Öyle bir Tayyip hiç var olmadı

30 Ekim 2015 Cuma

Şaşırıyorlar ve soruyorlar:
- Bu adam iyiydi, her şeyi güzel yapıyordu, niye böyle oldu?
Neden böyle olduğunu sorguladıkları adam Tayyip Erdoğan.

Tayyip Erdoğan başta demokrat, özgürlüklere saygılı, yargının bağımsızlığına, hukukun üstünlüğün yürekten bağlı olmasa bile aykırı davranmayan, Türkiye’yi Avrupa’ya sokup, Batı ile buluşturacak, ülkemizin yıldızını Ortadoğu’da parlatacak bir devlet adamı olma vaatleriyle işbaşına gelmişti. Partisinin İslami referanslarıyla, Batı ittifakını ve kapitalist yaşam biçimini uyum içinde bağdaştıracak, bir zamanlar CIA’nın laboratuvarlarında oluşturulmuş “ılımlı İslam” etiketli AKP ve önderi Tayyip Erdoğan, İslam ile demokrasi ve kapitalizmi, İslami Türkiye ile AB ve Batı’yı bir potada uyum içinde bir arada var edecekti.
Kimileri bu vaatlere inandı, baştaki hazırlık hareketlerinin gerçek anlamını kavramayıp, kandı.
Onlara göre, başlangıçta bu vaatler doğrultusunda hareket eden bir Erdoğan vardı.
Görmüyorlardı ki, öyle bir Tayyip Erdoğan hiçbir zaman var olmamıştı.

*** 

CIA etiketli “ılımlı İslam”, Tayyip Bey’in planında “şimdilik ılımlı İslam”dı.
Zamanı gelince, ortada ılım , temel hak ve özgürlükler, yargı bağımsızlığı, basın özgürlüğü falan kalmayacaktı.
Bütün bunlar ortadaydı. Ama dile getirenler hemen suçlanıyorlardı:
-Niyet okuması yapma! Nereden biliyorsun öyle yapacağını?
Oysa her şey açık seçik ortadaydı. Adam demokrasi tramvayından, şartlar oluştuğunda ineceğini, daha belediye başkanı iken alenen söylemişti.
Nitekim, daha ilk ağızda Ergenekon ve Balyoz kumpaslarının baş destekçisi oldu.
Herkesin önünde göğsünü gere gere ilan etti:
-Bu davanın savcısı benim!
Adam Türkiye’yi Ortadoğu batağına bulaştırmaya daha baştan beri niyetliydi. 1 Mart Tezkeresi’nin geçmesini istedi, ama beceremedi. Ama şakşakçıları, Erdoğan’ın niyetini de, sonucun büyük ölçüde AKP’li çoğunluğun tersine hayır oyu veren CHP’lilerin tutumunun eseri olduğunu da görmezden geldiler.
Türkiye’yi Irak batağına sokamayan Tayyip Bey, Suriye batağına balıklama daldı.

*** 

Türkiye’yi Avrupa’ya sokmak vaatleri de palavraydı.
Tayyip Bey’in isteği, tam adaylık için müzakere tarihi almaktı. Onu da 2004’te başardı,
2004 Aralık ayında, Türkiye’ye müzakere tarihi verirken öyle koşullar ileri sürdüler ki, bunun anlamı resmen “sizi almayacağız’dı. Tayyip Bey eğer gerçekten AB’ye girmek istiyor olsaydı, ilişkileri bu zemine oturtmayı kabul etmezdi. Ama o etti.
Ve Türkiye, hiçbir zaman Tayyip Bey dönemindeki kadar, AB’ye demokrasiye, hukuk devletine, kapitalizmin kurumlarına uzak olmadı.
Bu sonuca daha ilk günden yönelmişti ve her şeyini ona göre düzenlemişti.
Tayyip Bey’in aşikâr amaçlarını görenler, daha önce söylediklerini, yaptıklarını hatırlatarak,çbelli başlı davalardaki hukuk dışılıkları vurgulayarak çok uyardılar.
Hiçbir uyarıya kulak asmayıp, “yetmez ama evet!” diye destek verenler şimdi şaşkın şaşkın soruyorlar:
-Bu adam başta böyle değildi, şimdi ne oldu?
Oysa onların hayal ettikleri bir Tayyip Bey, gerçekte hiçbir zaman var olmadı.

Gözlerini kör eden de, onları Tayyip Bey ile Cumhuriyet karşıtlığı çizgisinde buluşturan kronikleşmiş Cumhuriyet ile hesaplaşma tutkularıydı.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları