Gazeteciler Neden Yürüdü?

05 Ekim 2015 Pazartesi

Kuraldır, ilkedir; gazeteci haber olan değil haberin peşinde koşandır. İlke her zaman geçerli de zaman zaman gazeteci de haber olabiliyor. Gazeteci vurulduğu, öldürüldüğü, dövüldüğü zaman ve yerlerde ister istemez meslektaşlarının o haberin de peşinde koşmaları gerekiyor. Gazetecilere baskı arttığında, zirveye çıktığında ise artık gazetecilerin toplanıp yürümek, gösteri yapmak, vahim durumu kamuoyuna bir de bu yolla duyurma zorunluluğu doğuyor. Öyle oldu. Bu kez geniş bir katılımla yürüdü gazeteciler. Çünkü baskıların arttığı, gazetecilerin ifade vermek için sıraya girdiği bir ülke artık Türkiye. Patron tehdit etme, işten attırma, dövme, yaralama, hapsetme artık Türkiye’de sıradan vakalardandır. Hürriyet’e iki kez yapılan taşlı sopalı saldırıyı, Dicle Haber Ajansı’nın basılması, Ahmet Hakan’ın evinin önünde darp edilmesi izledi. Gazeteciler neden yürüdü sorusunun ilk yanıtı budur.

***

Gazetecilere açılan soruşturmalarda ise neredeyse bir patlama yaşanıyor. Son aylarda açılan soruşturmaların, davaların konusunu “Cumhurbaşkanı’na hakaret suçu” oluşturdu. Etkin bir yıldırma aracına dönüşen bu suçlamanın hukukta yeri var mı, yok mu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Başkan Yardımcısı Işıl Karakaş anlattı. Karakaş Türkiye’nin “İnternetin yasaklandığı, ifade özgürlüğünün hiçbir şekilde korunmadığı, sürekli hakaret yüzünden davaların açıldığı bir ülke” olarak anıldığını hatırlatıyor ve şöyle diyor: “Cumhurbaşkanına hakaret yüzünden sürekli davalar açılıyor. Bu, Avrupa’da başka bir yerde yok. Yani hakaret etmek ceza kanununda düzenlenen bir suç değil. Eğer saygınlığınıza bir müdahale olduğunu düşünüyorsanız ancak tazminat davası açarsınız, başka bir dava açamazsınız. Türkiye’ye bakıldığı zaman ifade ve basın özgürlüğünün yeterli ölçüde korunmadığı, güvence altına alınmadığı, Avrupa standartlarının olmadığı bir ülke olarak göründüğünü düşünüyorum. Buradaki Avrupa Konseyi’nin yetkili kurumlarının da en çok üzerinde durdukları konu bu. Özellikle basın özgürlüğünün önemli ölçüde korunmadığı, yıprandığı bir ülke olarak görünüyor. Örneğin Türkiye’de YouTube engellendi, Twitter kapatıldı vs. Sonra bu siteler Anayasa Mahkemesi kararlarıyla tekrar açıldı, ama şimdi 2015’teki yeni yasayla birlikte tamamen erişime kapatılması için yasal dayanak da geldi. Bu yasal düzenleme ne derece hukuk devletinin gereklerine uygun? Ne derece AİHM’nin içtihatlarına uygun?
Devletin en üst katlarında yer alanların bu sözleri duymaları çok yararlı olurdu. Ne yazık ki, yalnızca işlerine geleni duymak gibi bir huyları var. O nedenle kendiliğinden duymazlar, duyurmak gerekir.

***

Gazetelere, gazetecilere saldırının öncesinde ağır tehditler savuranların Ahmet Hakan’a saldırı sonrasında geri adım attıklarını, özeleştiri yaptıklarını duymadık. Tam tersine pek sevinmiş gibiler. Tehditçiler arasında adı geçenlerden birisi de eski zamanlarda gazeteciler arasındaki polemiklerden örnekler vererek durumu hafifletmeye yeltenmiş. Örnekler yerine oturmuyor. O yılların tatlı sert polemikleri ile bugün Ahmet Hakan’a söylenen “İstesek seni sinek gibi ezeriz”, “Bugüne kadar merhamet ettik de hayatta kalabiliyorsun” ya da MİT TIR’larını haber yapan Can Dündar için, “MİT TIR’ları olayının benzeri ABD’de yaşansaydı, New York Times gibi bir gazete, CIA TIR’larının resimlerini yayınlasaydı iddia ediyorum hukukla çözmezlerdi bunu”, “Hayır onu bırak zaten yayınlamaya kadar gelmez anında öldürürlerdi” gibi Türkçesi bozuk bir diyalog nasıl karşılaştırılabilir.
Neden yenileniyor sorusuna mantıklı bir yanıt bulamadığımız seçime de az bir zaman kaldı. Gazeteciler için yoğun zamanlardır. Hem liderleri, partileri izleyecekler hem de seçimlerin hangi koşullarda yapılacağına, kuşkulara, bilgilere, verilere yoğunlaşacak; ne oluyorsa, nasıl oluyorsa, ne zaman oluyorsa, nerede oluyorsa, neden oluyorsa ve kimse olup bitenin öznesi, öğrenip halka duyuracaklar. Bu arada belki sıkıntıları artacak, başlarına ne gelecekse gelecek, ama onlar işlerini yapmayı sürdürecekler.

Başlığı göremiyoruz
Yeni düzenlemeye geçmenizden sonra gazetemin “Cumhuriyet” başlığı yer değiştirdi. En üstte görünür şekilde dururken neredeyse ortaya kadar indi.
Elbette bir bildiğiniz vardır, saygıyla karşılıyorum ama ilk günden bu yana bu yeni düzenlemenin içime hiç sinmediğini belirtmek isterim. Bunu sadece ben yazmıyorum, bundan bir ay kadar önce bir okur daha bunu yazmıştı fakat değişiklik olmasa da, devam edecek gibi gözükse de yazmak istiyorum. E, değişmeyeceğini bile bile niye yazıyorsun derseniz, ilginizi ve dikkatinizi çekeceğini düşündüğüm 22/09/2015 tarihinde çektiğim “Cumhuriyet nerede?” adını koyduğum fotoğrafı sizinle paylaşmak istiyorum. Yolluyorum. Okurlara da tarif edeyim. Bir gazete bayisinin en üst iki sırasına konmuş gazetem var fakat yok, çünkü “Cumhuriyet” yazısı görülmüyor! Bunu bir Cumhuriyet okuru olarak ben görüyorsam, sizler de görüyorsunuz demektir. Cumhuriyet gazetesinin bırakın görünür yerde olmasını, en görünmedik yerlere katlayarak koyduklarını veya satmamak için bile çaba harcayan bayiler olduğunu söylememe gerek yok sanırım. Lütfen konuyu gözden geçirin, hiç olmazsa neden bu yola gittiğinizi izah edin, geç olsa bile eski haline dönmesini sağlamanın yollarını aradığınızı bildirin. En azından yazma fırsatını sağladığınız için teşekkürler, iyi çalışmalar. Esenlikler dilerim. Bora Aydemir
Okur Temsilcisinin notu: Hemen tüm gazetelerin sık sık başvurduğu bir yöntem önemli bir haberin başlık üzerini çıkarılmasıdır. Gazeteci dilinde “sürmanşet” deniliyor. Son zamanlarda çok önemli haberlerin değil de magazin haberlerin de “sürmanşet” yapılması yaygınlaştı. Cumhuriyet yine de “önemli haber ‘sürmanşet’ olur” kuralından fazla ayrılmadı. Anlattığınız gibi, vitrinde görünmede zorluk yaratmak gibi bir sakıncası var kuşkusuz.

İzmir’de kültür sanat
İzmir’de yaşayan bir okurunuz olarak bu konuda bir iki eleştirimi paylaşmak istedim. Gazetemizde İzmir’den kültür sanat haberlerini okuyamıyoruz. İzmir bu konuda epeyce yol aldı. İzmir’in bir semti olan Karşıyaka’nın bile müthiş bir oda orkestrası var. İzmir’de Ahmet Adnan Saygun Konser Salonu var ki, hem salon olarak hem de program olarak birçok konser salonuyla yarışabilir. Yerli ve yabancı sanatçıların başarılı konserlerini izleme olanağı bulunuyor. Aşağı yukarı her semtte (CHPli Belediyeler) tiyatro, konser salonları tüm hız çalışmaktalar. İkinci paylaşımım pazartesi günleri bir sayfa kültür sanat çizelgesi adı altında yayımlanan ilanlar. Acaba ondan yararlanan oluyor mu merak ediyorum. Orada da gene İstanbul etkinlikleri. Oysa birçok kent “bir şeyler” yapmaya çalışıyor. Yalnız eleştiri yapmak istemediğim için bir de bu sayfa ile ilgili önerim var. Bu sayfada (pazartesi) farklı kentlerdeki kültür sanat etkinlik haberlerini ben şahsen okumak isterim. Çalışmalarınızda başarılar dilerim. Selamlar... Zuhal Özügül

Gelin şu ‘bayan’dan vazgeçelim
Daha önce de yazdığım gibi AKP özellikle “kadın” kelimesi yerine “bayan” kelimesinin kullanılması yönünde adımlar atmış, bu konuda da başarılı olmuştur. Artık kadınlarımız bile cinsiyeti sorulduğunda bayan kelimesini kullanır oldular. Cumhuriyet gazetesinde de kadın kelimesi yerine bayan kelimesinin kullanılması hüzün vericidir. Gazetede “The 2015 CEV Volleyball European Championship Women” cümlesini çevirirken “WOMEN” kelimesini “KADIN” yerine “bayan” diye yazmak yukarıdaki iddiamı kanıtlar niteliktedir. “WOMEN” in karşılığı Türkçede hâlâ “KADIN”dır. Kadın yazmaktan korkmayın. Şenel Başar

‘Özçekim’ desek olmaz mı?
Sizi rahatsız etmemin sebebi yapılan bazı haberlerde kullanılan bir sözcükle alakalı. Biliyorsunuz son zamanda “selfie” denilen fotoğraf çekim şekli epeyce tutulur oldu. Bazen de bununla ilgili gazetede haberler olabiliyor. Örneğin bugünkü (21 Eylül 2015) gazetede sayfa 9’da “Selfie çekmenin ÖTV’si yüzde 20” başlığıyla bir haber yapılmış. Burada asıl dikkatinizi çekmek istediğim şey sizin de büyük olasılıkla bildiğiniz gibi dilimize henüz girmiş olan bu “selfie” sözcüğünün yerine “özçekim” diye halkın da katılımıyla, TDK çok güzel bir sözcük önerdi. Cumhuriyet gazetesi gibi bir gazetenin de dilde yerleşmesi adına özçekim sözcüğünü kullanmasının doğru olacağını düşüyorum. Türkçeye daha çok ilgi göstermeniz dileğiyle, çalışmalarınızda başarılar diliyorum! Ersel Koruk

Çeviride hata
Lütfen haberlerinizi başka dillerden çevirirken biraz daha özen gösteriniz. Hem yanlış hem de ciddiyetsiz bir Türkçe ile yapılan haber, gazetenize yakışmıyor. Jonathan Adashek Nissan’da görevine başlıyor, görevinden ayrılmıyor. Sizin haberiniz:
http://www.cumhuriyet. com.tr/haber/bilimteknik/ 377457/Nissan_da_ ayrilik.html
Haberin aslı:
http://www.autonews. com/article/20150925/ OEM02/150929862/nissantaps- microsoft-exec-to-leadglobal- communications. Saygılarımla...
Kerim Tuna İkikardaşlar  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları