İflas Masası

04 Ekim 2015 Pazar

“Ülkeyi bir şirket gibi yönettiklerini” sık sık söyledikleri için seçimleri iflas masasına benzetmek yadırganmamalı. Bir bakalım duruma: İflasın ilk işareti ittifakların bozulmasıydı. Cemaat-AKP ortaklığıyla gerçekleştirilen büyük saldırı “askeri vesayeti bitirme” sloganı altında, liberal çevrelerin ideolojik koruması altında gerçekleşti; ama hızlı gitti, çabuk tükendi. Çok beğenilen “askeri vesayeti bitirme” masalı ise devlet hakkında sağlam bir fikre sahip olmayanların tarihi yanılgısıdır.

***

İflas masasının en büyük kalemi dış politika sefaletidir. “Çarıklı erkânı harp” gibiler. Gece votkayı fazla kaçıran Putin’in sabah Kırım’a girdiğini, Suriye’de cihatçı terör unsurlarını vurmaya karar verdiğini sanıyor olmalılar. Rusya konusunda tüm bildikleri, Sovyetler’in yıkılışından sonra Batı tarafından yaygınlaştırılan popüler, halk için uydurulmuş, “tek kutuplu küresel dünya” efsanesidir. Emperyal güçlerin “sınır” tanımadığını bilmiyorlar. Dış politika bilgilerinin “ama senin Suriye ile sınırın yok ki” ile sınırlı olduğu anlaşılıyor.

***

ABD’yi, uluslararası politikada sürekli tökezleyen bu emperyalist devleti iyi okuyamadıkları, değişen dünya dengelerindeki yerini anlayamadıkları da ortada. Suriye konusunda Obama-Putin görüşmesinin kodlarını çözemedikleri, bir gün sonra olanları şaşkınlıkla karşılamalarından bellidir. Şimdi gazete haberlerine bakıyor, ABD’nin itiraz etmesini, Rusları durdurmasını bekliyorlar. Varılan anlaşmadan haberlerinin olmadığı bellidir. Umut bağladıkları itirazların yasak savmak, görüntüyü kurtarmak, anlaşmanın kurallarının çiğnenmesinin önüne geçmek için yapıldığını sezmekten uzaktırlar.

***

İflas masasında yalnızca dış politika sefaleti yok; hükümet etme yeteneklerini de yitirmişlerdir. Bunun en belirgin işareti bürokrasideki panik havasıdır. Olmadık işlere ortak olan bürokratlar usul usul kendilerini korumaya almanın yollarına bakıyorlar. Yandaş medyada kaybedecek bir şeyleri olmayan, tüm umutlarını iktidara bağladıkları için hırçınlaşanlarla, “hayır biz de eleştirmiş, yolun yol olmadığını söylemiştik” diyenler arasında kavga büyüyor. AKP’nin her ne pahasına olursa olsun ayakta kalmayı başaracağını umanlar bile tedirgindirler.

***

Ekonomiden söz etmeye gerek var mı? Burada iflasın çıplak rakamları konuşuyor. Belki de artık onlar için ülke ekonomisi değil, iflastan sonra ellerinde ne kalacağı önem taşıyordur. Dış dünya ile ilişkileri hep iyi olmuş büyük sermaye ise ekonomiyi yokuşa süren politikaya el atma zamanının geldiğini anlamış görünüyor. Kendilerine yönelen açık saldırıyı kabul etmek durumundalar. Yeteri kadar büyüktürler ve küçük esnaf politikalarının kendilerini temsil ve tatmin etmediğinin farkındalar.

***

Ama bir sorun var: Sermaye iflasın kaçınılmaz olduğunu gördüğünde “ufukta başka bir tehlike var mı” diye titizlenir. Kapışma kaçınılmazsa, işçilerin, emekçilerin, onların siyasetinin devreye girme ihtimali var mı diye bakar. Var mı böyle bir ihtimal? Evet var; kapı açılabilir, hiçbir şey eskisi gibi olmayabilir.
“Bunu da nereden çıkarıyorsun” diyenler iflas masalarının tarihsel fırsatlara, sürprizlere açık olabileceğini de düşünmelidir.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları