Duvar Yazıları

Yoksa türbenin yeri burası mı?

28 Ekim 2015 Çarşamba

İnşaatı süren Çamlıca Camii artık iyice ortaya çıktı.

Sıra 72 metre yükseklikte olacağı söylenen kubbeye geldi.

Dün caminin üstten çekilmiş fotoğrafları ajanslara düştü.

Fotoğraflarda iki şey dikkat çekiyor.

Biri, caminin önünde yapımı süren tünel. Tezviratçılar, camiye ulaşımı sağlayacak tünelin, Erdoğan’ın evinden kolay ulaşımı için planlandığını söylüyorlar.

Bilindiği gibi camii inşaatı başladığında, “Erdoğan burada kendine türbe yapacak” iddiası da ortaya atılmıştı.

Tezviratçılar dünkü fotoğrafları görünce, bu türbe konusunu da yeniden gündeme getirdiler.

Onlara göre, caminin kubbesinin doğusunda kalan alan ise türbe alanı.

Buna gerekçe olarak da, Süleymaniye Camii’nin fotoğrafını gösterdiler.

Gerçekten de, Süleymaniye Camii’nin kubbesinin yanındaki alanda Kanuni Sultan Süleyman’ın türbesi yer alıyor. Kanuni’nin yanında ise Hürrem Sultan ve öteki aile bireylerine ait iki türbe daha var.

İki fotoğrafı yan yana koyan tezviratçılara göre, kubbenin doğusunda kalan bu alan türbeler için ayrıldı.

Bilmiyoruz. Ama göreceğiz.

Chief of Cabinet to the President

Nuri Çolakoğlu aradı dün ve Cumhurbaşkanlığı Külliyesi Özel Kalem Müdürü’nün kendi titri için İngilizce “Chief of Cabinet to the President” sıfatının doğru kullanıldığını söyledi.

İngilizcede “özel kalem müdürü” böyle söyleniyormuş.

İngilizcede, meclis başkanları için de “Speaker” diyorlar. Bizde çevirince “Meclis Spikeri” gibi tuhaf bir söz çıkıyor.

Diller arasında böyle anlam farklılıkları olabiliyor. Anlıyoruz ve rahatlıyoruz ki, Cumhurbaşkanı söylese de Özel Kalem Müdürü henüz “başkanlık sistemi”ne geçmiş değil.

Cumhurbaşkanı’na hakaret davalarında beraatler artıyor

Cumhurbaşkanı’na hakaret Türk Ceza Kanunu’nda hapis gerektiren bir suç.

Ancak “hakaret” muğlak bir kavram. Ne hakaret ne değil, çoğu kez tartışmalı.

Bu yüzden her gün, Facebook’taki bir paylaşım yüzünden çocuk yaştakiler bile gözaltına alınıyor.

Başka ülkelerde “Cumhurbaşkanı’na hakaret”i suç saymıyorlar.

Şimdi görüyoruz ki, Türkiye’de de yargıçlar hakaret iddialarını “ifade özgürlüğü” kapsamında düşünüp, peş peşe beraat kararları almaya başladılar.

Önce, Çanakkale’de 3. Asliye Ceza Mahkemesi, Erdoğan’a “Ampul” demeyi suç saymadı, 4 çocuk beraat etti.

Sonra Sinop’ta “Kaza değil katliam, hırsız katil Erdoğan” sözlerinden ötürü yargılanan 6 KESK üyesi 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde beraat ettirildi.

Önceki gün de, Eskişehir’de “Diktatörler sokakta devrilirler” yazılı pankart asan iki üniversiteli için beraat kararı çıktı. Kararı Eskişehir 2. Asliye Ceza aldı.

Yargı artık korkmuyor.

Abdülkadir Selvi’den Cem Küçük’e: Vicdansız adam

İktidar sallanmaya başlayınca, destekçileri de birbirlerine düşmeye başladı.

Artık kendi aralarında açık açık kavga ediyorlar.

İktidar destekçisi Cem Küçük, asıl kavganın seçimden sonra çıkacağını söylüyor.

1 Kasım’dan sonra iyice birbirlerine düşecekler.

Dün de Abdülkadir Selvi, Cem Küçük için aynen şunları yazdı köşesinde:

“Kabataş kurguydu diyen Cem Küçük, o zaman Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı da kurgu yapmakla suçladığının farkında mısın? Vicdansız adam. Geziciler bundan rahatsız olabilir. Peki, sana ne oluyor?”

Seçimden önce böyleyse, seçimden sonra ne söyleyecekler kim bilir?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Gargaraya getirmek 28 Haziran 2016

Günün Köşe Yazıları