Yerli ve milli!..

28 Eylül 2015 Pazartesi

Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan, Yenikapı mitinginde “550 yerli ve milli milletvekili” istemiş. Demek ki “yerli ve milli olmayan kişiler” de milletvekili olarak seçilebiliyor. Kim bunlar diye düşünsek, kimler kastedilmiş olabilir?
HDP’ye kızarak “Kürtler” mi diye düşünsek tutarlı olmuyor. Kürtler hem yaşadıkları yerin yerlileri hem de milletin bir parçası. “Ermenileri mi kastetti?” desek, o da olmuyor. Ermeniler bu ülkenin yerlileri hem de milletin bir parçası. Rumlar da öyle, Museviler de.
Acaba Cumhurbaşkanı “Türk olma” ekseninden mi bakıyor diye düşünsek, kendisi de daha önce böyle bakmadığını açıklamıştı. Nicedir, Türk olmak ırkçılık, ulusalcılık faşistlik; milli sözü gericilik sayılıyordu. Çözüm sürecinin cicim aylarıydı. Garnizonlarda bayrak töreni “tahrik oluyor” diye yapılmıyordu. Sonra işler değişti, HDP “Seni başkan yaptırmayacağız” deyince başka bir tahrik oldu, bayraklar yeniden ortaya çıktı, “milli” sözcüğü ile “yerli” sözcüğü saraya çıktı. Sakın bu “yerli ile milli” yan yana gelip “Seni başkan yaptıracağız” yeminlileri olmasın! Bunu böyle doğrudan söylemeli ki yanlış anlamalara yer kalmasın.
Yerli ve milli deyince…

***

Bir okuldayız. Yerli Mallar Haftası işleniyor. Öğrenciler evlerinden meyveler getirmişler. Baktım, elmalar gelmiş, Şili’den; muz gelmiş, Çikita, Brezilya’dan; Kivi gelmiş, Honduras’tan. Çocukların giysileri L.C.Waikiki’den, Benetton’dan, Lacost’tan. Ayaklarında Adidas’tan, Nike’dan. Cep telefonları Samsung’dan. Gülmüştüm. Yanımdakilere “Tek yerli mal çocukların kendileri” demiştim. Onlar da gülmüşlerdi ya, yanlıştı yorumum. Çocukların biyolojileri yerliydi ama kültürleri ne yerliydi ne de milli.
İzledikleri filmler Amerikan filmleriydi. Görmek istedikleri yer Disneyland’dı. Aileleri çocuklarının İngilizce bilmesiyle övünüyordu. Bu övünç üniversite sonuna kadar devam edecekti.
Milli Eğitim’in adı milli idi, eğitimi ise milli değildi. Yetkililer anaokulundan başlayarak din eğitimi yapılmasını istiyorlardı. Osmanlıca öğrenilmeliydi, Arapça bilinmeliydi, aslında istedikleri Arap alfabesine dönmekti. Eğitim Amerika ile Arap kökenli kültür arasına yerleştirilmek isteniyordu. Aslında tek “milli eğitim” hamlesi Köy Enstitüleri idi. O da “köylüler uyanır da toprak sahibi olmak ister, hayatlarına, emeklerine sahip çıkar” korkusu ile gerici iktidarlar eliyle kapatılmıştı. Geri yanı yerli de olmayan, milli de olmayan diploma fabrikaları idi.
Neyiniz yerli, neyiniz milli? Diliniz Türkçe. Sizi siz yapan dilinizdir. Türkçeye önem mi veriyorsunuz? Geçmişinizde Arapça var, Farsça var, ona sarılıyorsunuz. Geleceğinizi İngilizcede görüyorsunuz. Dahası Çinceyi öğreneceksiniz. Türkçeyi kuşa çevirdiniz. Twitter’in cıvıltıları ile Facebook’un kısaltmaları arasında yeni bir dil oluştu. Siyaset diliniz “yahu ile ulan arasında” yeni bir üslup kazandı.
Kala kala, “milli marş” ile “milli takım” kaldı. Geri yanı ortada.

***

Milli” olmak için, Türkçesi “ulusal”dır, millet sözcüğü Arapçadır, bir ulusun tümünü kapsaması gerekir. Bu da ayrımcılığın olmaması demektir.
Etnik köken ayrılıklarını öne çıkaran etnicilik aşılacaktır. Etnik kökenleri farklı gruplar bu kökeni üstünlük saymayacaklardır. Eşitlik temelinde ulus olma bilinci paylaşılacaktır.
Din ayrılıkları da üstünlük-aşağılık konusu olmayacaktır. Toplum laik ilke ile yönetilecek, din farkı toplumun ayrım ekseni olmayacaktır.
İnsanlar arasındaki farklar, “insanlık-adalet-eşitlik-emek” ekseninde aranacaktır. Toplumda emeğin haklılığı temel ölçü olacak, iktidar gücü ayrımcı amaçlarla kullanılmayacaktır.
Gerçekten “yerli”, gerçekten “milli” 550 milletvekili seçilirse AKP iktidar olamaz, Saray da bir Kültür Merkezi olur.
Ne güzel söyler Yunus Emre:
Mal da yalan, mülk de yalan,
Var biraz da sen oyalan”…



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Özeleştiri?... 8 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları