Hikmet Çetinkaya

Diyarbakır-Suruç- Ankara hattı...

17 Ekim 2015 Cumartesi

Paramparça olmuş bedenler, ölüme yaslanmış bir toplum, kana kan intikam duygusu, ölüm, gözyaşı, acı, hüzün...
Boğazımıza dek kan gölünün, ırmağının içindeyiz hep birlikte.
Saatler durmuş, akreple yelkovan zamanın çok gerisinde kalmış; silahlar, bombalar susmaz olmuş.
Duygularımızı anlatamıyoruz, insanlığı savunuyoruz...
Neredeyiz, ne yapmak istiyoruz, farkında bile değiliz.
Tümceler düğüm düğüm, tabutlar sıra sıra...
Büyük medya, çokuluslu sermaye, Büyük Ortadoğu Projesi...
Saklamaya, üstünü örtmeye hiç gerek yok, bu bir oyun, bir tezgâh...
Kanla beslenenler, şahinler, kartallar, sırtlanlar, zebaniler, alçaklığın gölgesinde yaşayanlar, temel hak ve özgürlükleri çiğneyip geçenler.
O kanın içinde bir boğulacaklar, hayatlarımızı çalanlar, hırsızlar, katiller, caniler bunun hesabını verecekler.
Parçalanan insan bedenleri üzerinden esip gürleyenler, sınır boylarında Mehmet’leri öldürenler, yoksul halkın çocuklarını birbirine düşürenler.
Hepsi bir gün mutlaka...
O kanlı alanlarda paramparça olmuş bedenleri torbalara dolduranlar, kör terörü koruyup kollayan, besleyenler.
Her yerde kan var, parçalanmış bedenler...
Silahlar susmuyor, bombalar patlıyor, umutlarımız avuçlarımızın içinden kayıp gidiyor çığlık çığlığa...

***

Kan gölünün, ırmağının içindeyiz hep birlikte...
Silahlar, bombalar...
Ölen canlar!
Kimi asker, kimi polis, kimi savcı, kimi çocuk, sivil...
Türk, Kürt...
Parçalanmış bedenleri veriyoruz kara toprağın altına...
Kanımız akıyor oluk!
Yakılan ağıtlar, gözyaşları...
Giden geri gelmiyor işte...
Hani bizim düşlerimiz vardı geleceğe ilişkin, aydınlık günlerimiz olacaktı, umutlarımız gerçekleşecekti...
Denizler, ırmaklar, göller, ovalar, dağlar...
Bizimdi tüm yeşil vadiler, kanat çırpan kuşlar özgürlüğümüzün habercisiydi hani!
Ölümlerle yatıyor, ölümlerle uyanıyoruz...
Bu savaşlar neden, neden bu çatışma ortamı?
Bu soygun ve sömürü düzeni, ortaçağ karanlığı...
Anlat, yaz bakalım!
Sevgiyi anlat, aşkı yaz, tümcelerin hayata aksın ölüme değil...
Söyle bana, Ankara Garı’nı kana bulayan bombacılardan ikisi o bilinen 21 kişiden ikisi miydi?
Bilindiği halde bir türlü yakalanamayan, yüz ölü, onlarca yaralı kanı, genç ve yaşlı parçalanmış bedenlerle içimize korku salmak isteyen...
O bombacılar nasıl yakalanmadı, haydi konuşun, yazın şimdi...
Eylem yapmadan yakalayamıyordunuz ya!
İşte eylem yaptılar, öldürdüler, yok ettiler, kanla boğdular...
Niye izlemediniz onları, niçin kanlı eyleme yapmadan yakalamadınız canileri? Konuşun, susmayın!

***

İstedikleri kadar gizlesinler, Ankara’daki kanlı terörün arkasında IŞİD var...
7 Haziran öncesi HDP’nin Diyarbakır mitingiyle başlayan Suruç katliamıyla süren süreçte yine IŞİD var...
Sınır boylarında, Güneydoğu’da PKK...
Terörü hep lanetledik ama pek işe yaramadı, gördük, hep birlikte yaşadık...
Bozalım bu kanlı oyunu, çözelim kanlı bilmeceyi.
Çokuluslu şirketler, petrol, sömürü...
Kirli bir çark işliyor Ortadoğu’da...
Kendi halkını yangının içine atan, kanla boğan ortaçağ vahşetine “dur” diyelim, birlik olalım, kin, nefret tohumları değil, barış, kardeşlik sevgi tohumları atalım...
Listedeki canlı bombaları görmezden gelmiyorum...
Yazdıklarım, önceden yazılmış, söylenmiş şeylerdir...
Bunun özel bir yanı yok, salt gerçekler var ortada...
Sinmeyelim!
Korkmayalım!
Çıkar gruplarına, kan emicilerine, kardeşi kardeşe düşürenlere, kan gölünden siyasal rant sağlamak isteyenlere karşı dik duralım...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018
Hoşça kal hüzün... 6 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları