Olmaz.. Olmaz...

06 Kasım 2012 Salı

Yazılı ya da görsel spor medyasında herkes bir şeylerden şikâyet ediyor. İyi de yazılsa, kötü de yazılsa, bir türlü kimseye yaranamıyor. Genel kanı medyanın iyiyi de kötüyü de abartması yönünde. Buna ben de katılıyorum. Gerek olumlu gerekse olumsuz tepkilerde aşırıya kaçmak neredeyse ortak özellik oldu toplumumuzda. Değer yargılarımız, ya minimumda ya da maksimumda. Özellikle olumsuz eleştirileri seviyoruz ve bunu da bir kahramanlık olarak düşünüyoruz. Hatta Adam amma da cesaretli, bu eleştiriyi yapabiliyorsözleri çok hoşumuza gidiyor. Bu, toplum yapımızdan mı kaynaklanıyor yoksa kalıtsal mıdır? Bilmiyorum. Bunun açıklaması, psikologların, toplumbilimcilerin işi. Çizmeden yukarı çıkmamak gerekir. Ancak, şu bir gerçek ki medya, bu ülkenin medyası. Biz de bu ülkede yaşıyoruz.

\n

Basının esas görevi halkı aydınlatmaktır. Bu görevi yapmak için ekonomik durum da önemli hale geldi. Basın yalan da yazsa doğru da yazsa eleştirilecektir. Ne yazık ki hem yakınıyoruz hem de yakındığımız asparagas haber yayınları yapan ve Türkiyede hayli yol alan gazeteleri sabahın erken saatlerinde beklemekten vazgeçmiyoruz.

\n

Hepimizin birtakım doğruları vardır ve bu doğrularımızla yaşarız. Herkesin doğrusu kendine göredir. Bu nedenle de birbirimizin doğrularına saygı göstermeliyiz. Bu saygı gösterilmediği ve Benim düşüncem doğru, seninki yanlışdendiği için kavgalar oluyor. Aslında önemli olan doğrular değil, gerçeklerdir. Doğrular şekil değiştiriyor ama gerçekler hiç değişmez. Bunu böyle bilelim.

\n

Büyük kulüplerimizin kardinalleri de medyadan şikâyetçi. Ya bir gün gelip de basın, onların çarşaf çarşaf fotoğraflarını ve demeçlerini yayımlamasa o zaman ne olacak? Sanırım sudan çıkmış balığa dönecekler. Mırın kırın etmeyelim. Toplumumuza göre basın; Ne ka köfte, o ka ekmek...

\n

Hepimiz birbirimize benziyoruz. Olayları tek taraflı düşünmeyelim. Kimsenin kimseye söyleyecek bir lafı yok. Bu aralar sık sık yazmak zorunda kaldığım bir tespitim var. Bu ülkenin tarlası böyle ürün veriyor. Ürünün kötü olmaması için, önce tarlayı, üretebilir şekle sokmak ve tohumları seleksiyona tabi tutmak gerekir. Doğada olur da insanlar için olabilir mi? En azından denemek gerekir. Hiçbir iyileştirme gayreti göstermeden, sadece izlemeye devam edersek, ne yazık ki mecburuz bu olumsuzluklarla birlikte yaşamaya.

\n

Yıl 1953. Tütün eksperi olarak görev yapıyorum. Manisanın kazası Akhisara görev gereği sık sık gidiyorum. Tütünleri kaliteli. Tipik Anadolu insanları yaşıyor. Kim derdi ki bir gün gelecek de bu şirin kazanın futbol takımı olacak, birinci lige girecek ve de rakip olarak Fenerbahçe ile maç yapacak, hem de ona kök söktürecek. Hayallerimin ötesinde bir olaydı. Olmaz dememek lazım. Olmaz, olmaz...

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Olmaz.. Olmaz... 6 Kasım 2012

Günün Köşe Yazıları