Çipras zaferinin dersleri

22 Eylül 2015 Salı

Çipras zaferinden çıkarabileceğimiz iki ders/mesaj var. Birincisi “genel” bir demokrasi dersi…
Kısa aralıkla yinelenen seçimlerde, trafoya kedi, kaplan kaçmaz ve ülkeye ağır gerilim stratejisi dayatılmazssa “siyasi tablo” nafile hiç değişmiyor.
Seçmen, birkaç ay öncesinde ölçüp biçerek yaptığı “tercihini”, gözden geçirmeye yanaşmıyor.
İstediği bir “koalisyon”sa, “hokus pokus” bunu, “tek başına iktidara” çevirmiyor.
Olumsuz şartlar ve gelişmelere rağmen SYRİZA lideri Çipras’ın 9 ayda kazandığı üçüncü seçim zaferinden “sol” adına çıkarılması gereken spesifik mesaj da “olmazssa olmaz” bir “karizma faktörü”…
Gereğinde her türlü tutarsızlık, geri adım ve U dönüşü affettirecek “süper karizma” bir lider olmadan, iktidar yakalanamıyor.

Parti değil lider kazandı
Yunanistan’da tüm siyasi altüst oluşu dizginleyen tek etmen son kertede sadece bu: Çipras’ın karizması oldu.
Yıl başındaki seçimlerde yüzde 36 oranında oy ile “Avrupa solu”na başlangıçta yeni bir soluk getiren ve büyük bir ilham kaynağı olan SYRİZA; geçen 9 ayda sürekli çalkantılar, hesaplaşmalar, ayrışmalar yaşadı ve ağır darbe aldı.
Troika”nın “Grexit” tehdidi ve de dayattığı kemer sıkma politikaları yüzünden, partinin sol kanadından “ağır top” isimler koptu gitti.
Troika ve Merkel Avrupası’na başta “bayrak kaldırarak” iktidara sahip çıkan ve “isyanla özdeşleşen” parti; bu isyanı, temmuz referandumunda zirveye taşıdıktan sonra; tarihi U dönüşle geri adım atarak, kreditörlerin eskisinden de ağır şartlarına boyun eğdi.
Birkaç ayda cereyan eden bu sarsıcı iniş çıkışlardan sonra ne beklenir?
Partinin muazzam bir inandırıcılık kaybına uğraması ve sandıkta cezalandırılması değil mi?
Ne var ki seçmenler, SYRİZA’yı; sonuna dek Çipras’la özdeşleştirdiklerinden hemen hiç cezalandırmadılar.
Gerçi sadece iki seçmenden biri oy kullandı ve katılımda çok önemli düşüş oldu. Ama Çipras liderliğinde parti, 9 ay öncesine göre sandıkta sadece 1 puanlık bir gerileme yaşadı. Tüm bu olup bitenler düşünüldüğünde, bu kayda değer bir başarı.
Ancak SYRİZA adına değil. Çipras adına.
Artık -en azından- bildiğimiz şekliyle bir SYRİZA yok. Çipras var!
Her şeyin “Ne yapsa, ne dese yeridir. Başımızın üstündedir!” diye hoş görüldüğü ve bağışlandığı bir Çipras var!
Pazar gecesi Atina’nın Klaftimonos Meydanı’nda “zaferi kutlayan” kalabalıklar, açıklanması zor çelişkilerle malul SYRİZA solunun zaferini değil, siyasetin her cilvesinin üstesinden gelmesini başaran, gereğinde siyasi taklalar atmaktan hiç çekinmeyen... “rakipsiz liderin zaferini” kutluyorlardı.
 
Namı diğer ‘seksi Aleksis’
Evet hata yaptık. Ama hata tecrübedir!” demesini bilen; “Yenilgi yere düşmek değil, yerden kalkmayı bilmemektir!” diye oy isteyen Aleksis Çipras; iki ay önceki temmuz referandumunda yaptığı gibi, bu seçimi de doğrudan kendisi için yapılan bir plebisite dönüştürdü.
Kadınların “seksi Aleksis/bizim oğlan!” diye ardından koştuğu ve büyük hayranlık duyduğu SYRİZA liderine oy verenler, onu her durumda; “eski, yoz, aşınmış ve yıpranmış siyasi sınıftan” olmayan bir politikacı olduğu için yeğliyor.
Troika’nın “kemer sıkma politikalarının” ayrıca “sağ” yerine (hafifletilebileceği düşüncesiyle!) “sol” tarafından uygulanmasını yeğliyorlar.
Geleneksel sol” ile “üçüncü yol” tabir edilen “merkez sol” arasında gelgit ve kafa karşıklığı yaşayan Avrupa soluna Çipras’ın verdiği en temel ders; en zor durumlarda kitleleri avcuna alabilecek liderin vazgeçilmezliği oluyor.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kılıçdaroğlu vakası 14 Nisan 2024
31 Mart’ın bahsi 7 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları