150 Milyar Dolara Ne Oldu?

02 Şubat 2009 Pazartesi

Bu soruyu, CHP İstanbul Büyükşehir başkan adayı Kemal Kılıçdaroğlu; AKPye ve İstanbulun AKPli başkanı Kadir Topbaşa yöneltiyor. Bir maliye müfettişine yaraşır titizlikle, oturmuş, Recep Tayyip Erdoğandan başlayarak son 15 yılda büyükşehir belediyesince İstanbul için harcanan toplam parayı hesaplamış, bugünkü kur itibarıyla 243 milyar TLyi bulan 150 milyar dolar sayısına ulaşmış. Uluslararası Para Fonu (IMF) ile yapılan uzun görüşmelerin parasal çerçevesinin 20-25 milyar dolar olduğu düşünülecek olursa İstanbul için yapılan 15 yıllık harcama tutarının önemi anlaşılmaktadır.

Farklı örgütsel adlar altında İstanbulda yerel iktidar olan siyasal İslamcı belediyeler günümüz AKPsinin ekonomi kurmaylarının Eğer verirse ülke ekonomisini biraz daha su üzerinde tutarız umuduyla kapısını aşındırdıkları IMFden almaya çabaladıkları paranın yaklaşık yedi katıdır. Sayın Kılıçdaroğlunun sorusunun mutlaka yanıtlanması gerekmektedir.

Bizi bu yazının kapsamında ilgilendiren ise soruya verilecek olası yanıtın bir başka yönüdür.

***

Söz konusu 150 milyar doların üçte biri olan 50 milyar dolar, hizmetleri karşılığı olarak yüklenici firmalara kâr olarak dağıtılmıştır. Bir başka bakışla 15 yıl içinde birtakım özel kişi ve kuruluşların kasalarına transfer edilen bu para, AKP hükümetinin Türkiyeyi içinde bulunduğu derin ekonomik krizden çekip çıkarmak için IMFden almayı düşlediği kredi tutarının iki katıdır.

Kısacası; siyasal İslamcı İstanbul yerel iktidarları hizmet aldıkları özel kişi ve kuruluşlara -eski parayla- yaklaşık 80 katrilyon TL dağıtmışlardır.

Bu para çok büyük çoğunlukla siyasal İslama yandaş ya da yakın firmalara verilmiştir.

Bu parayla siyasal İslamcı yeni bir zengin kesim yaratılmış ya da var olan siyasal İslamcı zenginler daha da zenginleştirilmiştir.

AKPli yerel yönetimler tarafından yaratılan ya da semirtilen bu mümin zenginler kesimi, Anayasa Mahkemesi tarafından laiklik karşıtı eylemlerin odağı olduğu tescil edilen AKPnin ekonomik gücünü oluşturmaktadır.

Bu kesim, taşeronluk yoluyla kendisine bağlı alt zenginler yaratmakta, bu alt zenginler de bir süre sonra belli bir semirme düzeyine erişip bir üste atlamaktadırlar. Bu, siyasal İslamcı zenginliğin kendi kendini yeniden ürettiği özgün bir süreçtir. Özü kapitalisttir, yarattığı sınıf da İslamcı burjuvazidir.

***

Bu süreç yalnızca İstanbula özel değildir, tüm AKPli belediyelerde başarıyla işletilmektedir. Bu bilinince görsel, yazılı ve işitsel ulusal ya da yerel medyada siyasal İslamın giderek ağırlık kazanmasının rastlantısal olmadığı, tam tersine, merkezi bir stratejinin bir uygulaması olduğu görülecektir.

Sürekli yeni gündemler oluşturularak toplumun dikkati dağıtılmakta, bu arada da ülkeyi dincileştirme süreci hızlandırılmaktadır.

Salt bu nedenle bile 29 Mart yerel seçimleri büyük önem taşımaktadır. Seçimler sonucunda AKPnin elinden kurtarılacak her kent, her ilçe, her belde ülkenin ve toplumun geneli için yaşamsal değerdedir.

Unutulmasın ki kaçıp giden trene arkasından koşarak yetişmek olanaksızdır.

İş işten geçirilmemelidir.

***

Sayın Kemal Kılıçdaroğlu İstanbul için bir umuttur, bu umudun yeşertilmesi gerekir. Bu arada Sayın Kadir Topbaşa bir sorum olacak: Karaköyde batan koca Kadıköy İskelesi ne oldu, sahi? Soruşturma olacaktı, bitti mi, bir sonuca varıldı mı? Sorumlular ortaya çıkarıldı mı?

Bir öğrensek!

[email protected]

www.denizkavukcuogluyazilari.blogspot.com



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Veda 28 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları