Akdeniz’de 4 parti kafa kafaya yarışacak

26 Ekim 2015 Pazartesi

Akdeniz, Meclis’teki 4 siyasi partinin kafa kafaya yarıştığı tek bölge. Futbol kavramlarıyla konuşursak bölgede partiler, aralarında birinci lig ikinci lig ayrımı yapılamayacak kadar güçlü konumda. Bölgede 4 partinin 4’ü de şampiyonluğa oyanayacak kadar güçlü ve iddialı. 7 Haziran sonuçlarına baktığımızda bunu net olarak görmek mümkün. Bölgede milletvekillerinin aslan payını 4 il alıyor. Adana ve Antalya’nın 14’er, Mersin’in 11, Hatay’ın da 10 milletvekili var. Adana ve Mersin’de partilerin durumu ve yarış neredeyse birbirinin kopyası. 7 Haziran’da Adana’da 14 vekilden 5’ini AKP, 4’ünü CHP, 3’ünü MHP ve 2’sini de HDP aldı. Mersin’de ise AKP, CHP ve MHP 3’er, HDP ise 2 milletvekili çıkardı. 7 Haziran’da AKP’nin kılpayı birinci olduğu bu iki ilde birinci parti kim olacak yarışı yaşanıyor. CHP, hem Adana, hem de Mersin’de birinciliği AKP’den alarak milletvekili sayısını 1’er artırma peşinde.

Antalya’da ise AKP ve CHP’nin 5’er milletvekiline karşın MHP’nin, 3 HDP’nin ise 1 milletvekili var. AKP ile CHP, 1 Kasım için milletvekili sayısını artırmak yerine oy artırarak birinci parti olma hedefiyle çalışıyor. MHP ve HDP’nin gerçekçi hedefi ise milletvekili sayısını artırmak yerine eldeki vekilleri korumak.

Katliam korkusu

Hatay’da AKP’nin 5, CHP’nin 4, MHP’nin ise 1 milletvekili var. Akdeniz’in diğer 3 ilinden farklı olarak Hatay’da HDP’nin milletvekili yok. Ancak HDP 7 Haziran’da ciddi sayılabilecek sayıda oy aldığını ve bu seçimde de milletvekili çıkaramasa bile oy artışının süreceği açık olarak görülüyor. Ama zaten Hatay, bölgenin diğer üç iline benzeyen yanlarının yanı sıra farklı özellikleriyle dikkat çekiyor. Bölgenin ve belki de Türkiye’nin Suriye’deki savaştan en çok etkilenen ili konumunda. Hatay’a ayak basar basmaz, Türkiye’nin her tarafından daha fazla Suriyeli görünümüyle karşı karşıya kalıyorsunuz. Hatay’da Ankara katliamından sonra seçim değil IŞİD konuşuluyor. Ve şehirde konuştuğunuz herkes, ağız birliği etmişçesine, “Seçimden önce yine bir katliam olacaksa bunun birinci adresi Hatay’dır” diyor. O yüzden Akdeniz yolculuğumuza Hatay’dan başlıyoruz.

Seçimden çok IŞİD konuşuluyor

Ankara katliamından tam 7 gün sonra. Hatay’da çarşı içi. Burada Antakya’nın ünlü tepsi kebabını yapan kasaplardan birindeyiz. Kebabımız hazırlanırken esnafla konuşuyoruz. Lafı doğrudan IŞİD’e getiriyorlar: “IŞİD burada. Çarşının içine girin, IŞİD’çileri göreceksiniz. Ellerini kollarını sallayarak dolaşıyorlar. Üstelik silahlılar. Yakın zamana kadar yine buradaydılar ancak silahlı değildiler. Ama artık silahlarını bile saklamadan çarşı pazar dolaşıyorlar...”

Hatay’da herkesin konuştuğu ancak medyaya yazdırılmadığı için gizli kalan bir olayı öğreniyoruz. Doğrudan Hataylı esnaf ve gençlerin anlatımıyla hiç araya girmeden anlatırsak olay şöyle:

Araba kaza yapınca

3 Ekim akşam üstü. Hatay’ın ünlü tarihi turistik bölgesi Harbiye. Harbiye’de yollar dar, ortalığın insan kaynadığı bir anda bir minibüs kaza yaparak devriliyor. Minibüsten insanların gözleri önünde silahlı 7-8 kişi iniyor. Yalnız onlar değil kaza nedeniyle hemen arkasında i ki minibüs daha duruyor. Kapılar açıldığında bu iki minibüsten de alelacele silahlı 7-8’er kişinin indiği görülüyor. Bunun üzerine etraftaki Hayatlılar, duruma müdahale etmek istiyor. Ancak kazadan 3 dakika bile geçmeden polisin olay yerine geldiği görülüyor. Ve polis apar topar silahlı kişileri halkın gözünden kaçırmak istercesine araçlara doldurup götürüyor. Bunun üzerine Hatay’da yerel gazetelerde “Silahlı yaklaşık 20-30 kişi var. bize bir açıklama yapılsın” denilerek tepkiler dile getiriliyor. Bu tepkiler karşısında Hatay Valiliği yazılı bir açıklama yapıyor. Açıklamada minibüste 19’u erkek, 14’ü kadın ve 25’i çocuk olmak üzere toplam 58 Suriye uyruklunun yakalandığı, şahısların, Suriye’de süren iç savaştan kaçmak maksadıyla giriş yapan Suriyeli aileler olduğu belirtildi.

Valiliğin bu açıklamasına inanmayan Hataylılar, “Kadın, çocuk sayılarının bilinçli olarak açıklamaya konulduğunu, aslında bu kişilerin silahlı IŞİD mensupları olduklarını” anlatıyor. Bu olayı anlatan gençlerden biri Hatay’daki ruh hallerini şöyle anlatıyor:

Katliam korkusu

“Hatay en kritik yer. Eğer 1 Kasım öncesi seçimi etkileyecek olağanüstü bir şey, bir katliam olacaksa bunun birinci adresi Hatay’dır.”

Hatay’ın asıl hikâyesi bu. Yani seçim değil bir katliam tedirginliği var kentte. Seçimle ilgili olarak da az farkla AKP’nin gerisinde olan CHP’nin oylarını artıracağı, bu kez AKP’nin 4’e düşüp CHP’nin 5 milletvekili çıkarabileceği konuşuluyor. 7 Haziran’da milletvekili çıkaramasa bile yüzde 7’ler düzeyinde oy alıp görünür hale gelen HDP’nin oylarını koruyacağı konusunda görüşbirliği var. MHP’de durgunluk göze çarpıyor. MHP’nin az da olsa oy kaybedeceğine ilişkin anlatımlar dinledik.

Gecelerin partisi AKP

Hatay’da gece. AKP’liler ve Suriyeliler...

Seçimde AKP’nin çalışma tarzıyla ilgili en çarpıcı anlatıma da değinmeden geçmek olmaz:

“Burada Suriyeliler sokağa, akşama doğru hava kararırken çıkıyorlar. O yüzden gündüz pek göremezsiniz. Zaten onlar çıkmaya başladığında burada el ayak çekilmiş olur. Çünkü ne yazık ki Suriyeliler suçlara karışıyorlar. Gece buralar Suriyelilere kalır. 1 Kasım seçimleri için AKP de aynı durumda. Gündüz AKP’lilerin seçim çalıştığını pek göremezsiniz. Onlar da gece çalışır. Daha çok AKP’nin kadınları. Ev toplantıları yaparlar. Dolayısıyla Hatay’da geceler Suriyelilere ve AKP’lilere kalır. Üstelik gündüz çalışan AKP’lilerin de yakalarına rozet takmazlar. Yani açık açık ‘ben AKP’liyim’ demekten çekiniyorlar.”

Yoksa ülke beyefendiye kalır

Adana’da Seyhan Belediyesi’nin Doğal Dinlenme Parkı’nın girişinde bizi Milli Piyango satıcısı karşılıyor. Hemen soruyoruz. “1 Kasım’da büyük piyango kime çıkacak?” Yanıt geliyor. “Seçim burada AKP ile CHP’nin birincilik yarışı olarak geçer. CHP bir miktar oylarını artırıyor. HDP gücünü koruyor. MHP belediyeyi aldı ama 7 Haziran sonrası koalisyon kunusundaki tutumu oylarını biraz düşürdü.” Piyangocu kişisel tercihini de ifade ediyor. “Ben bugüne kadar 7 Haziran dahil hep MHP’ye oy verdim. Ancak bu kez vermeyi düşünmüyorum. Hatta sandığa bile gitmeyebilirim. Ama sandığa gitmezsem ülke beyefendiye (Cumhurbaşkanı Erdoğan) kalacak diye korkuyorum.”

Katılım düşerse korkusu

Adana’da aslında piyangocunun kişisel tercihi, hemen hemen sokağı da yansıtıyor. MHP seçmeninde bir tereddüt gözleniyor. Özellikle koalisyon kurulmayıp 1 Kasım’da seçimin netleştiği ilk günlerde MHP’den ciddi bir oy kaybı gözlenmiş. Ancak daha sonra biraz toparlamış. Buna karşın yine de 7 Haziran’daki düzeye çıkmadığı belirtiliyor. Ancak MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin sonradan il olan Osmaniyeli olarak bilinmesine karşın Osmaniye’nin aslında doğrudan “Adana’ya dahil” bir memleket olmasına ve Alparslan Türkeş’in seçim bölgesinin Adana olmasına da dikkat çekiliyor. “Adanalı MHP’nin karizmasını çizdirmez” lafını duyduk. Genel Başkan Yardımcısı düzeyindeki bir ismin Mevlüt Karakaya’nın Adana’dan yeniden aday gösterilmesi, ülkücü tabanın yeniden motive olmasını sağladığı bilgisi de vermek gerekiyor.

Piyangocudan aldığımız ikinci veri de çok önemli. Özellikle “Neden koalisyon kurulmadı” sorusu çerçevesinde “Sandığa gitmeme ihtimali olanlar nedeniyle katılımın düşük olabileceği” muhalefeti korkutuyor. CHP’lileri, çalışmalarını bu noktaya yoğunlaştırmış gördük. MHP de de aynı şekilde kıtılımın düşmesinin AKP’ye yarayacağı kaygısı ifade ediliyor.

Ömer Çelik faktörü

CHP, 7 Haziran’da AKP’ye kılpayı kaybettikleri birinci parti unvanını almanın peşinde. Adana’da AKP’nin seçim bürosuna da uğruyoruz. Adana’da Ömer Çelik, 7 Haziran’da 3 dönem yasağı nedeniyle aday olamamıştı. Bu kez tüzük değişti ve yeniden aday. Ömer Çelik’in Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yakınlığı, koalisyon görüşmelerindeki kilit rolü anlatıldıktan sonra vurgulanan bir nokta önemli. “Ömer Çelik Adana politikası yapmaz. O AKP’nin yıldızlar karmasında bir isim. Yani neredeyse Davutoğlu ile eşit düzeyde algılanır. O yüzden burayı sürükleyen isim değildir.” AKP’liler de Adana’da 4 partili nefes nefese bir yarış olduğunu kabul ediyor.

Çarşı’yı tutuyorum

CHP milletvekili ve 3. sıra adayı İbrahim Özdiş’in seçim bürosundayız. Özdiş mahalleleri dolaşıyor, bürosunda yakın ekibiyle çay içiyoruz. Büroya, neredeyse tüm salonu kaplayan devasa bir pankart hâkim. Pankart bir Çarşı grubu manifestosu. Kılıçdaroğlu’nun fotoğrafları, Can Yücel’den Einstein’e kadar şair, yazar ve düşünürlerden alıntıların yer aldığım manifestoda, “Çarşı 4D’ye karşı. Darbe. Diktatörlük. Doğa Katliamı. Deplasman yasağı” sloganını görüyoruz. Yılmaz Güney’siz Adana olmaz tabii. Çarşı manifestosunda Yılmaz Güney’den alıntı da şu: “Bir köpeğin dostluğu, bir dostun köpekliğinden iyidir.”

Ve İbrahim Özdiş nefes nefese geldi. Hemen konuya giriyor. “Ben öyle futbol tutkunu değilim. Takım da tutmam. Beşiktaş’ı da tutmuyorum. Ama Çarşı acaip bir şey. Ben Çarşı’yı tutuyorum.”

Özdiş’in Çarşı dışında anlatmaktan zevk aldığı bir başka konu önseçim. Özdiş, 1991’de o zaman Erdal İnönü liderliğindeki SHP’den milletvekilliği yapmış, o zaman da önseçimle milletvekili olmuş. Tam 24 sene sonra yine önseçimden çıkarak milletvekili seçilmiş. Bundan gurur duyduğunu saklamıyor. Özdiş ve arkadaşlarıyla sohbetimizde öne çıkan bir kaç cümle:

“Kılıçdaroğlu partinin burnunu havaya kaldırdı. Ne zamandır ilk kez lider avantajı kazandık. Biz aslında 68 ve 78 kuşağını temsil eden 12 Eylül’de büyük açılar yaşayan Adana’nın sol birikimi içinde varız. Fakat artık yaşlarımız ilerledi. Çocuklarımız üniversitede. Kılıçdaroğlu seçim bildirgesini gençlerle birlikte açıkladı. Ama hâlâ itiraf etmeliyiz ki kendileri CHP’li çocukları sosyalist pa da HDP’li babalar gerçeğini yeterince değiştiremedik. Evet eskisine göre gençler de artık CHP’ye geliyor ama yeterli değil. Ama olacak, az kaldı.”

AKP, kaptırdığı vekilin peşinde

Bilbordda para var

AKP Mersin’e asılıyor. Çünkü 7 Haziran’da birinciliği CHP’ye kaptırmışlar. Geri almak istiyorlar. Mersin’de bunun için 1. sıraya eski Ulaştırma Bakanı Lütfi Elvan getirilmiş. Kente girdiğinizde bilbordlarda hep Lütfi Elvan görüyorsunuz. Lütfi Elvan bilbordlardan Mersinlilere, “Hızlı tren yaptık, Mersin-Ankara arasını 4.5 saate düşürüyoruz, Asgari ücreti yükseltiyoruz....” diye sesleniyor. Ama Elvan Mersinli değil. Karamanlı. Ve üstelik karşısında CHP’nin sıkı isimleri var. Fikri Sağlar. Aytuğ Atıcı. Fikri Sağlar net konuşuyor. “Birinci partiyiz. Ama milletvekili dağılımı kafa kafaya. Biz, AKP, MHP 3’er, HDP ise 2. Yine birinci olacağız. Ama bu kez biz 4 olacağız.” Bir de Lütfi Elvan uyarısı var. “Lütfi Elvan buralı değil. Üstelik de politika yapmıyor paranın ucunu gösteriyor. 4.5 saatte trenle Mersin’den Ankara’ya gidilecek diyor. Zaten şimdi arabayla da aynı sürede gidiyoruz.”

Hekimin umudu

Aytuğ Atıcı. İlk kez 7 Haziran’da milletvekili oldu. Önseçimle. Tıp doktoru. Profesör. Uzmanlığı yeni doğan, yani çocuk. Gençler meselesinde sözü var. “Biz gençliği hep geleceğimiz olrak gördük. Bugünümüz değil. Partide de devlette de siyasette de. Ama artık gençlik bugünümüz olacak.” Bir sıkıntısını da dile getiriyor. “Ömrüm çocukların dünyaya getirilmesiyle geçti. Ama onların iyi insanlar olarak yaşamalarını da siyasetçi olarak ben sağlamak zorundayım. Onlara umut lazım ve biz bunu vermek zorundayız. Biz 7 Haziran’da birinci parti olduk ama 2001 seçimlerine göre oy kaybederek. Ama şimdi bize yeniden birinci parti olmak yetmez. Milletvekili sayısını da oylarımızı da artırmak zorundayız. Olmazsa 1 Kasım sonrası ben hesap vereceğim.”

HDP: Yükseltiyoruz

7 Haziran’da Adana ile birlikte HDP’nin Mersin il başkanlıkları da bombalanmıştı. Mersin’de bombalanan il başkanlığındayız. Bomba çiçeğin içine konulmuştu. İzleri hâlâ duruyor. “Miting yapamıyoruz maalesef” diyor il yöneticisi. “Eşbaşkanlarımız yine de buraya gelecekmiş çarşı pazar turu için ama güvenlik kaygısıyla bize tarihi bildirmiyorlar.”

Mersin’de CHP kadar HDP de çok umutlu. 2 milletvekili var. Dengir Mir Mehmet Fırat ve Çilem Öz. HDP, kentte 3. vekili hedeflediğini alenen ilan ediyor. Biz oradayken üniversiteli gençler geldi. “Sandık müşahidi olmak istiyoruz.” Bizi tanıştırdıklarında gençler, “Ülke genelinde seçim ne durumda. Anketler ne diyor” sorusunu yöneltti. Biz de üç aşağı beş yukarı 7 Haziran’a yakın sonuçlar çıkacağını söyleyince, “Burada biz 3’e koşarız. Alamazsak da kılpayı kaybederiz, ama oylarımızı yükseltiyoruz” dediler.

Esnaf: Dünya ayağını keser

Kaleiçi’nde yabancı az

Ve Antalya. Bildik söylemle turizm incimiz. Kaleiçi’ne mecburen gideceksiniz. Gittik. Turist yok. Öyle diyorlar. “Ruslar da gelmedi bu sene.” Kaleiçi esnafı, turistle yatıp kalktığı için kendi gerçeğinden hareketle konuşuyor. Ve hakikaten esnaftan dış politika analizleri dinliyoruz. “7 Haziran sonrası koalisyon kurulmaması, dünyada bu ülke Suriyelileşiyor, Ortadoğu ülkesi oluyor algısını güçlendirdi. Batı bizden uzaklaştı. 1 Kasım’da ucu ucuna tek başına iktidar olurlarla kendi kendimine kalırız. Dünya bizden ayağını keser.”

MHP asılıyor

Antalya’da MHP “Bu parti hep hayır dedi, o yüzden oy kaybediyor” yorumlarına pabuç bırakmadan sıkı çalışıyor. MHP’yi kentte birinci sıradaki deneyimli parlamenter Mehmet Günal sürüklüyor. Günal, partinin her türlü toplumsal siyasal farklı kesimleriyle iletişim kurabilen bir yüzü. Antalya için önemli. Listede Günal’ın arkasına 3. sırada genç bir ismi de dahil etmiş MHP. Tarkan Akıllı. MHP açısından genel politikada kayba uğrama riski olmasına karşın “yabancıları” ekmek parası için velinimet ilan eden bir turizm yöresinde adaylık profilleri akılcı görünüyor. MHP; Antalya’da 3’ü 4’e çıkarmanın uğraşında. Çıkarırsa ya AKP’yi ya da CHP’yi 5’den 4’e indirecek. Ama çıkaramazsa da partinin ülke düzeyindeki yüzde 15’in üzerine doğru yol almasına katkı yapacak.

Türel de ‘AKP’li oldu’

Menderes Türel, geçen yıl 30 Mart seçimlerinde AKP adına büyükşehir belediyesini CHP’den aldı. CHP’li başkan Mustafa Akaydın seçimi kaybetti ama 7 Haziran’da önseçimden çıkarak milletvekili oldu ve yine aynı aday sırasından. Kaleiçi ve etrafında dolaşırken esnaf, Menderes Türel’in “genetik olarak AKP’li olmadığını, liberal geleneği temsil eden ve isminin temsil ettiği bir simge olarak, ailesinin de tam bu temsilin ortasında durduğu bilinerek partiye çağrıldığını” dinliyoruz. “Ancak” diyorlar, “Belediyeyi kaybettikten sonra AKP’den milletvekili oldu. Tayyip Bey onu genel başkan yardımcısı yaptı. Ve Menderes bey, daha da AKP’lileşti. Şimdi kendisine belediyeyi kaybettirdiğini düşündüğü Antalya’nın dışa dönük, liberal, özgürlükçü esnafına yüz vermiyor. Hiç uğramıyor. Adeta AKP’li oldu.”

HDP’ye ikinci sıra motivasyonu

HDP’nin 7 Haziran’daki “Türkiyelileşme” projesinin en önemli sonucunu Bursa ve Kocaeli gibi Antalya’dan da 1 milletvekili çıkarması sağladı. HDP Antalya’da Saruhan Oluç’la temsil ediliyor. Oluç, sosyalist hareketten. Ama bu kez Oluç’un arkasından ikinci sıraya Kürt hareketi içinde yer alan sıkı bir isim konulmuş. Antalya’da Kürt siyasal hareketi adına önemil bir isim olan Cevdet Çağlar, HDP’lilerin morallerini yükseltmiş. İkinci vekil çıkaramazlarsa da oy artıracaklarını iddiayla söylüyorlar.

CHP karizma çizmek istiyor

CHP’de, yaşayan eski genel başkan Deniz Baykal sahada. Önseçimden ikinci çıktı. Yine ikinci sırada. Önünde bir numara kod isim değil gerçek mesleğini ifade eden “doktor” diye anılan önseçimin birincisi Niyazi Nefi Kara. AKP belediyede kaybettiği psikolojik üstünlüğü almak istiyor. 1 numara olma peşinde. Olmaya az kalmış.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Davutoğlu artık mağdur 23 Mayıs 2016

Günün Köşe Yazıları