“Türktük, İslam’la ‘insan’ olduk!”

04 Ekim 2015 Pazar

Diriliş “Ertuğrul” ilk sezonunda Hristiyanlık ve Haçlı düşmanlığı ile yol aldıktan sonra yeni sezonda Doğu mahreçli Moğol düşmanlığı ile iştigal edecek gibi gözüküyor. Memlekette çekik gözlü avının yaygınlaştığı bir dönemde gayet yerinde bir ötekileştirme denilebilir! İlk bölümde nefret objesi olarak kullanılan karakterler hep çekik gözlüydü.

Yapımcılar hiç sıkıntı yaşamaz diye düşünüyorum. Memlekette bol miktarda çekik gözlü “Tatar” delikanlı bulunmakta. Kaldı ki “ırkî” (biyolojik) karakter itibarıyla Moğol olmaktan öte “harsi” (kültürel) bakımdan da öyle olan, “Cengiz”, “Temuçin”, “Hülagü”, (Ögeday’dan) “Oktay”, “Tarkan”, “Timur” ve “Noyan” (bu sonuncuya birazdan tekrar döneceğiz) isimli de bol miktarda ve öz be öz “Türk” memleket evlatları bulunacaktır!..

Nereye mi varmak istiyorum? Cumhuriyet’in başından beri Türklüğün bir kimlik kapasitesi olarak sunumuna ilişkin tartışmaların en temel başlıklarından birini oluşturan Türk-Moğol ilişkisine...

Türkçü milliyetçiliğin bu topraklarda etnodinsel temelli işlerlikte tuttuğu “düşman öteki” kategorileri ortadadır: Yahudi-Hristiyan ve Greko-Romen altyapı üzerinde yükseltilen Batı, başta gelir. Komünizm katsayısı eşliğinde Rusya buna eklenir. Nihayet Türklüğün ortaya çıkışıyla irtibatlı olarak tarihin daha derinlerine gidecek şekilde Çin zikredilir.

Bunlara içeriden ve dışarıdan irili-ufaklı eklenenler vardır. Bu ülkede bir siyasi ideoloji anlamında Türkçülüğün babası olan Nihal Atsız, oğluna vasiyetinde (1941) bunları şöyle toparlar: Yahudiler, Çinliler, Acemler, Yunanlılar, Bulgarlar, Almanlar, İtalyanlar, İngilizler, Fransızlar, Araplar, Sırplar, Hırvatlar, İspanyollar, Portekizliler, Romenler, Japonlar, Afganlılar, Amerikalılar, Ermeniler, Kürtler, Çerkezler, Abazalar, Boşnaklar, Arnavutlar, Pomaklar, Lazlar, Gürcüler, Çeçenler...

Ama bakın, Moğollar yoktur.

Çünkü Türklük’le Moğolluk tarihsel, coğrafi, kültürel olarak çok geçişlilik arz ettiği için; Asya bozkırlarında Hunlar’dan itibaren Türk tarihini Moğol tarihinden ayırmak hemen hemen imkânsız olduğu için; dolayısıyla her iki etnik kategori arasında “ne seninle ne sensiz” durumu söz konusu olduğu için Moğollar’ı düşman saymak o kadar kolay değildir. Aynı nedenlerle çocuklarına göğsünü gere gere Cengiz, Kubilay, Temuçin, Oktay, Timur, Noyan adlarını verenlerin asli motivasyonu da Türklük’tür.

O yüzden Diriliş “Ertuğrul”da karşımıza düşman olarak çıkarılan, tarihsel gerçeklikte 1243 Kösedağ Savaşı’nda Anadolu Selçukluları’nı bozguna uğratarak bu topraklarda Moğol istilalarının önünü açan Baycu Noyan’ın adı kendisine isim, soyisim olmuş sayısız vatandaşımız, dini bütün insanımız vardır (mesela Hacı Münib Engin Noyan).

Moğollar bu topraklarda çok can yakmıştır, doğru. Ertuğrul Gazi’nın yaşadığı 13’üncü yüzyıl, Anadolu’nun Moğollar’ın baskısı altında inim inim inlediği bir dönemdir ve o zamanlar Anadolu’da Moğollar’a dair sarf edilen adeta efsaneleşmiş söz şudur: Geldiler, yaktılar, yıktılar, kestiler, biçtiler, gittiler...

Tabii Moğollar’ın bu pratiğini soğukkanlılıkla değerlendirmek istersek karşımıza çıkacak kavram, “yağma ekonomisi”dir. Aslında Moğol tazyiki ile İran ve Azerbaycan üzerinden Anadolu’ya akan Türkmen boyları da bu ekonominin içindedir ama çok deşmeyelim! “Kuzgun”uz ve yavrumuz “anka kuşu”dur!..

Esas şu iki nokta üzerinde durmak gerekir: Birincisi, Moğol fırtınası Doğu’dan Batı’ya doğru esip her yeri kasıp kavururken bünyesinde Türk-Altay halklarından savaşçıları da bol miktarda barındırmaktadır. Ve ikincisi, dizide resmedilenin aksine Anadolu Selçuklu hâkimiyetinin kıyısındaki Türkmen beyliklerine Moğollar, kötülükten çok iyilik yapmıştır. Çünkü Moğol baskısı, Selçuklu sultanlığını zayıf düşürdükçe bu beylikler bağımsız olarak kafasına göre hareket etmeye başlarlar. Sonuçta da bunlar arasından sivrilerek çıkacak olan Osmanlı’dır.

Yani siz istediğiniz kadar Ertuğrul’u Baycu Noyan’la kafa kafaya getirip çarpıştırın, Osmanlı’ya giden yolun kapısını Selçuklu’yu çökerterek açan da Moğollar’dır.

Gelelim yeni sezon ilk bölümün en çarpıcı sahnesine: Baycu Noyan’ın maiyetindeki bir “Şaman”ın dansının coşkusu eşliğinde bir handa çoluk çocuk demeden yaptığı katliama...

Moğollar’in İslam’la müşerref olmamış olması ve “heretik” addedilmeleri, herhalde yukarıda sözünü ettiğimiz Türk ve Moğol farkını an itibarıyla, yani neo-Osmanlıcı AKP Türkiye’sinde gösterme açısından en önemli dayanak olsa gerek. Ve dizi, Batı’ya doğru “Hristiyanofobik” tutum alırken Doğu’ya, Moğollar’a doğru da İslam-dışı bir “heretik”lik üzerinden surat asmaya karar vermiş. Bu süreçte olan Şamanizm’e olmuş.

Tabii o dönemde Ertuğrul Gazi’nin başında bulunduğu Türkmen beyliği ne kadar Şamanist inanç motiflerinden azadedir ve ne kadar dizide resmedildiği ölçüde Sünni-İslam teolojisi ile halelenmiştir, onu da sormak lazım!..

Ama sormayalım! Sonuçta Türklerin tarihini ancak İslam’la muteber sayarak yol alan ve İslam- öncesi Türk tarihini Yahya Kemal gibi “kabl’et-tarih” (tarihöncesi) saymaktan da öte yok sayan bir dinbaz iktidarın ülkeye biçtiği yeni elbiseye uyarlı bir kurgu var karşımızda...

“Türktük, İslam’la ‘insan’ olduk!..” Diriliş “Ertuğrul”un hikâyesi bu...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları