Davos ve Ötesi...

03 Şubat 2009 Salı

Bu yılın Dünya Ekonomik Forumu (Davos) toplantısı, küresel kapitalizmin görülmedik biçimde çok bunaldığı bir sırada yapıldı ve dün sona erdi.

Toplantı bu kez öncekilerden çok farklıydı. Bu yıl başarı masalları anlatılamadı. Kapitalizmi yaşadığı en ağır bunalımından ya da hastalığından kurtarmak amacıyla, dört koldan çalışıldı; geceli gündüzlü tartışmalı toplantılar yapıldı.

Beyin fırtınaları oluşturan bu dört kurtarıcı takımı şunlardı: Hükümet temsilcileri; büyük şirketlerin yöneticileri; uluslararası finans kurumlarının temsilcileri ve bilim insanları. Bu kesimler beş gün boyunca karlı dağlara bakarak, çoğu büyük üzüntüleri nedeniyle siyah şarap içerek Kapitalizm bu hastalığı nasıl atlatır sorusuna yanıt aradı.

Oysa kapitalist sistemi hasta edenler de kendileriydi. Sistemin bu duruma gelmesinde hepsinin sorumluluğu ya da katkısı vardı. Bakınız nasıl?

Hükümetler, piyasanın işine karışmak, Tanrının işine karışmak olur; karışırsak yanarız anlayışıyla davranmışlardı. Katı kural şuydu: Piyasa yanlış yapmaz; kazara yanlış yaparsa bu yanlışı yine kendisi düzeltir. Oysa yaşanmakta olan yıkımın kanıtladığı gibi, piyasa kendini düzeltemedi. Bu gerçeği, piyasaya en katı biçimde iman edenler de kabul etti. Davosta hükümetler ve onların üst düzey bürokratları bu gerçekle karşı karşıya kaldı.

Davosa gidenlerin içinde bunalımdan asıl sorumlu olanlar ya da büyük günah sahipleri şirket yöneticileridir. Onların daha çok kâr elde etmek için her şeyi yapmak gibi, kimi iktisatçıların deyişiyle, hayvansal eğilimleri olmasaydı kapitalizm bu ağır hastalığa yakalanmazdı yargısı var. Ancak, kapitalizmin doğası bu ve bu itici ya da çekici güç sistemin gerçek karakteridir. Şirket yöneticileri sadece bu karakterin temsilcileridir.

Üçüncü sırada uluslararası finans kurumları var. Ağır bunalım, öncelikle küresel finans piyasalarında somutlaştı. Bunun anlamı çok açıktır: Uluslararası finans kuruluşları, başta IMF, dünya para düzenini iyi yönetemedi.

Davosun sonuncu grubu, önemli bir bölümü piyasa imancılarından oluşan bilim insanlarıdır. Piyasacı olmayan bilim insanları ise Devlet piyasaya karışabilir diyerek iki uç arasında arabuluculuk yapmaya çalıştı.

Davosun beyin fırtınalarından ne çıkar?

Sonuçlardan biri piyasanın artık hükümetin karışmasına karşı çıkamayacağıdır. Aslında aşırı piyasacı olan şirket yöneticileri de devletin olaya kurtarıcı olarak karışmasını, yani, halkın parasını kendilerine vermesini istiyor; ancak, parayı versin gerisine karışmasın diyor! Halkın oylarıyla işbaşına gelen hükümetler bu ver, ancak karışma anlayışını uygulamakta zorlanıyor.

İkinci sonuç, küresel finans düzeninin gözetim ve denetimi ve bunu sağlamak için bu işle görevli kurumların yeniden yapılandırılması gerektiğidir. IMF ve Dünya Bankası tümüyle ABDnin yönetimindedir. Bu iki kurumun daha demokratik bir işleyişe kavuşturulması ve etkinleştirilmeleri gerektiği, kapitalizmi kurtarmak için yola çıkanların gündemindedir.

***

Davosta bir araya gelen dörtlüye, Batıranlar, kurtaramaz, siz bir işe yaramadınız; bundan sonra da yaramazsınız diyen on binler bir başka yerdeydi. Aynı günlerde Dünya Sosyal Forumu Belem Brezilyada toplandı. Aslında, Davosta bir araya gelen kapitalizmi batıranların Beleme kulak vermeleri, çalışanı ve işsiziyle emekçilerin istemlerini göz ardı etmemeleri, kendi gelecekleri için de büyük önem taşıyor. Çünkü kapitalizmin yaşadığı büyük çöküşün kaçınılmaz siyasal ve toplumsal olumsuzluklarını en aza indirmenin yolları Belemde gösteriliyordu.

[email protected]



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yerelde yeşermeli 25 Mart 2019

Günün Köşe Yazıları