O Kitabı Veremedim

04 Kasım 2012 Pazar

Sevgili,

\n

Cuma günü toprağa verdiğimiz Eren Güvener ile ilk kez 1973 -74 yıllarında, altı ay Yeni Ortamda birlikte çalıştık.

\n

Daha sonra Milliyette yazı işleri müdürümdü.

\n

Gergin bir çalışma ortamı olan Yeni Ortamda, Eren bir huzur limanıydı.

\n

Bir ara Gazeteciler Sendikası Başkanlığı da yapmış olan Eren için konuşan, yazan herkes onun iyi huyluluğu üzerinde görüş birliğine varmıştır.

\n

İyi huyluluk, yalnız iyi yürekli olmasından kaynaklanmazdı, aynı zamanda güler yüzlülüğü de insana başka türlü bir huzur verirdi.

\n

Arada odasına, sohbete giderdim. Ne de olsa dostluğumuzun 20 yıllık kıdemi vardı.

\n

1998 yılından itibaren, Erenin odasına gittiğimde yüzüne zor bakabilir olmuştum, konuşmalarımız da araya giren uzun sessizliklerle kesik kesik sürüyordu artık.

\n

Eren o yıl, önce 23 yaşındaki arslan gibi oğlu Onuru kaybetti, kayınpederi öldü, hemen arkasından eşi ve çocuklarının anası Doç. Dr. Zehra Güveneri yitirdi.

\n

***

\n

İlişkilerinde herkes için huzur limanı olan Eren, karşımızda dayanılmaz bir acı yumağı olarak duruyordu artık ve onun gözlerine doğrudan bakamıyor, iki cümleden sonra ne söyleyeceğimi bulamıyordum.

\n

Bir gün yine kısa bir söyleşi için odasına uğradığımda, bütün bu olayların böylesine sakin, iyi huylu bir insanın başına gelmesinin nedenini kendi kendime sorarken sanki o bana soruyormuş da cevaplıyormuşumcasına;

\n

- Sana bir kitap vereceğim, oku! demiştim.

\n

Sözünü ettiğim, 20. yüzyıl İngiliz edebiyatının önde gelen yazarlarından Somerset W. Maughamın, ilk gençlik yıllarında okuduğum romanıHayatın Esiriyiziydi.

\n

Kendisi de doktor olan Maughamın sözü edilen eserinin doktor kahramanı, acılarla dolu geçen kırık yaşamının anlamının ne olduğunun yanıtını ararken bir bilge dostu kendisine eski bir Acem halısı vererek şunu söyler:

\n

- Buna dikkatle bak! Hayatın anlamı bu figürlerde saklıdır; bir gün onu bulursun.

\n

Sonunda kahramanımız, halıya bakarken yanıtı bulur:

\n

O figürler halıyı oluştururlar ama kendi başlarına özel hiçbir anlamları yoktur.

\n

Sonra düşündüm: Acaba Erene verilecek doğru kitap bu muydu?

\n

Hem doğru kitapdiye bir şey olabilir miydi?

\n

Sonuç, kitabı Erene veremedim. Artık hiç veremem! Onun da artık hayatın anlamı sorusuna ihtiyacı kalmadı.

\n

***

\n

‘Başkaldıran Kurşunkalem’

\n

Sevgili,

\n

Kurban ve Cumhuriyet bayramlarının üst üste geldiği haftayı yeni geride bıraktık.

\n

Çoğu zaman şu soruyla karşılaşıyorum:

\n

- Uzun tatilde ne yaptın?

\n

Benim için tatil olmadığını söylememin anlamı olmadığı için şu yanıtı veriyorum:

\n

- Kazancı Yokuşunda gezdim, Ayfer Feray Tiyatrosuyla Trakya turnesine çıktım, Ali Poyrazoğlu ile İzmir Fuar turnesindeydim. Eski Bodrum yazlarının tadını çıkardım.

\n

Bu yanıt üzerine suratıma dik dik bakanlar olunca da açıklamak zorunda kalıyordum:

\n

- Ferhan Şensoyun Başkaldıran Kurşunkalemadlı anı kitabını okudum da...

\n

Bütün eserleri gibi Ferhanın müstesna mizahının damgasını taşıyan kitap şunu söyletiyor:

\n

- Anı böyle yazılır işte.

\n

Nasıl mı?

\n

Bırakalım Ferhan açıklasın onu da:

\n

bir ırmak kıyısında doğdum ben

\n

bu yüzden

\n

bir ırmak romandır bu özgeçmişsel

\n

hem el yazması

\n

elle tutulan

\n

elde var ikinci cilt

\n

sapını gülle donattığım kalem

\n

başkaldırıyor

\n

kurşun olarak

\n

dağlardan geliyor ırmak

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları