Öztin Akgüç

Hedef ve Gerçekleşme

28 Aralık 2012 Cuma

\n

\n

Bizde ekonomik hedefler abartılı bir şekilde ortaya konuluyor; açıklanan hedeflerle başarı kazanılıyor gibi bir izlenim yaratılmaya çalışılır. Gerçekleşmelerden fazla söz edilmez; hedef ile fiili gerçekleşme çoğu kez karşılaştırılmaz. Başarıyı, konulan hedefler değil, gerçekleşmeler gösterir. 2012 yılına ilişkin olarak hedeflerle fiili gerçekleşme ve gerçekleşme tahminlerini karşılaştırarak bir değerleme yapmaya çalışayım.\n

\n

2011 yılında yüzde 8.5 hızla büyüyen ekonomimiz için 2012 yılı büyüme hızı yüzde 4.0 olarak hedeflenmiştir. Türkiyenin uzun dönemli ortalama büyüme hızının da çok altında tutulan bu hedefe ulaşılamayacağını, yılın ilk dokuz ayına ilişkin gerçekleşmeler ortaya koymaktadır. Yılın ilk altı ayında, bir önceki yılın eş dönemine göre yüzde 2.9 olan büyüme hızı, üçüncü çeyrekte daha da yavaşlamış, yüzde 1.6ya değin gerilemiştir. 2011 yılının son çeyreğinde gerçekleşen büyüme hızının yüzde 5.2 düzeyinde olduğu dikkate alındığında, 2012 yılında fiilen gerçekleşecek büyüme hızının iyimser olarak yüzde 3.0 dolayında kalacağı tahmin edilmektedir. Büyüme hızında 1 puan sapma önemli değildir diye düşünülebilir. Zaten yüzde 4.0 düzeyine çekilmiş büyüme hızı hedefinin dahi 1 puan gerisinde kalınması, oransal olarak yüzde 25.0 olumsuz sapma ifade eder ki, küçümsenemez. Kişisel beklentim, Türkiye ekonomisinin en azından orta dönemli olarak durgunluğa sürüklendiği yönünde olduğundan, 2012 yılı ve izleyen yıllarda ortalama düşük büyüme hızının bu öngörüye uygun olacağını savunmaktayım.\n

\n

2012 yılı programında enflasyon hedefi yüzde 5.2 olarak öngörülmüştür. Tüketici fiyatlarında artış (TÜFE), bir önceki yıla göre yavaşlamış olmakla beraber yıllık ortalama olarak yüzde 7.0nin üstünde gerçekleşeceği anlaşılmaktadır. Yıllık fiyat artış hızında da hedefe göre en az yüzde 30.0 düzeyinde bir sapma söz konusu olmaktadır.\n

\n

Euro -Avro- bölgesinde fiyat istikrarından söz edebilmek için orta vadede tüketici fiyat endeksine göre yıllık fiyat artış hızının yüzde 2.0ye yakın fakat altında gerçekleşmesi hedeflenmektedir. Görülüyor ki Türkiyede yıllık fiyat artışları, fiyat istikrarı için gerekenin, Euro bölgesi için hedeflenenin başlangıçta resmen öngörülenin de çok üstündedir. Türkiye enflasyon hedeflemesi yapmasına karşın, bu hedefler hiçbir şekilde tutturulamamakta hatta hedefe yaklaşılamamaktadır. Kamu yönetiminde hesap verilebilirlik ilkesinin geçerli olması gerekir. Türkiyede laf olarak hesap verilebilirlikten söz edilmesine karşın kamuya hesap verilmemekte, hedefleri tutturamamanın bir yaptırımı da bulunmamaktadır.\n

\n

2012 yılı için bütçe açığı başlangıç ödeneklerine göre 21.1 milyar TL olarak öngörülmüş, sonra 29.2 milyar TL olarak düzeltilmiştir. Kişisel olarak bütçe açığının bu düzeyde kalacağını tahmin ederken Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek, 2013 yılı bütçe tasarısını TBMMde sunuş konuşmasında, 2012 yılı bütçe gerçekleşmesine ilişkin açıklamalarında açığın 33.5 milyar TLye ulaşacağı bilgisini vermiştir. Başlangıç ödeneklerine göre bütçe açığında sapma yüzde 60 dolayında olup oransal olarak küçümsenmeyecek bir boyuttadır.\n

\n

2012 yılında ekonomide büyüme hızında yavaşlama, dış ticaret ve cari işlemler açıklarına olumlu yönde yansımıştır. 2012 yılı için ihracat (FOB değer olarak) 148.5 milyar USD, ithalat (CIF değer olarak) 248.7 milyar USD, dış ticaret açığı da 100.2 milyar USD olarak hedeflenmiştir. İhracat rakamlarına bavul ticareti yeniden eklendiğinde ihracatın hedefe ulaşacağı, ithalatın hedeflenen 248.7 milyar USDnin altında kalacağı, dış ticaret açığının da 90.0 milyar USDye yakın düzeyde gerçekleşeceği beklenmektedir. Buna koşut olarak cari işlemler açığının da hedeflenen 65.4 milyar USD altında, 55.0 milyar USD dolayında kalması olasılığı yüksektir.\n

\n

Büyüme hızında belirgin bir yavaşlamaya karşın dış ticaret açığı ve cari işlemler açıkları bir önceki yıla göre daralmalarına karşın, yine de yüksek düzeylerdedir. Gelişmeler Türkiyenin eğer varsa sınaileşme, büyüme stratejisini değiştirmesi gerektiğini ortaya koymaktadır.\n

\n

Bir yaklaşım değerlendirilirken, ne ölçüde olayları açıkladığına ve tahmin gerçekleşmesindeki sapma yüzdelerine bakmak gerekir. Olayları açıklayamayan, büyük boyutlu tahmin hatalarına yol açan bir yaklaşımın, ekonomik öğretinin pratik değeri hemen hemen yok gibidir. Ekonomik gelişmeleri değerlendirirken olumlu gelişmeleri görmeyenlerin başına taş düşer gibi amiyane yorumlardan da kaçınmak gerekir. İktisadı eğer bir bilim olarak algılıyorsak, gereken özeni de göstermeliyiz.\n

\n

\n



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları