İyilik ve Kötülük

13 Kasım 2012 Salı

İnsan iyilikle doğar. İyilik özdendir, kötülük sonradan öğrenilir. Nedir iyilik? Dinlerin vazettiği, eğitimin amaçladığı iyi insan nasıl olur? Vicdanı temiz, çalışkan, dürüst, cömert, sevgi dolu, merhametli ve adil mi? Yoksa dindar, kaderci, sabırlı, efendisine uysal bir insan evladı mı? Peki, kötü kimdir? Zalim, bencil, kindar, buyurgan, acımasız ve paragöz olan mı?

\n

İyi ve kötü kolayca tanımlanamaz. Hele kavramların birbirine karıştığı, değer ölçülerinin hızla yer değiştirdiği bir dünyada bu ikisini birbirinden ayırmak daha da zordur. Mutlak iyiyi ve mutlak kötüyü aradığımızda, hiç kimsenin arayışımıza uygun olmadığını görürüz. Bir kişi için iyi olan, başkası için kötü olabilir. Arada griler de vardır belki. Hem sonra sevgi, adalet, merhamet, cömertlik, özveri gibi sözcükler, birilerine eskimiş, basmakalıp gelseler de içerikleri geniş sözcükler.

\n

İyilerin sürekli ezildiği, horlandığı, süründüğü; kötülerin ise tepelerde oturup aşağıdakileri hileyle ya da korkutarak yönettiği ve şöyle ya da böyle dünya nimetlerine boğulduğu yerde iyilikle yetinmenin, göz yummanın, siniklik, acizlik ve aldanmanın adı mı yoksa?

\n

***

\n

İyi, gelişmiş insan iradesinin kendi doğasına ve düşüncesine dayalı seçimiyle değerli bulduğu her şeydir. Bunun tersi ise kötüdür. Çağın gerisindeki inanç ve değerler dünyasında kapalı kalmış, düşüncesi evrensel değerlere, adalet, hak ve sevgiye açılamamış kişi, kalbinin doğuştan getirdiği iyilik nüvesini koruyamaz. Bunlar kendi kötülüklerini görmezler ama yalnız kalmış ruhlarından huzursuz, tedirgin olabilirler. İyi insanlar ise kendi gözleriyle karşılaştıkları hiçbir an bakışlarının ardındaki karanlıkta başka birinin yaşadığı hissine kapılmazlar. Üstelik onlar başka iyilerin gözlerindeki ışıltıyı da hemen tanır, anlarlar.

\n

***

\n

Uygarlık gelişti ama pek çok bakımdan hâlâ adaletsiz, birçok yönden ilkel bir dünyada yaşıyoruz. Daha güzel bir dünya özlemiyle hayatta kalma savaşı arasındaki çelişkiler çoğu insanı hasta ediyor. Tertemiz, günahsız doğmuş birinin kalbi sonradan kirlenip örselenerek kaskatı ve çirkin başka bir nesneye dönüşebiliyor. Masumiyetin kaybıyla kötülük doğuyor.

\n

Ne yazık ki nesnel dünyayla insan kalbi arasındaki bağ dolaysız ve güvenilir değil. Hayat herkesin aynı düzeyde iyikalabildiği, özveri ve dayanışma içinde mutlu yaşayabileceği bir alan olsaydı hem hayatı hem de insanın iyilik ve kötülüğünü tanımlayıp adlandırmak çok daha kolay olurdu.

\n

Yaşamak bir sanat. Yaşadıkça aşklardan, acılardan, hayal kırıklıklarından geçiyoruz. Gidişe ayak uydurmaya çalışıyor, boş kafalı ya da kafası yalnızca kötülük ve kurnazlığa işleyenlerden çekiniyoruz. Övüngenlere, yalancılara ve bizi küçümseyenlere tepeden bakmayı öğrenebilsek sabrımızı zorlayanlara başkaldırmayı da er geç, düşe kalka başaracağız. Neden olmasın?

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Veda 8 Ocak 2013
Burhan Günel 1 Ocak 2013
Edebiyatın Sağı Solu 25 Aralık 2012

Günün Köşe Yazıları