol alışlarını tanımlamak üzere kendilerine “Yenilikçi” diyenlere karşı, “Bize illa ki bir isim verilecekse bu ‘Erdemliler’ olabilir” demişti. O dönem bunun üzerine kaleme aldığım bir yazıda da “Fazilet”in öz-Türkçesi olan “Erdem” sözcüğünü kullanarak kendilerini içerisinden çıktıkları politik-ideolojik gelenekten ayıran bu oluşumun neyineleri temsil ettiklerine değinmiştim. Bir kere hedef, liberalizmdi. Sonra dünya ekonomik sistemiyle uyarlı bir yol alıştı. Daha önemlisi, Avrupa’ydı. Ve nihayet, “Milli Görüş/Adil Düzen” başlıkları altında antikapitalist bir itki ile Türkiye ve dünyayı İslâm’a uydurma hevesindeki Erbakan’ın aksine İslâm’ı dünyaya, küresel ekonomik işleyişe uydurmaktı.

Bu doğrultuda “Erdemliler”in en başta geleni, dünya tecrübesi sebebiyle Abdullah Gül’dü. Sonra, bugün artık çoktan partinin bünyesinden atılmış Abdüllatif Şener’di. Ve “Fazilet”ten “Erdem”e kazasız- belasız bir yumuşak geçiş sağlama yolunda “Aksaçlı” Bülent Arınç’tı. Ayrıca Parti kurulduktan sonra oluşuma Abdullah Gül tarafından kazandırılmış Ali Babacan’ı da “Erdemliler”in doğurgusu saymak hiç yanlış olmaz.

Bu isimleri neden özellikle zikrettiğim sanırım anlaşılmıştır. Onların hiçbirinin bugün artık bir “Tayyibî Tarikatı”na dönüşmüş AKP bünyesinde esamisi okunmamakta.
O yüzden “Erdemliler”, bugünkü AKP’ye bakıldığında bir “ölü inanç”tır.

Erdemliler”in yüzü Avrupa’ya dönüktü. Bugünkü AKP, kongredeki yabancı temsilci profilinden de anlaşılacağı üzere, Avrupa’dan kopmuş ve yüzünü adeta bir kör karanlığın içine dalarcasına Ortadoğu’ya dönmüş durumda.

Erdemliler”, İslâm’la demokrasiyi, Müslümanlıkla laikliği, inanç özgürlüğüyle yaşam özgürlüğünü buluşturma arzusuydu. Bugünkü AKP, İslâm’la totaliteryanizmi, Müslümanlıkla “katliam isteriz”ciliği ve inanç baskısı, daha doğrusu bağnazlıkla özgürlüklerin ezilmesini buluşturan bir ümitsiz vaka…

Erdemliler”, örnek bir “seküler İslâm” modeli olarak Türkiye’nin kapılarının tüm dünyaya açıldığı bir sürecin aktörleriydi. Bugünkü AKP, Türkiye’nin kapılarının giderek dünyaya kapandığı, ülkeye (sermaye, turist, vd. şekilde) dışarıdan gelenlerin arkasının kesildiği, içeridekilerin de kaçmak istediği bir iklimin müsebbibi.

Erdemliler”, vesayetçi rejimle bir yere varılamayacağı noktasında, kendi dışlarındaki tüm toplum paydaşlarıyla mutabakatın önünü açtılar. Bugünkü AKP, yeni bir vesayetçiliğin ite-kaka yerleştirilmesi yolunda toplumsal kutuplaşmanın, çatışmanın, savaşın tohumlarını eken bir mecra…

Dolayısıyla “Erdemliler”, bugünkü AKP’de yok. Onların yerinde “Erdoğanlılar” veya daha önce işlerliğe soktuğumuz deyişle “Tayyibîler” var. Kan bağından menfaat ve maişet bağına kadar açılan yelpazede bir “müntesipler topluluğu” olarak “Tayyibîlik”, “Erdemliler” hareketinden doğuş bulmuş AKP’de zaman içerisinde sanırım pek de istenmedik bir yan ürün olarak ortaya çıktı denilebilir.

Bu nedenle artık “Tayyibîlik”le malûl AKP Türkiye’sinde sadece insanlar ülkeden kaçmıyor, kurucu ruhu temsil edenler ve özellikle “Erdemliler” de Parti’den kaçıyor.

Yine bu nedenle Davutoğlu’nun kongrede Parti’nin ötekileştirmeye karşı özgürlüklerin yanında tutumuna işaret olarak “Bu ülkede bir zamanlar Kürtçe ağıt yakamayanlar vardı” demesi de lâf-ı güzaftır.

Çünkü bir “Erdoğan tarikatı”na dönüşmüş bugünkü AKP’nin yönetim ve tasarrufları altında Türkiye, otobüs durağında Türkçe bilmeyen ailesiyle Kürtçe konuştuğu için bıçaklanıp öldürülenlere ağıt yakılan bir ülke artık!..



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları