Obama İçin 'Fidel'le...

29 Ocak 2009 Perşembe

Tanımlanamaz görkemdeki törenle 20 Ocakta ABDyi yönetmeye başlayan Obama gerçekten bir değişimin başkanı mıdır?

Merakımı gidermek için Atatürkten sonra en güvendiğim dünya lideri Fidel Castroya başvurdum. Kasım (2008) ayında şunu yazmış:

Birçok kişi imparatorluğun başının değişmesiyle imparatorluğun daha hoşgörülü ve daha az kavgacı olacağını söylüyor. Akıllı bir insanın iyi niyetlerinin, yüzyılların çıkarlarını ve bencilliğini değiştireceğine inanmak saflık olur...

Fidel, ABD seçimlerinden önce de yine Obama için zeki ve Cumhuriyetçi başkan adayı McCainden daha az savaş kışkırtıcısı demiş ve eklemişti: Ancak Amerikan ırkçılığı, Demokratları Beyaz Saraydan uzak tutacaktır... (AA-17 Kasım 2008)

Şimdi Demokratlar Beyaz Saraydalar; Sevgili Mustafa Balbay da Obama siyah, ama saray beyaz demedi mi? Yeni siyahi sakiniyle birlikte sarayın rengi de hiç değilse melezleşebilir mi?

‘Tarihsel konuşma’sı

Obamanın, göreve başlarken yaptığı konuşmasına Fidelin tarihsel uyarıları ışığında bakmak, özellikle bizim için daha bir anlam kazanıyor...

Örneğin, kimilerini ağlatan sözleri arasında diyor ki: Atalarımız tarafından başlatılan fedakârlıkların izinden yürüdüğümüzün farkındayım; onların ideallerinden güç alarak ilerlemeye devam ediyoruz...

En büyük fedakârlıkların Kızılderili soyunu kurutarak koca kıtaya egemen olan kovboy atalarca gösterildiğini; en değişmez ideallerin de dünyada sömürgeciliğin emperyalist jandarmalığını üstlenmek olduğunu bilmeyen var mı?

Buna rağmen Obama için neredeyse Keşke bizim liderlerimiz de böyle olsaydı diyenler az değil!

Oysa aynı sözleri bizden biri söylese; fedakârlık olarak Kurtuluş Savaşımızı, idealler olarak da bağımsızlığa ve Yurtta barış dünyada barış ilkemize bağlılığımızı anımsatsa, vay ulusalcı!” diye savcılara ihbar bile edilebilirler!

Hayranlık duyulan konuşmada sanki itiraf denebilecek şu sözler de var: Özellikle bazılarının açgözlülüğü ve doymazlığı sonucunda geldiğimiz durumdan çıkabilmek için, çok ciddi kararlar alma noktasındayız...

İnsan düşünüyor; acaba Obama, İznik Gölü kıyısındaki 1. sınıf tarım alanına yargımızla inatlaşarak kurulan ABDli Cargill fabrikasını mı kastediyor? Hukuka aykırı işgalin güvenceye bağlanması için özel yasa bile çıkartıldı; şimdi de aynı yerde genişlemek istiyor...

Obamanın açgözlülere çatmasını alkışlayanlarımızın, Cargilli kayıran siyasilerimizi de var güçleriyle alkışlaması nasıl tanımlanabilir?

Toprak ve fabrika

ABDnin yeni başkanı toprağımızı ekmeli, fabrikalarımızın çarklarını çalıştırmalıyız...diyerek şunları ekliyor: Piyasanın gerektirdiklerini boş verin. Piyasa sadece zengin olanların yanında olursa, sürdürülebilirlikten bahsedilemez.

Bunlara da helal sana diyenlerimiz, tarım topraklarımızı ekip biçmek yerine rant tesislerine ve TOKİnin pazarlama sitelerine arsa yapan; fabrikaları çoğaltmak yerine de durmadan alışveriş merkezleri ve rezidanslarla kalkınma(!) hedefleyenlere nasıl da sevdalılar?

Hele şu TVlerdeki ekonomi saatlerinde günde beş vakit varsa yoksa piyasadiye tutturanlarımız, Obamanın piyasaya boş verin sözüne acaba ne diyorlar; duyan varsa anlatıversin...

Küba devriminden bu yana 10 ABD Başkanı görmesine rağmen 50 yıldır hiçbirisiyle görüşmeyen Castro, bu kez Obamayla buluşabileceklerini söylemiş. Kutlama yazısında diyor ki: Dürüstlüğünden şüphe duymuyorum; ancak yanıtlaması gereken çok soru var. Örneğin müsrif ve tüketici bir sistem çevreyi koruyabilir mi?..(22 Ocak 2009)

Biz de temel sorumuzu yine Fidelden esinlenerek yöneltelim: Yüzyılların çıkarları ve bencilliği değişmeden, dünyamız yaşanabilir bir cennete dönüşebilir mi?..



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları