Sorular Arttı Sorunlar Derinleşti

27 Ocak 2009 Salı

Medyada çeşitli iddialar yer alıyor ama...

Diyelim ki dava siyasallaşmadı...

Diyelim ki bir korku imparatorluğu kurulmuyor...

Diyelim ki AKP muhaliflerine, Cumhuriyet Mitinglerine katılanlara gözdağı verilmiyor...

Diyelim ki ortada ne rövanş var ne de laik demokratik kesimi baskı altına alma niyeti...

Söyleye söyleye dilimde tüy bitti...

Yaza yaza bilgisayarımın tuşları eskidi...

Ergenekon iddianamesinin esasında önemli bir cinayet ve ciddi bir bombalama olayı var...

İlgili ilgisiz pek çok belgenin, alakalı alakasız pek çok kişinin iddianameye eklenmesi hem bu insanları hem toplumu hem demokrasiyi zarara uğrattı; hem de davanın esasında yer alan bu çok ciddi suçları gölgeledi...

Gözaltılar öncesinde ve sırasında medyaya yapılan özel haber hizmetlerinin yarattığı bilgi kirliliği ve hukuk ihlalleri de hem kişisel hak ve özgürlüklerin, demokratik yapının zedelenmesine hem de bu esas cürümlerin gölgelenmesine yardımcı oldu...

Artık herkes ikinci iddianameyi bekliyordu...

Haklarındaki iddianame hâlâ yazılmamış olan, altı aydan beri hapiste tutulan çok önemli görevlerde bulunmuş kişilerin neyle suçlandığını anlamak için...

Nereye nasıl gittiği belli olmayan davanın nereye nasıl yöneleceğini anlamak için...

***

Oysa sorular son derece açıktır:

Birinci soru, Cumhuriyet gazetesini bombalayan ve Danıştay cinayetini işleyenler aynı kişiler olduğuna göre, bu kişilerin arkasında onları yönlendiren, azmettiren insanlar var mıydı?

İkinci soru, birinci sorunun yanıtına bağlı olarak, eğer böyle kişiler varsa, bunlar bir çete örgütlenmesi içinde mi hareket ediyorlardı ve böyle bir çete kurulmuşsa bu çete kimlerden oluşuyordu?

***

Şimdi ikinci iddianame yerine, Susurluk hükümlüsü İbrahim Şahin, Şahinin evinde bulunduğu öne sürülen krokilere dayalı olarak yapılan kazılarda ele geçen silahlar ve yeni suikast iddiaları gündeme geldi.

Son ev arama ve gözaltına alma olaylarında da, bundan öncekilerde tanık olunan uygulamalar kamuoyunun zihninde ciddi soru işaretleri doğurdu.

Özellikle Susurluk davasında İbrahim Şahini mahkûm ettiren o zamanki Yargıtay Başsavcısı Sabih Kanadoğlunun da evinin aranması ve bazı belgelere el konulması bu soru işaretlerini arttırdı.

***

İbrahim Şahinin gözaltına alınması, toprağa gömülü silahların bulunması ve suikast iddiaları yukardaki iki soruya üçüncü bir kritik soru daha eklemiştir:

Bombalama ve cinayet olaylarının ardında bir çete varsa, bu çete Susurluk olayına kadar uzanıyor mu?

Bence AKP iktidarının dara düştüğü dönemlere rastlayan sansasyonel gözaltılarla uğraşılacağına bu soruların yanıtlarına odaklanılmalıdır.

Tabii aynı zamanda kurunun yanında yaşın da yanması önlenmeli, öne sürülen haksızlık, hukuksuzluk iddiaları açıklığa kavuşturulmalıdır. Yoksa zaten ağır aksak yürüyen hukuk devletinedayalıdemokrasimiztamir edilmez yaralar alacaktır.

***

Bu arada, yolsuzluklar, ekonomik kriz, yerel seçimler gibi asıl gündem maddeleri de unutulmamalıdır.

Üstelik Herkese dokunulabildiğini söyleyenlerin dokunulmazlığı, Deniz Feneri soruşturması, Dink cinayetindeki ihmaller, yargı bağımsızlığı sorunları da çok önemli konulardır...

[email protected]; www.kongar.org



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları