Trakya'da üretici AKP'ye kızgın

27 Ekim 2015 Salı

Marmara Bölgesi dediğinizde Haziran 2015 seçimlerine göre, 17 milyon 800 bine yakın seçmenin oy kullandığı, 11 kenti içeren bir bölgeden bahsediyoruz. Yani Türkiye çapında kullanılan yaklaşık 47 milyon 500 bin oyun üçte birinden fazla bir bölümünden.. (%37.4).

birinden fazla bir bölümünden.. (%37.4). Gazetecinin nabız yoklamaları şüphesiz temsili bir oy oranı ortaya çıkarma amacını taşımaz. Çünkü bilimsel hiçbir ölçüm planı yoktur burada. Maksat havayı koklamaktır. Çeşitli kesimlerle temas ederek, acaba partiler arasında bir oy kayması var mı yok muyu anlamaya çalışmaktır. Ben genellikle doğrudan parti temsilcileri veya adaylarıyla değil de, kanaat önderleri olabilecek, kentlerde olan biteni yakından izleyen kimselerle görüş alışverişini tercih ederim.

Marmara bölgesi deryasını dolaşmak zor, temsili olarak havayı koklayacak yerlere gittiğinizde de gördüğünüz manzara bir seçim durgunluğudur. Seçim mi olacak, sanki kimsenin umurunda olmadığı hissiyatının egemen olduğunu görürsünüz.

Şüphesiz, liderlerin veya güçlü adayların önemli kampanyalarında anlık toplanmalar ve dağılmalar, bayrak sallamalar, dalgalanmalar olmuyor değil.. Fakat genellikle kentlerde doğal bir durum, bir sessizlik var.

Bunun çeşitli nedenleri şüphesiz ki sayılabilir. Örneğin “Ne oluyoruz, daha 6 ay önce oyumuzu vermedik mi”den tutun, oyların renginin zaten belli olduğu, herkesin 7 Haziran seçimlerindeki oyunda kararlılık gösterdiği kanaatine kadar. Tabii, terör ve korku tehdidi altında bir seçime gidiliyor olması da burada etken olarak sayılabilir.

Üreticinin taban fiyat derdi muhalefetin oyunu artırıyor

Edirne’de merkezde gezerken, örneğin sadece CHP’li milletvekili adaylarının esnaf gezisine rastladık. Topu topu 10 kişilik bir CHP kalabalığı.. Adaylar dükkânlara girip el sıkışıyor, kısa sohbet ve iyi işler - başarı dilekleri ile allahaısmarladık!

CHP’liler ile ayaküstü sohbet, ne oluyor ne bitiyor birkaç soru, Kaan deklanşöre basıyor, birkaç fotoğraf.. Zaman öğleyi geçti doğru güzel bir Edirne ciğercisine!

Edirne merkezde ilanlar çarpışıyor gerçi. Davutoğlu panolardan gülümsüyor, bütün Türkiye diyor.. Bir Edirneliye düşüncesini soruyorum panoyu göstererek. Aynı fikirde değil. “Ne o bölücülükten vaz mı geçtiler” yanıtını veriyor! Edirne ve Trakya ayrı bir ülke gibi. Türkiye ortalamasının çok üzerinde bir bakışı ve tavrı var.

Ben Trakya’ya Türkiye’nin balkonu adını veriyorum! Oradan bizi seyrediyorlar ve üzülüyorlar bence!

Örneğin Edirne’de CHP %53.76 oy almış (AKP 24,19; MHP 15,77; HDP 2,65)

Kırklareli’de CHP %50,14 (AKP 23,09; MHP 21,4; 2,3), Tekirdağ’da 44,49; (AKP 31,17; MHP 15,16, HDP 5,54).

Üretici çok dertli

Edirne (ve Trakya) sanayi bölgesi değil, tarım üretim deposu ülkenin. Ayçiçeğinin, pirincin çoğunluğunu (Türkiye’nin yüzde 40’ı) üretiyor, bu gözü kapalı demektir ki, tarım üreticisinin derdi büyük. Çeltik üretici için taban fiyat 1500 TL açıklandı, yükselen seslere bakın:

Bu büyük vicdansızlık! Süt üreticisinin aldığı fiyat 17 aydır artış görmemiş. Litresi 1,17 TL. Süt Üreticileri Birliği’nin AKP’li müdürüne büyük tepki var. Tabii, AKP’nin ağırlığının olmadığı burada birliğin müdürü nasıl AKP’li oluyor, başka bir sorun! Süt demek Edirne peyniri demek!

Köylüler süt üretimi için düveler almış Ziraat kredisiyle ama borçlarını geri ödeyecek parayı kazanamıyorlar.

Hudut gazetesinde Bülent Ayan ile sohbet ederken, bir köylü Valiliğe 6 düvenin borçlarının ertelenmesi için verdiği dilekçenin haberi için gelmişti. Köyünde hemen hemen 50 hanenin hepsi de aynı durumdaymış. Durumdan sorumlu iktidar!

Artış sürecek gibi

Edirne’de CHP oylarında artışın, AKP oylarında da düşüşün süreceği sanki genel kanaat gibi belirmiş. 2011 seçimlerinde CHP’nin oy oranı 51,6, AKP’nin ise 30,4; MHP’nin 13,3’tü. Haziran seçimlerinde AKP 6 puan düşerken muhalefet oy arttırdı. Bu artışın sürmesi bekleniyor.

Şüphesiz, Trakya-Edirne CHP demek, ama üretim ve fiyat politikası gibi sorunlar, iktidarı daha da aşağı çeken faktörler.

AKP’nin kaybedeceği yargısını da, tamamen değiştirdikleri milletvekili aday listesinin başına yerleştirdikleri Rafet Sezen’in güçlendirdiğine işaret ediliyor. 48 kooperatifli Trakya bhirlik Genel Müdürü, ama ayçiçeği fiyatlarını hâlâ açıklamamış. Kilosunun 1,750 TL olacağı el altında duyuruluyor, ama bu fiyatı herkes maliyetin altında görüyor. 1,4 TL’ye düşürülebileceği söylentisi de var. Çiftçinin beklentisi 1.80 üzerinde, hatta 2 TL. 2011 seçimlerinde Müezzinoğlu’nu aday göstermişti AKP- ama başarısız olunca onu Haziran seçimlerinde Bursa’ya kaydırdılar. Beraber gittiğimiz arkadaşımız Kaan Atalay, Haziran’da Ali Sirmen’le Refet Bey ile görüştüklerini, o sırada AKP’ye atıp tuttuğunu anımsattı! Sezen, kendi kooperatifine başkan seçilememiş..

AKP’nin kendisine oy kaybettirecek Sezen’i niçin ve nasıl birinci sıradan aday gösterdiği bilinmiyor. Ama CHP’liler çok sevinçli, böylece Edirne’den üçüncü milletvekilini de alma şanslarının büyüdüğünü söylüyorlar. Geçen seçimlerin sonucu: 2 CHP 1. Üçüncü aday Gürkan Güneşer, 7 Haziran’da kaybettikten sonra gidip bütün ilçelerde seçmenlere tek tek teşekkür etmiş. Şimdi seçilir mi?

SEÇİME KATILIM DAHA DA ARTACAK

Edirne’de seçime katılımda düşüş değil artış olacağını söylüyor kanaat önderleri. Politize bir yer, ayrıca üretici bir bölge. Edirne’de ulaşım sorunu konusunda eleştiriler var. Önceki belediye toplu taşımayı bir şirkete vermiş. Sivil toplum örgütleri, Edirne Kent Konseyi, anlaşmadaki bazı maddeleri mahkemeye iptal ettirmiş.. Merkezde en büyük tartışma konusu olduğu anlaşılıyor bu konunun.

Edirne Kent Konseyi üyesi ve Roman Eğitim Gönüllüleri Derneği Başkanı Turan Şallı ile konuşuyoruz. Tabii bir tedirginlik var diyor, kuş uçmaz denilen yerde, Ankara’da katliam oluyor. Edirne’de iyi iş yapana oy gider, AKP’de 2-3 puan düşüş olursa şaşırmamak gerekir, düşüncesinde. Romanların yoksulluğu, iş bulmada zorlukları üzerine konuşuyoruz. Entegrasyon konusunda sıkıntı var. Eğitimde en çok devamsız olan çocuklar Romanlar. Bunlar arasında iktidarın seçim zamanları dağıttıkları etkili oluyor, diyor.

Edirne Kent Konseyi üyeleriyle sohbet ediyoruz. Başkan Özer Demir odaklandıkları konulardan birinin yeşil alan yağması olduğunun atını çiziyor. CHP’nin önseçim yapmasının büyük olumlu etkilerinden söz ediyorlar. Bunu bütün diğer illerde de duyuyoruz. Yerelin sesine kulak vermek kesin bütünlük sağlıyor. Onlar da AKP’de düşüşün süreceği kanaatinde. Diyorlar ki burada terör, AKP’nin aleyhine işler. 3-0 olasılığı var. DİSK sendika temsilcisi Arif Kuday da sohbete katılıyor.

Edirneli işadamlarıyla konuşmamızda ilginç saptamalarla karşılaşıyoruz. Edirne’den sanayinin kaydığını söylüyorlar. Yeni yatırım sıfır, diyorlar. Öyle ki işini genişletmek planları yapanlar bile yatırımlarını durdurdular. AKP iktidarının özellikle Cumhurbaşkanı’nın seçimlerin yenilenmesindeki ısrarları önemli bir düş kırıklığı ve belirsizlik yaratmış hepsinin üzerinde. Kendilerinden olmayan işadamlarına karşı iktidarın tutumlarından hiç hoşnut değiller. Kulakları Ankara ve seçimlerde.

Bursa’da 1 milletvekili savaşı

Bursa’ya gidince soyadımı soruyorlar hemen. Ben de burada Bursalı var mı diye soruyorum! Yok! Hepsi bir yerlerden gelmiş. Ben, kökleri taa Osmanlı’ya dayanan Bursalı tüccar dedelerimin öyküsünden bahsediyorum, nasıl Kafkasya’ya ticaret için kafileler halinde gittiklerinden.. Gülüyorlar. Marifet Bursa’da oturmak değil, köken itibarıyla Bursalı olmakta, diye de takılıyorum. Bu kez de öyle oldu, çeşitli kesimlerden bir gurup “kanaat’ sahibi Bursalılar ile Nilüfer’de Caddeüstü Cafe’de ilk sorularına böyle muhatap oldum. Bakın diyorum, kökenim taa Orhan Bey’e gider! En azından isim olarak! Babam öyle koymuş. Çocukluğumun minik birkaç yılı da orada geçti, inşaat çalışmalarında eğri çivileri babam bana düzelttirmeyi öğretti!

Acaba on yıllar sonra yeniden ziyaret ettiğim o müthiş Ulucami’yi mi anlatsam, yoksa seçim üzerine yaptığımız gevezelikleri mi! Benim tercihim ilkinden yana, ama yazı işlerinin yüzlerinin asılacağını görüyorum, o halde gevezeliklere başlayalım.

Fazla yeni bir şey yok. Tek yenilik 7 Haziran’dan sonra, CHP’nin oylarında yükseliş. Herkes bu noktada hemfikir. AKP’den aday adaylığını koymuş olanlar dahil. Bize de tabii hayırlı olsun demek düşüyor, fakat, bu yükseliş CHP’ye artı 1 milletvekili daha getirir mi, o konuda rivayet muhtelif.

‘Günlükler gerçek’

Bu sohbette öne çıkan önemli noktalardan biri, AKP’li kurmayların kendi aralarında yaptıkları strateji değerlendirmelerini açıklayan “AKP Günlükleri’nin doğru olduğuna ilişkin, Bursa AKP’nin tabanından aktarılan haber. Doğru olduğuna inanıyorlar.

Mazlumder Derneği üyesi, yazar ve bir dönem AKP milletvekili aday adayı Avukat Şakir Çalışkan, Ankara katliamının seçimleri sulandırmak ve boş olduğuna inandırmak amacıyla yapılmış olabileceğine işaret ediyor ve ekliyor: Cumhurbaşkanı Türkiye’de siyaseti bloke ediyor. Bunu bir tarihi gerçeklik üzerinden yapmaya çalışıyor ama hayalle gerçeklik bağdaşmıyor, Tayyip Bey ile partisi ve Türkiye arasındaki makas açılıyor, diyor. Çalışkan, AKP içinden, ama “mahallesinin delisi” havasında! Dobra birisi. AKP-CHP koalisyonunun Türkiye ve geleceği için hemen her açıdan en olması gerekendir diyor. “Ülkenin önünü açacak ve temel sorunlarını çözecek, arkasında büyük bir seçmen kitlesi sosyal taban var..”

Halk lideri oldu

7 Haziran’dan sonra Kılıçdaroğlu’nu en olumlu ve itibarını yükselten lider olarak görüyor herkes. TV programcısı gazeteci Aysın Komitgan, “Bir devlet memuru havasından sıyrıldı 7 Haziran seçimlerinde, ve o günden bu yana geçen süre içinde de gerçekten bir politik – halk lideri oldu” diyor. HDP’liler de benzer görüşü dile getirip, “yerini sağlamlaştırdı CHP’de” deyince, ilk görüşmemizde bunu Kemal Bey ile konu üzerinde durmaya karar verdim! Diyarbakırlılar Derneği Başkanı Şehmus Seviş, ilk kez CHP Kürt Meselesi çözümünde berrak bir tavır aldı, deyince bunu tartıştım tabii. Hayır, bu konuda uzun süredir benzer duruşuna işaret ettim. Çözüm yeri Meclis, PKK gibi terör örgütüyle konu konuşulmaz. HDP ve diğer partilerle bir uzlaşma mutabakat aranması. Tabii yerel belediyeler şartının uygulanması ile bir çözüm arayışı.

‘Ak-Kurtlar’ döner

Neyse benim görüşlerim arka planda kalsın. AKP oy arttırır mı? Olabilir diyorlar. AKP’ye küsüp sandığa gitmeyen seçmenden bahsediyorlar, ama 7 Haziran katılım oranı çok yüksek, yüzde 88’e yakın. AKP’lilerden gitmeyen var mı sanmıyorum. Beğenilmeyen seçimlerde AKP yüzde 43,86 (767.542 bin) oy almış. Ama CHP (27,95 -489.254 oy- ve MHP’nin (yüzde 17, 68 -309.376 oy) yabana atılır gibi değil ve toplamı AKP’ye geçiyor. HDP de burada 1 milletvekilliğini yüzde 5,51 oy ile (96.513 seçmen) almış. 18 milletvekili şöyle bölüşülmüş: AKP 9, CHP 5, MHP 3 ve HDP 1.

AKP MHP’den bir milletvekili çalma peşinde! MHP’den gerçekten oy apartır mı ne kadar, 10 milletvekili çıkartır mı.. Böyle bir olabilirlik üzerinde duruluyor. Şakir Çalışkan “Ak-Kurt”lardan geri dönüş olacak diyor. Bana ilginç geldi, demek AKP içindeki – giden-gelen– MHP’liler böyle isimlendiriliyor. Çalışkan, 10. ve 11. sıralara koyulan adaylara onların geniş feodal dinsel oy çekimlerine dikkat çekiyor. Bunlara önemli bir akış olabilir mi?

100 metrelik koşu

Şehmus Seviş, AKP’nin 13 yıllık iktidarının Kürtlerin desteği ile gerçekleştiği gerçeğinin altını çiziyor. Kobani ve Rojava politikaları nedeniyle de Kürtlerin desteklerini çektiğini belirtiyor. Kürtlerden AKP’ye geri dönüş olur mu? Hayır diyor. Diğerleri de de AKP’deki bazı Kürt oylarının da HDP’ye akabileceğine işaret ediyor. Bursa yerelindeki bir kamuoyu yoklaması HDP’nin oyunun 8 bin kadar daha artabileceğini varsayıyor (Yüzde 6 gibi). HDP’den CHP’ye? Evet bir kısım oylar gidecek.

Fakat bir şüphe de var masamızda. AKP 276’yı bulma olasılığından bahsediliyor. Fakat bu durumda bir başka ortak kanaat beliriyor: Tek başına hükümeti kuracak bir çoğunluk yakalasa bile, Türkiye’nin giderek ağırlaşan sorunlarını, hem de güçlü muhalefet karşısında tek başına çözecek bir yeteneği olmadığı görüşünde de az çok fikirbirliği var.

HDP Bursa’dan aday adayı olmuş Rüstem Avcı da aynı görüşte. AKP niye düşüşte üzerine tartışma çıkıyor. Gezi’den itibaren diyor Rüstem Avcı. Kim söyledi not almadım ama masamızdan: Ceylanlar vurulduktan sonra 100 metre daha koşarlarmış deniyor AKP benzetilerek. Tabii AKP’nin 100 metrelik koşusu bir kaç yıl sürecek. Sonra düşecek!

MHP için de bir benzetme var: İmam ol çağrısına, kavuğum yok diyor. Peki gel Müezzin ol, hayır sarığım yok diyor. Öyleyse cemaat ol.. MHP: Aptesim yok.

Şakir Çalışkan, RTE’nin pragmatist biri olduğunu ileri sürerek, parti kan kaybetmeyi sürdürürse, Gül’ü bile parti başkanlığına getirir görüşünde. Öyle mi acaba? Soruyorum: O zaman iktidar paylaşımını kabul edecek. Çünkü Gül, yetki ve sorumluluklarını başkasına devretmez, diyorum. Yanıt: Gerekirse evet! Çalışkan, RTE’nin herkesi kendi potasında eritmeye çalıştığına, sorunların da buradan çıktığına işaret ediyor. AKP, ANAP’ın yokoluşu gibi bir sorunu etüd ediyorlar, onu yaşamak istemiyorlar. Bu nasıl olacak?

RTE’den uzaklaşıyorlar

Aysın Komitgan, AKP’liler görünmez adam rolündeler, RTE’den uzaklaşıyorlar diyor. RTE ile AKP diye iki odağın belirdiği biçimindeki görüşlerime destek. Rüstem Avcı da HDP’lilerin yapabileceklerinin en iyisini yaptığını söylüyor ve kurumsallıklarını oturtmak için zamana ihtiyaçları var diyor. Peki HDP içinde PKK ile ayrı görüşlerin varlığını destekliyor. Bu iş silahla çözülmez. Siyasetle çözülebilecek bir meseleye silah dayatırsanız, o zaman başka hedefler gündeme gelir düşüncesi paylaşılıyor.

CHP‘de bir barışın hâkim olduğu görüşü savunuluyor, çünkü önseçimden herkes memnun. Seçimler sonrası MHP ile koalisyonun ise AKP’nin erimesini hızlandıracağı görüşü de masaya hâkim. Daha pek çok şey üzerine sohbet ettik. Ama yerimiz az, bu sevimli ve dobra konuşmalar için hepsine teşekkür ederim..

Kâğıthane İstanbul için bir prototip olabilir mi?

İstanbul’da nabız tutmak, deveye hendek atlatmak gibi bir şey, en azından ilçe ilçe bölge bölge dolaşacaksınız. Ben taksi sürücülerini de esas alan ve Kâğıthane’de yoğunlaşan bir nabız yoklaması yapayım dedim. Yoksa bir bataklık içinde boğulabileceğim duygusu geldi oturdu bana. Bir de altı ay içinde seçmenin eğiliminde öyle fazla bir şey değişmeyeceğine ilişkin yoğun alametler belirince bu kararım daha kesinleşti. Bu işi bitirmem gerekiyor! İstanbul’un hemen her bölgede benzer şeyleri yazacak olmanın da dayanılmaz ağırlığı cabası.

Taksi sürücüleri ilginç. Hepsine soruyorum. Kısa ve uzun mesafe sohbetleri.. Kimisi beni yoklayarak acaba ne olduğumu anlamaya çalışıyor, sonra açılıyor. Kimisi hemen anlatmaya başlıyor. Hele bir Siirtli sürücü, aman tanrım öyle bir bindiriyor ki, AKP’lilerin yerinde olsam kulaklarımı tıkar ve dur sürücü ineceğim derim. Söylediklerinden hiçbir şey anlatmayayım en iyisi. Sadece şunu belirteyim: Abi biz bir sokakta silme Siirtliyiz, hepimiz birbirimize bağlıyız, 258 oydan bahsediyorum, hepsi silme HDP’ye...

Haziran seçimlerinde de öyle yapmışlar zaten, demek ki değişen bir şey yok diyorum, sadece Cumhurbaşkanı’na kızgınlıkları tavan yapmış durumda! Taksi sürücülerinde iktidara kızgınlık çok. Şüphesiz bu yanıltıcı bir durum olabilir. Gelişigüzel ve merkezi yerlerde bindiğim taksiler bunlar. Sayıp sayıp duruyorlar. Ben ise yahu hiç iyi yaptığı bir şey de mi yok demek zorunda kalıyorum, düşünün artık. Şüphesiz, AKP’ye oy verecek sürücüler var aralarında ama seslerini fazla çıkartmadan..

Kâğıthane’de emeklilerle

Masada oturanların çoğu SGK emeklisi. Eskiden hepimiz birbirimizi tanırdık. Küçük bir köy halinden bahsediyorlar Kâğıthane’nin, karşımızdaki Belediye binasını işaret ederek orada saray vardı diyorlar.. Görüş birliği içinde, Kağıthane’nin nasıl yaşanmaz bir hale getirildiğinden şikâyet ediyorlar. Tüm yeşil alanlar yok edildi ve binalardan nefes alamaz hale geldik. Çok şükür bir Hasbahçe kaldı, yeşillik olarak. Eskiden bahçelerde tarlalarda her türlü sebzenin yetiştiği yerken betona dönüştük. Eskiye özlem tavan yapıyor. “Kendi yaşam alanımızı koruyamadık”.

Şişli’nin bir mahallesi iken, bir ilçeye dönüşüyor burası zaman içinde.

Kâğıthane sultanların sayfiye yerinden nefes alınmaz yere dönüştü.. Önce fabrika istilası, sonra tüm fabrikaların yok oluşu.. En sonunda da binalar binalar binalar. Allah kahretsin! Burada işçi falan kalmadı gibi, dışarıda çalışıyorlar ve buraya yatak odasına yatmaya geliyorlar. Deyim bu!

Seçim sonuçları ne olur? Yanıt: Aynen kendini yineler... Ortalama 1200 TL evine para giren ailelere, “dik dur eğilme” diyoruz, kolay mı bu! Güzel bir ifade. Bir koalisyon bu keskin kutuplaşmayı bozabilir görüşü dile geliyor. Bunun arkasından da şükretme düşüncesi geliyor. Ya daha kötü olursak!

Kâğıthane, AKP’nin güçlü yeri: Yüzde 46 gibi. CHP 25 gibi. MHP 13’ün üzerinde, HDP 10’a yakın. 2011 seçimlerine göre AKP (yüzde 55) yüzde 9 oy kaybetmiş. CHP yüzde 1, MHP yüzde 3 kazanmış. Sırrı Süreyya ise yüzde 4 gibi almış.

Peki düşüş sürer mi AKP’de? Masamızda, bir ara politika yapmış, şimdi Sadabad Haber’i yayımlayan gazeteci Cemil Öğütçü var. İlçenin tek gazetesi. AKP’nin yaptırdığı anketi söylüyor, yüzde 45.. Masada bir başkası itiraz ediyor, Haziran seçimlerinde de yüzde 55 alırız diyorlardı ama yüzde 46 aldılar. Demek ki yaptıkları abartma payını düşmeliyiz. O halde, AKP oyları 40’lara doğru seyredebilir mi? Kâğıthane’de bütün partilerin birbiriyle ilişkisi olduğundan bahsediliyor. MHP Akşener’le önemli bir patlama yapardı sözü atılıyor masaya. AKP’ye ok kaptırabilir.. Bir MHP’li emekli itiraz ediyor.. Bir görüş: Ekonomideki darboğazın şimdilik oya siyasi yansıması pek yok. Bu, seçmen tutumunda öyle önemli bir değişiklik olmadığının da işareti.

CHP İstanbul’da oylarını yükseltebilir. HDP koruyabilir mi, bilinmez. AKP MHP’den oy çalar mı? İşte Türkiye’nin genelinde tartışılan bu konu, Kağıthane gibi küçük bir yerde de karşımıza çıkıyor.

Çalar mı çalmaz mı..



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları