Eğit-Donat’ı bırak... Koru-Yaşat’a bak!

23 Eylül 2015 Çarşamba

Suriye sorununa Rusya’nın da daha etkili şekilde müdahale etmesiyle konunun uluslararası boyutu genişledi. Bir süre önce başlayan, “Rusya, Suriye’ye savaşmak üzere asker gönderdi” haberleri yalanlanmamıştı. Rusya - Suriye ilişkisinin sadece asker göndermek ile sınırlı olmadığı, Moskova’nın, Şam’daki etkinliğinin gelecekte de sürdürmek üzere kalıcı adımlar attığı ortaya çıktı.
Beşşar Esad’ın babası Hafız Esad da hem ülke içindeki hem bölgedeki gücünü korumak için en çok Moskova’ya yaslanmıştı. Türkiye’nin Batı Bloku’na, Suriye’nin de Moskova’ya yakın politika izlemesi nedeniyle aramızdaki 910 kilometrelik sınırın 500 kilometresi yıllarca mayınlı kalmıştı. Tarihin cilvesine bakın ki Suriye’deki iç savaş 20. yüzyılın ikinci yarısı boyunca devam eden Soğuk Savaş’ın, hatta 1. Dünya Savaşı’nın küllerini havaya uçuruyor. Konuyu tarihe boğmadan bugüne gelirsek; Rusya, Sovyetler döneminin çökmüş olmasına karşın ezeli sıcak sulara inme hayallerinden vazgeçmedi, vazgeçmeyecek. Bu sütunlarda Türkiye’nin politikasını bu gerçeğe göre belirlemesi gerektiğini yeri geldikçe vurguladık. İlhan Selçuk böylesi durumlarda, “Eyvah yine haklı çıktık” derdi.

***

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün Moskova’ya gidecek. Bir günlük çalışma ziyaretinde cami açılışı ve Putin’le görüşme var. Rusya’nın Suriye politikasını yukarıda özetledik, Esad’ın feda edilmesinden yana değil. Batı da Esad’ın kısa sürede gitmeyeceğini görünce çoktan politikasını değiştirdi. Önceliği bu ülkedeki terör unsurlarıyla savaşmaya verdi. Hatta Amerikan kaynaklı, “Esad gitmese de olur. Bizim için önemli olan Suriye’nin bölgede istikrarsızlık unsuru olmaması” içerikli haberlerin sayısı arttı.
Türkiye ise 2011’de başlayan Suriye iç savaşının ilk günlerinde çizdiği yol haritasını sürdürmekten yana. Yani Esad gidecek, dertler bitecek.
Dış politika özlemler ve beklentiler üzerine değil, katıksız gerçekler üzerine kurulu. Churchill’in o ünlü, “İngiltere’nin hiçbir zaman ezeli dostları ya da düşmanları yoktur, daimi çıkarları vardır” sözü bunu çok iyi anlatır.
Çok da umutlu değiliz ama Erdoğan’ın Kaç-ak Saray’dan göremediği gerçekleri Moskova’da görmesini dileyelim.

***

Suriye’ye ilişkin uluslararası kamuoyunda çıkan haberlerden biri de
“Eğit-Donat” programı kapsamında bir grup askerin Türkiye üzerinden Suriye’ye girdiği yönündeydi. “Eğit-Donat” programının ne ölçüde gerçekçi olduğu, ne kadarının hayata geçebildiği ayrı bir tartışma konusu. Ancak şu bir gerçek ki Batı, Suriye’yi terörist unsurlardan temizleme adı altında sürdürdüğü projelere bu ülkedeki sivillerin yaşamından daha çok önem veriyor. Konuyu en yakıcı şekilde yaşayan ülkelerden biri biziz. Dün İstanbul- Edirne hattındaki Suriyelilerin dramını bu sütunlarda paylaştık.

***

Batı’ya çağrımız şudur ki; Suriye sadece küresel aktörlerin Esad’laşma zemini olarak görülmemeli bu hesaplaşmanın altında milyonlarca insan eziliyor. Eğit-Donat projesinden önce, deyim yerindeyse, “koru-yaşat” projesi yapın. Aksi halde Suriye’deki insanlık dramının acıları bugün hissedilmese bile yarın Berlin’de, Londra’da, Paris’te, Washington’da patlak verecek.
Çoğunluğunu yitirmiş AKP iktidarına da çağrımız şudur ki; atalarımız yanlış hesap Bağdat’tan döner demiş. Sizin yanlış hesabınız dünyayı iki tur attı, bari Moskova’dan dönsün.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Seçimden sonra! 26 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları