Hikmet Çetinkaya

Düşlerin İzdüşümü...

02 Şubat 2009 Pazartesi

Havada mis gibi toprak ve çam kokusu...

Sahil kendi yalnızlığının içine gömülmüş derin bir uykudaydı.

Ahşap iskeleden denize baktım, sağımda Gökova Körfezi.. Birkaç balıkçı teknesi.

Unutulmaya yüz tutmuş anılar, insan yaşamını altüst eden hüzünler...

Akyakanın aşağıları ve Köyceğiz.. Portakal ve mandalina ağaçları...

Yarım bir sesle, düşsüz uykular içindeyim sanki.

Omurgasız liberalleri, AKP kayığına binmiş dönekleri anımsadım bir anda...

Gazetelerdeki köşelerinde CHPli gazetecilerin çetelesini tutup, ulusalcıve Ergenekoncu yaftası yapıştırıp, şunları şunları gözaltına alındiye liste hazırlayanları düşündüm.

Tarikatçı yapılanmanın ülkeyi nasıl kuşattığını! Devletin en duyarlı birimlerine nasıl sızdıklarını!

Fethullahçı Zaman gazetesinin paniklemesinin nedenini!

Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun İstanbuldaki özel yetkili savcılığaüç atama yapmasını nasıl değerlendiriyor Fethullahçılar:

Hukukçular endişeli: Ergenekon soruşturmasına müdahale edilmesin.

Üç yeni savcının atanmasını niçin böyle değerlendiriyor Fethullahçı Zaman? Fethullahçılar soruşturmanın daha hızlı yürütülmesinden kaygı mı duyuyorlar?

Yoksa!

Soruşturma ağır ağır gitsin, sanıklar suçlarının ne olduğunu bilmeden bir yıl içeride yatsın, sonra iddianame hazırlanıp dava başlasın mı, demek istiyorlar?

***

Serdar Turgut CHP illegal örgüt mübaşlıklı yazısında Marksist bir bakış açısını sergilerken kuşkularını dile getiriyordu.

Haklıydı Serdar Turgut!

Sosyalistler ülkenin son 40 yılında neler görmüştü neler!.. Yıllarca süren savaşım, çekilen acılar, işkenceler, hapislik ve sürgün günleri... Dağılan aileler, babasız büyüyen bebeler...

Faşizm kimi zaman askeri darbelerle gelir, kimi zaman sandıktan çıkıpahtapotun kollarıgibi ülkeyi kuşatır. Dünyada örnekleri çok!..

Tarikatçı ve dinci medyayı anladım!

Peki şu dönek Marksistlere ne oluyor?

Kemal Kılıçdaroğlu, İstanbul Büyükşehir Belediye başkan adayı olunca AKP panikledi.

AKP panikleyince de bizim liberal tosuncuklara bir hal oldu. Tayyip Beyden daha AKPli olmak için birbirleriyle yarışa girdiler.

Sabih Kanadoğluna sabah akşam hakaret etmeyi görev bilen aymazlar, Fethullahçı desteğiyle Zamanın birinci sayfasına kuruluyorlar:

40 savcı da yetmez, 367 olsun!

Hazırlanan senaryo, gün gün değişik yöntemlerle çekilmeye başlanıyor.

Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kuruluna rest çekiliyor.

Deniz Baykala yapılan saldırı, İstanbul gider mikorkusuyla atılan manşetler:

Kılıçdaroğlu İstanbulda yolunu kaybetti...

Kılıçdaroğlu yanıtı gecikmeden veriyor:

Yolumu bulmaya değil, yolunu bulanlardan hesap sormaya geldim.

Saldırı, planlı ve programlı...

Aslında CHPnin üzerinden sosyalistlerevurulmak isteniyor. ÖDPyi bölüp parçalayan güçler, Türkiyede sosyalist hareketin önünü kesmek için çabalıyor.

Ne yazık ki Türk ve Kürt Marksistler bu olup bitenleri salt izlemekle yetiniyor.

***

Havada mis gibi toprak ve çam kokusu...

Yağmur dinmiş, mavi gökyüzü görünmüştü.

Bir balıkçı meyhanesi aradım öğle vakti. Elimde Tuna Kiremitçinin son kitabı Küçüğe Bir Dondurma (Doğan Kitap)...

Çocukluk günlerim ve delişmen gençlik yıllarım. Yatılı okullar, bitmeyen yolculuklar.

Kiremitçinin kendine özgü dili...

Kitabı yarıladım bile.

Sahile yöneldim yeniden. Deniz durgun. Bulutlar geçiyor başımın üstünden.

Herbertin dizelerini okudum denize karşı:

Savaşlardan konuşuyordum/zindanlardan, gemilerden/öldüren/öldürülen kahramanlardan/ve unuttum onu

Deniz fırtınasından konuşuyordum/çöken duvarlardan/yanan buğdaylardan/devrilen tepelerden/ve unuttum ılgını

Sahil kendi yalnızlığı içinde uyanmıştı...

Güneşlerle bağlanmış, sevgiyle yoğrulmuş eski fotoğraflara baktım bir ara.

Bir düş görmüştüm...

İnsan öğrenmeli düşlerle yaşamayı, değil mi?..

[email protected]

Faks numaramız: 0212 343 72 69



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018
Hoşça kal hüzün... 6 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları