Babalar ve Oğullar

03 Ekim 2012 Çarşamba
\n

\n

\n

\n

Hayır, Turgenyevin ünlü romanından söz açacak değilim. Yeni okuduğum ve çok sevdiğim bir yazarın dünyasını tanımak isterken ünlü bir babanın oğluyla karşılaşmam bana bu başlığı yazdırttı.\n

\n

Sinek Isırıklarının Müellifi (İletişim Yayınları) adlı romanını okuduğum Barış Bıçakçı, bana çok ilginç bir yazar göründü. Küçücük ayrıntılar çevresinde kurduğu roman dünyasıyla bütün bir yeryüzünü kuşatan bir anlatı sunabiliyor.\n

\n

Sonra öğrendim ki, ülkemiz sol hareketinin ünlü isimlerinden Cenan Bıçakçının oğluymuş. Okurlarımız hatırlarlar, Cenan Bıçakçı, sendikacılık yapan bir işçi önderi olmasının yanında Mehmet Ali Aybar ile birlikte önce Türkiye İşçi Partisi sonra da Sosyalist Devrim Partisinde yöneticilik yapmıştı. Yumuşaklığı ve inceliği ile ünlüydü. Çayını kendi koyar, konuştuğu herkesi eşiti görür, öyle davranırdı. \n

\n

Sol hareket içinde böyle ince insanlardan biri de Doğan Görsevdi. Oğlu Kerem Görsevin günümüzün ünlü caz müzikçilerinden biri olmasının babasının bu incelikli dünyasıyla ne denli ilişkisi oldu bilemiyorum, ama işte karşımızda benzer bir örnek daha var.\n

\n

Barış Bıçakçı, 2000 yılından bu yana yayımladığı romanlarıyla tanınıyor. Sevilen bir yazar. Bizim Büyük Çaresizliğimiz adlı romanı filme çekilmiş. Kitapları yeni basımlar yapıyor. Buna karşın onun boy boy fotoğraflarını, röportajlarını ne yazılı ve sözlü basında ne de sosyal medya denilen gariplikler dünyasında bulabiliyoruz.\n

\n

Yani günümüz popüler kültürünün kurallarına karşı bir yazar ile karşı karşıyayız. Tıpkı sahtekâr dünya ve insanlardan kaçıp yaşamı boyunca kimseye ne fotoğraf ne de röportaj veren Salinger gibi. Salingeri Adnan Benk tanıtmıştı ülkemiz okurlarına ilkin, Gönülçelen adıyla çevirdiği romanıyla. Günümüzde, Çavdar Tarlasında Çocuklar adıyla yayımlanıyor bu kitap.\n

\n

Barış Bıçakçının bu tavrını anlayabilmek zor değil. Bir yazarın, eserleriyle okur arasına girmekten kaçınması okuruna da eserlerine de duyduğu saygıyı ortaya koyuyor. Belki de bu tutumu sayesinde yazarlığı sanki dünyaya dışardan gelmiş, çocuksu bir bakışın içtenliğini taşıyor. Böylesi bir naif bakış ancak çok dışarıdan mümkün olabilir. Romanlarındaki küçük ayrıntılar, ancak çok sakin bir hayatın içinde görülebilir. Romanından bir cümleyle söylersekUzaydan dünyayı seyrediyor gibiydi.\n

\n

Evet, çocuksu bir bakışın görüp dile getirebileceği küçük ayrıntılarla kuruyor Barış Bıçakçı romanını. Ne ki bu ayrıntılar bir yandan yazılı metni örerken, öte yandan aforizma özelliğindeki temel cümlelere hazırlıyor okuru. Küçük ayrıntılarla sanki bir hayatın kozası örülürken can alıcı sözlerle hem edebiyat hem de dünya tanınmaya, açıklanmaya çalışılıyor.\n

\n

Bu incelikler dünyası elbet şiirden de geçiyor. Yazarın bir şiir geçmişi var. Gençlik yıllarında iki şiir kitabı yayımlanmış. Oktay Rifat, Sabahattin Kudret Aksal ve Turgut Uyarın incelikli dizelerle anılması, yazarın dünyasına ilişkin ipuçları veriyor. Sonra kitabın 50. bölümünde kendini tutamayıp kahramanı Cemilin ağzından, hayatın bir şölen olduğunu hissettiren şeyleri sıralayarak sevdiği öyküleri, şiirleri, filmleri, müzikleri sıralayıveriyor.\n

\n

Evet, bütün sanatlar, hayatın nimetlerinden uzakta yaşamak zorunda kalan insana, sahip olamadığı gerçek değerleri, gerçek hayatı sunmaya çalışıyor.\n

\n

Barış Bıçakçı da bu gerçek değerleri bize sunan sanatçılardan.

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yüz Yıl Önce Balkanlar 26 Aralık 2012

Günün Köşe Yazıları