Erinç Yeldan

Başkan Obama Amerikan Emekçisine Ne Vaat Ediyor?

29 Ocak 2009 Perşembe

Barack Obama Amerikanın 44. başkanı olarak göreve başladı. Başkan Obamaya gerek iktisadi gerekse siyasi/jeopolitik alanda büyük umutlar beslenmekte. Yeni başkanın Amerikan siyasi yaşamına ilişkin proje ve hedefleri geçen pazartesi günkü Cumhuriyet Strateji ekinde etraflıca incelenmişti. Bu haftaki yazımda ben daha çok Obamanın ekonomik hedeflerini ve söz konusu hedeflerin özellikle Amerikan emekçi sınıfları açısından anlamını tartışmaya çalışacağım.

Obama daha başkanlığı devir almadan önce, küresel krizden çıkmak için ileri teknolojilere dayalı rekabetçi bir ekonomi programı izlemeye hazırlandığını belirtmekteydi. Dünyanın merkez bankası konumundaki ABDnin, bu üstünlüğüne yakışır bir biçimde dünya piyasalarına talep, likidite ve güven sağlayacağı umudu küresel krizin artık sonuna gelindiğini muştulamaktaydı.

Oysa küresel krizin basit bir Keynesgil genişleme reçetesiyle atlatılamayacak kadar karmaşık ve derin olduğu gerçeği son derece açık ve net olarak Başkan Obamanın önünde durmaktadır. Nitekim aralık ayına ait son veriler ABD ekonomisinde işsiz sayısının 11.1 milyon kişiye, işsizlik oranının da yüzde 7.2ye fırlamış olduğunu belgelemekteydi. 2008 yılı boyunca ABDde işsiz sayısı toplam 2.8 milyon kişiye ulaşmıştı. Söz konusu rakamlara umudu kesildiği için iş aramaktan vazgeçen kişileri de kattığımızda işsizlerin gerçekte 13 milyon kişiye, işsizlik oranının da yüzde 11e yükseleceği hesaplanmaktaydı.

Bu olumsuz tablo karşısında Başkan Obama ve ekibi dört senelik başkanlık dönemi boyunca toplam 2.6 kişiye yeni istihdam sahası yaratılacağını vaat ederek göreve başladı. Obamanın istihdam hedefleri, yeni teknolojilere dayalı sanayilerin yaratılması”, “rekabetçi piyasa sisteminin geliştirilmesi gibi sözlerle süslenerek Amerikan kamuoyuna açıklandı. Ancak söz konusu istihdam hedeflerinin ardında yatan bazı gizli gerçekler özenle iktisat gündeminden kaçırılmaktaydı.

Bu gizli gerçeklerden birincisi Obamanın istihdam paketinin maliyetine ilişkindir. Örneğin 1 milyonu hemen 2009da olmak üzere, toplam 2.6 milyon kişiye yaratılacak olan istihdam hangi ücretlerde yaratılacaktır? Vaşingtonda kurulu olan emek yanlısı araştırma örgütü Economic Policy Institute çalışanlarının tahminlerine göre, mevcut ücret ortalaması baz alındığında 2009 için vaat edilen 1 milyon kişiye yeni istihdamın ücret maliyetinin 50-75 milyar dolar olacağı hesaplanmaktadır. Bu maliyeti kim karşılayacaktır? Amerikan özel sektörü mü? Kamu mu? Söz konusu istihdamın kaynağının, rekabetçi piyasa koşullarında ABD özel sektörü olması arzulanıyorsa, Amerikan özel sektör işletmelerine ne gibi teşviklendirme sistemi uygulamaya konulacaktır?

Daha önemli ve can alıcı soruya gelelim: Vaat edilen istihdam paketi, mevcut ortalaması yüzde 30a ulaşan brüt kâr oranlarında mı sağlanacaktır; yoksa Amerikan özel sektöründen istihdam artışına katkıda bulunmak için kârlarından biraz fedakârlık etmesi mi istenecektir?

Amerikan ekonomisinde gizli tutulan bir diğer gerçekse şudur: Gene EPI verilerine göre Amerikan özel sektörü son otuz senedir Amerikan işgücü istihdamına net bir katkı yaratmaktan uzaktır. Bilgisayar ve teknoloji destekli ileri hizmetler sektöründeki yeni istihdam olanakları, Amerikan imalat sanayisindeki çöküş neticesindeki istihdam kayıplarını ancak dengeleyebilmiştir. ABD özel sektörünün istihdam yetersizliği bugünlere değin ABDnin artık bir sanayi-sonrası, ileri hizmet toplumu olduğu mitleriyle geçiştirilmekteydi. Ancak son küresel kriz gerçeği artık bu tür efsanelerin kolay kolay kabul görmeyeceğini göstermektedir.

Amerikan ekonomisinin bir diğer gizli gerçeğiyse ücretlerin seyrine ilişkindir. ABDde son 25 yılda vasıfsız (12 seneden daha az eğitim görmüş) işçilerin ücret ortalaması reel olarak yüzde 25 gerilemiş durumdadır. Marksist terminolojiyle vurgularsak, Amerikan özel sektöründe artık değer oranı söz konusu dönemde iki misline çıkarak 1.5ten 3e ulaşmıştır. Bu veriler ABDde emeğin artan sömürüsünün boyutlarını sergilemektedir.

Sonuç olarak: Başkan Obama ve ekibinin 2009 ve ötesine ilişkin ekonomik programı sadece istihdam artışlarından bahsetmekte; ancak söz konusu istihdam artışlarının hangi ücret ve hangi kâr düzeyinde olacağını özenle gözlerden kaçırmaktadır. ABDde yeni teknolojilere dayalı sanayilerin yaratılması planının, Amerikan emekçilerinin proleterleştirilmesinin hızlandırılması ve emeğin artan sömürüsüyle tezgâhlanmakta olduğu açıktır.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları