Müziğin gizli gücü

23 Ocak 2013 Çarşamba

* Leh-Macar kökenli piyanistten, Mozart konçertolarının bu kadar güzel yorumunu duymak herhalde o gece benim gibi İş Sanat Salonu’nu dolduranları da heyecanlandırmıştır. Borusan’ın genç kuşak bestecilerimizden Zeynep Gedizlioğlu’na ısmarladığı orkestra yapıtı da sıcağı sıcağına gün yüzüne çıkabildi.

\n

Bazen zor günleri vardır insanların. Zor dönemleri, zor süreçleri... Yaşamın cilveler yaptığı anlar! Enerjinizin tükendiği, savaşma gücünüzün sıfıra indiğini sezersiniz. Dünyada en çok sevdiğiniz şeyden, yazı yazmaktan bile vazgeçebilirsiniz. Her şey soğuk, sevimsiz, gereksiz, anlamını yitirmiş birer nesne olarak karşınıza dikilmiştir. Eliniz şakağınızda yeni bir güdü (motivasyon) ararsınız. Perdenin kıvrımlarından odanıza canlı bir güneş ışığı sızmasını beklersiniz. O bekleyiş sırasında en güzel müzik, sessizliktir aslında.
İşte geçen hafta böyle bir dönemden geçerken beni kuyulardan çekip çıkartan kişi yine
Mozart oldu. Onun müziğindeki yalın, çocuksu yüzeyin albenisi kadar derinlerde yatan yoğun düşüncesi bir kez daha yolumu aydınlattı.
Evet, Mozart’ı böylesine bizlere aktaran sihirbazın adı Leh-Macar kökenli piyanist
Piotr Anderszewski idi. Daha tuşlara değdiği anda ona öylesine güvendik ki bizi Mozart müziğinin derinlerinde bir yolculuğa çıkarması için kendimizi ellerine teslim ettik.
Mozart’ın (K. 488, No. 23) ve (K. 453, No.17) piyano konçertolarının bu kadar güzel yorumunu duymak herhalde benim gibi o gece
İş Sanat Salonu’nu dolduranları da heyecanlandırmıştır. Anderszewski, Camerata Salzburg’un karşısına şef-solist gibi iki kimlikle çıkmıştı. Bilgeliği ve karizmasıyla kendini, orkestrayı ve Mozart’ı tümleştirdi. Net, saydam bir tuşe, müthiş bir virtüözite ve klasisizme yaraşır abartısız bir kontrol sergiliyordu. Dinleyiciyi böylesine derinden etkileyen konserler az yaşanır.
Dışarı çıktığımda yüzüme çarpan yağmur artık ayrı bir anlam taşıyordu.

\n

Gedizlioğlu’ndan yeni yapıt

\n

Borusan’a ve Gürer Aykal’a teşekkür etmeliyiz: Genç kuşak bestecilerimizden Zeynep Gedizlioğlu’na bir orkestra yapıtı (“Kayıp Sessizliğin Anısına Rağmen”) ısmarladıkları ve geçen haftaki konserlerinde seslendirdikleri için. Ülkemizde pek çok besteci, başta TRT olmak üzere çeşitli kurumların siparişi üstüne yapıt bestelemiş, uzun yıllar raflarda bekleyen bu yapıtlar da sonradan yitip gitmiştir. Oysa Zeynep’in çalışması sıcağı sıcağına gün yüzüne çıkabildi.
Besteci büyük senfoninin olanaklarını kullanırken bize bugün dünyada klasik müziğin nereye gittiğini de örneklemiş oldu. Sessizlik, güçlü seslerin yanında yeni bir deyiş olarak kimlik kazanmıştı. Daha önemlisi, başka hiçbir besteciyi çağrıştırmayan, Zeynep’in kendine özgü sesini dinledik. Avrupa’da kazandığı ödülleri ve dünya üstündeki ünüyle Zeynep, kıvanç kaynağımız sanatçılardan birisi. 21. yüzyıl sanatı önceki yüzyılların üstüne inşa edilmiş olsa da artık kendi sesini bulan bir sanat. Zeynep de kendine özgü sesi yakalamış bir sanatçı.

\n

Piotr Anderszewski bizi Mozart müziğinin derinlerinde bir yolculuğa çıkardı

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Eski bayramlar 10 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları