Açlık Grevleri

07 Kasım 2012 Çarşamba

\n

Çeşitli cezaevlerinde elli günü aşkın bir süredir açlık grevleri sürüyor. Yüzlerce tutuklu ve hükümlünün sağlık durumu endişe verici noktalara ulaştı.

\n

Talepleri ne olursa olsun bu insanlara, hepimizin olduğunu varsaydığımız devletin sevgi dolu elinin uzanması gerekmez mi?

\n

Yaradılanı severiz yaradandan dolayıdeyişi, bu yönetimin en sık yinelediği sözlerden biri değil mi?

\n

Hani, nerede bu sevgi?

\n

Yüzlerce kişinin açlık grevi içinde olmasını yok sayarak hayır beş değil, üç kişidiye önemsiz gösterme, hafifseme çabaları neyin göstergesi?

\n

Karşınızdaki kim olursa olsun, talepleri ne olursa olsun, tek kişi bile olsa, yalnızca insan olması yetmez mi ciddiye alınması için.

\n

***

\n

Bugünün yöneticileri, yetişme yıllarında Sait Faikin Krizadlı hikâyesini okumuş olsalar böyle mi davranırlardı?

\n

O hikâyede birkaç arkadaş tartışırlar. Biri şöyle bir konu atar ortaya: Luvr Müzesi yanmaktadır. Biri, insanlık tarihinin en önemli eserlerinden olan La Jakondu kurtarmak için alevlerin içine atlar. Ancak tabloyu kurtaracağı sırada, o odada kalmış küçük bir zenci çocuk görür. Tartışma şudur: Jakond mu kurtarılmalıdır, yoksa küçük zenci çocuk mu?

\n

Arkadaşlardan biri Jakondun kurtarılmasını savunur. Çünkü o insanlığın en değerli yapıtlarındandır.

\n

Öteki, İnsanı kurtarırımder,çünkü insanı kurtarırsak o insanın bizzat kendisinden veya neslinden birçok şeyler bekliyoruz demektir.

\n

Bir başkası, Çocuğu kurtarırımder, sadece insan olduğu için.

\n

***

\n

Çağdaş yönetimler, tek tek yurttaşlarının bütün taleplerine kulak vermek zorundadırlar. Cezaevlerindekilere de Taksimin kazılmasına karşı çıkanlara da...

\n

Kendinden yana olanları dost ve yandaş, karşıtlarını düşman gören bir yönetim biçimi faşizm değilse nedir?

\n

Büyük ozanımız Dağlarca, yıllar önce yazdığı Sofraadlı şiirinde çağdaş bir devlet olma özelliğini bakın nasıl tanımlamıştı:

\n

\n

Bir büyük sofra olsa yurdumda

\n

Bütün ulus karnını doyursa oradan

\n

Bir ucu Çankayalar

\n

Öbür ucu Edirne, Van, Muş

\n

Toplansak üç öğün

\n

O kocaman masanın kıyısına

\n

Eşit ekmeklerle, eşit peynirlerle hepimiz

\n

Yesek içsek

\n

Sonra ayağa kalksa sofrabaşı

\n

Dese; bugün yemek iyi değildi ya

\n

Daha iyilerini sunacağız yarın

\n

\n



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yüz Yıl Önce Balkanlar 26 Aralık 2012

Günün Köşe Yazıları