Çiğdem Toker

YSK demokrasinin final sınavında

26 Eylül 2015 Cumartesi

Hukuku eğip bükme oyunu açık oynanıyor.
Yasallık, meşruiyet gibi bir dert, hepten bittiği için gayet açık.
İlk belirgin işaret Asya kıtasından gelmişti. Cumhurbaşkanı, Çin gezisinde “taşımalı oy”u kastederek “YSK (Yüksek Seçim Kurulu) bunları değerlendirir” dedi.
Tarafsız Cumhurbaşkanı, YSK’ye görev biçen bu sözü söylediğinde, takvimler 31 Temmuz’u gösteriyordu.
Henüz koalisyon görüşmeleri sürüyordu.
Seçime katılımı düşüreceğinde tereddüt bulunmayan özel güvenlik bölgeleri daha ilan edilmemişti.
YSK’ye “sandık kurulmasın” diye ilk başvuru yapılan Cizre’deki sokağa çıkma yasağına ise bir aydan fazla zaman vardı.
Sonrasını biliyoruz... “Tek bir sivilin ölmediği” sonrasını.

***

Taşımalı sandık için kanun değişikliği zorunluydu. (Ne tesadüftür ki, bunu da ta iki sene önce Erdoğan söylemişti.)
Gelgelelim 7 Haziran, Cumhurbaşkanı’nın “gönül bağı”yla bağlı olduğu partisine 276 vekil vermeyince, bu “zorunluluk”, parti hukukçuları için çetin bir ev ödevine dönüştü.
Planın, yasasız da pekâlâ (!) uygulanabileceğine kanaat getirildi.
Kilidi açacak anahtar, YSK’ye “seçimlerin güven ve dürüstlük içinde yapılmasını sağlama” görevi veren maddeydi. Anahtarla birlikte kullanılacak sihirli kelime ise “güvenlik”.
Güvenlik deyince akan sular duruyordu nasılsa.
Sadece sular değil, elektrik, internet ve telefon şebekeleri de.
Mülki idare birimlerinin, ilçe seçim kurullarına “güvenlik” demesi, kapılardan ilkini açacaktı.
İlk kapı, Cizre İlçe Seçim Kurulu’nun, Nur, Sur ve Cudi mahallelerine sandık kurulmaması yönündeki kararı ile biraz aralandı.
Fakat gelin görün ki, Cizre İlçe Seçim Kurulu kararı, bir kurul kararı değil...
Tek hâkimin imzası bulunuyor.
Peki, tek imzayla, yedek üyeleri de bulunan yedi kişilik bir kurulun toplanarak alması gereken karar, alınmış olur mu?
Şimdi bu çok karmaşık ve üstün hukuk bilgisi gerektiren soruya cevap verilmesi bekleniyor.

***

Tek imzalı sandık birleştirme kararı Ankara’da isabetli bulunursa, biz de “Tek kişi YSK’yi temsil edebiliyorsa, farklı parti temsilcilerinden oluşan kurula neden ihtiyaç var?” falan demeyeceğiz.
Yanı sıra şu soruları da sormayacağız:
- Devletin görevi, sandık mı taşımak, sandığın ve bölgenin güvenliğini mi sağlamak?
- Valiler seçim konusunda karar verme yetkisini nereden, kimden alıyor?
- Oy kullanırken olmayacağı iddia edilen güvenlik, seçmenleri ve sandıkları taşırken nasıl sağlanacak?
- Seçmenleri ve sandıkları taşırken sağlanabilecek güvenlik, nasıl oluyor da oy kullanma mahallinde sağlanamıyor?
- Partiler, seçmenlerin taşındığından nasıl emin olacak?
- Taşıma işleminin tamamlanması ile oy kullanma saati arasındaki uyumsuzluk nasıl giderilecek?
Tam bu noktada, YSK Başkanı Sadi Güven’in, bütün gerekçeli kararların bekletildiği ve kararın Kurban Bayramı sonrasında verileceği yönündeki açıklaması kritik önem taşıyor.
Taşımalı sandık sistemi hakkında verilecek karar YSK açısından can çekişen demokrasinin kaderini tayin edecek bir final sınavı olacak.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Hoşça kalın 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları