Sennur Sezer: Yiğit bir kadın

08 Ekim 2015 Perşembe

Sennur Sezer ... O bir kadın. O bir şair. O bir emekçi. O bir nefer. O bir direnişçi... Yaşamı boyunca önce edebiyat dedi.
Toplumsal bilinciyle edebiyat uğraşını birbirinden hiç ama hiç ayırmadı.
Sömürüye karşı, haksızlığa karşı, baskıya, şiddete karşı dimdik duruşunu, bir zanaatçı titizliğiyle, bir anne özeniyle, yıllar içinde var ettiği, geliştirdiği, kolladığı ve koruduğu şiiriyle harmanladı. Tuzaklardan ve tehlikelerden, sloganlardan ve kolaycılıktan dizelerini sakınırken, sözüyle ve eylemleriyle hep bir oldu, sahici oldu.
Kentlerin, kırsal alanların kadını, kız çocukları, anneleri, nineleri... Hepsi Sennur Sezer’in dizelerinde can buldu, hepsi bir sese kavuştu. İntihara zorlanan kız çocuğu, oğlu öldürülen anne, küçük istasyonların bekleme salonlarında bekleyen kadınlar, bedenleri uykuya hasret kadınlar, çocuklarına dünyayı anlatmaya çalışan kadınlar, direnen kadınlar... Kadınlığın binbir halini ve duyarlığını karınca çalışkanlığıyla yoğurandı o.
Şimdi hem kadınlar hem de şiir, biraz daha eksik. Biraz daha öksüz... Seni çok özleyeceğiz sevgili arkadaşım.
Değerli hayat arkadaşı yazar Adnan Özyalçıner’e ve tüm sevenlerine sabırlar diliyorum.

Şiir çağın yankısıdır
Sevgili Sennur Sezer’e PEN Şiir Ödülü’nü verdiğimizde “Şiir Çağın Yankısıdır” başlıklı bir bildiri hazırlamıştı. Anımsamanın tam zamanıdır. Paylaşıyorum:
“Şiir, çağının seslerinin yankısını taşır: Kahkahalar, çığlıklar, ıslıklar… Aşk şarkılarına marşlar karışır, ağıtlara çocuk sesleri. Çok sesli bir korodur şiir, bir orkestra.
Şairler hükümdarlara övgüler yazsalar da bu sesleri şiirin orkestrasına ekleyemezler. Bir yıl geçmeden yıpranır gider o övgülerin kumaşı.
Eskimeyen, yaşamaya övgüdür, adalete, aşka.
Bir de diktatörlere yazılmış alaylar eskimez, bin yıllarca.
Şairler söz ustasıdır. Anadildir ustalığın nedeni. Vay şairlere anadilini yasaklayana. Vay insanlara şiiri yasaklayanlara! Her dilde aşağılanmalı insanın düş gördüğü dilde yazmasını, şarkı söylemesini engelleyenler. Onlar için sövgüler bile armağan sayılmalı. Adları silinmeli tarihten.
Şiir, çağının seslerinin yankısıdır. Şair bu sesleri işler olan gücüyle. Aşk şarkıları, yaşama övgüleri duyulsun ister şiirinde. Hıçkırıklar aşktan kopsun, bir ağlayış olacaksa çocuğun ilk ağlayışı olsun.
Ve kadınlar, sesleri yüzyıllardır savaşları lanetlemekten yorgun, ağıtlardan kısık, şiirler söylerler güzel günler için, rüzgâra karışır. Onlara şiir yazılmaz, yazılanlar aşka övgüdür belki.
Şiir, çağının seslerinin yankısıdır. Sokaklardan kopup gelen seslerin uğultusudur. Zafer şiirlerinde ölen askerlerin analarının ağıdı duyulur. Aç çocuk ağlayışları ve dul kadınların çığlıkları. Bu yüzden ürperir bu şiirleri okuyanlar.
Çağının seslerinin yankısı duyulur şiirde. Şiirinde güzel seslerin yer almasını isteyen şairin işi zordur. Çünkü açlığı, savaşları durdurmak için uğraşmak zorundadır. O şairlerin seslerini duyarız, çocuk seslerine kulak verdiğimizde.” 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları