Ilısu Barajı'nı durdurun

24 Ocak 2013 Perşembe

Hasankeyf’i yutacak baraj ve HES projesine ‘dur’ diyen Danıştay kararı uygulanmalı

\n

Yatırımların çevre üzerindeki etkilerini henüz “inşaat izni verilmeden” irdelemek için “ÇED Raporu” hazırlanıyor. Bu etkinin “giderilemez hasarlar”a neden olacağı belirlenirse, projeden vazgeçilmesi ya da çevreyi gözetecek hale getirilmesi öngörülüyor.
Bu uluslararası kural Çevre Yasamızda var. Gelin görün ki HES’ler, barajlar, karayolları gibi çevre açısından en riskli yatırımlarda “
ÇED raporu istenmemesi” gibi gülünç denebilecek bir uygulama çevre mevzuatımıza adeta “sokuşturulmuş” durumda…
Bu oyun, tarihin en ünlü başkentlerinden, Anadolu uygarlıklarının beşiği ve dünyanın sayılı kültür zenginlikleri arasında yer alan Hasankeyf’i sular altında bırakacak Ilısu Barajı ve HES projesinde de oynandı… Sadece duyarlı kesimlerin ve aydınlarımızın değil, diğer ülkelerden sayısız kültür insanı ve kurumların da itirazına rağmen “
rapora gerek yok” denilerek gösterişli törenlerle temel atıldı.
Oysa 1960’larda çevrenin hiç önemsenmediği kalkınma anlayışıyla tasarlanan baraj yarım yüzyıl sonra uygulanmaya başlanırken tehdit ettiği kültürel ve yaşamsal değerler üzerindeki etkinin önceden araştırılıp önlem alınması, gerekirse projesinin değiştirilerek Hasankeyf’in boğulmasının önlenmesi, bu da mümkün değilse tümüyle vazgeçilmesi, o çok sözü edilen “
çağdaş uygarlık” için ön koşul değil miydi?
Nitekim Mimarlar ve Peyzaj Mimarları Odalarının açtıkları davada Danıştay 14. Dairesi de davacıları haklı bularak
“yürütmeyi durdurdu.” 7 Ocak’ta tebliğ edilen kararda “davalı”ların bütün foyaları ortaya çıktı.

\n

Hukukla\t\tinatlaşma

\n

Yapımına 1993 tarihli yönetmelikten önce karar verildiği ileri sürülerek ÇED uygulaması dışında tutulan baraj için Çevre Mühendisleri Odası’nın açtığı davada Danıştay 2011 yılında “bu gibi muafiyetlerin olamayacağı”na karar vermiş.
Sadece Hasankeyf’i değil, bir tarih vahası olan Dicle Vadisi’ni de sular altında bırakacak projeyi ÇED araştırmasından “
kaçırmak” isteyen bakanlık, 14 Nisan 2011 tarihli yeni bir yönetmelikle Ilısu’yu yeniden ÇED’den muaf bırakmış… Kültür düşmanı yatırımda öylesine ısrar ediliyor ki, gerekli altyapı inşaatları için de 4 Nisan 2012 tarihli bir Başbakanlık genelgesinde yine “ÇED’e gerek yok” deniliyor!
Bu gelişmeler üzerine Mimarlar ve Peyzaj Mimarları Odaları’nın 2012 Mayıs’ında açtıkları davada Başbakanlık’ın genelgesini de iptal eden Danıştay özetle diyor ki: “
Tarihi ve doğal çevreyi olumsuz etkileyeceği ciddi kanıtlara dayanan projeyi durdurun.”
Dava tarihindeki “
davalı”nın bugünkü adı “Orman ve Su İşleri Bakanlığı.” Çevre ise “Çevre ve Şehircilik Bakanlığı”nda... Şimdi yargı kararı uyarınca hem Başbakanlık’ın, hem de sorumlu iki bakanlığın anayasa gereğince uygulamayı derhal durdurmaları gerekiyor; ne var ki inşaatlar hâlâ devam ediyor… Tarih ve doğa ile birlikte “Hukuk Devleti” de hukuk dışı uygulamayla tahrip ediliyor.
Şu “
ileri demokrasi”de bu “çok yönlü cinayet”i önleyecek yetkili bir kişi ya da kurum aranıyor...

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları