Aspendos ve Ötekiler (7)

30 Ekim 2015 Cuma

Türkiye’nin iç - dış siyasasında olağanüstü fırtınalar yaşanırken, üstelik Türkiye Cumhuriyeti’nin geleceğe yönelik yazgısını etkileyecek seçim ortamında, bu diziyi, bu köşede sürdürmemi okurlarım haklı olarak “lüks” bulabilirler. Lütfen bağışlayınız…
Seçim sonrasında, günü gelince bu konuya yine dönebilirim. Çıkış noktamız olan “Aspendos Tiyatrosu’nun restorasyonu” sorununa göz atalım... Bu konuda pusulamız olan, Türkiye’nin 1965’te imzaladığı “Venedik Tüzüğü’nü” anımsayalım. Özetle:
1. “Uzmanlık” gerekliymiş,
2. “Özgün malzeme ve güvenilir belgelere bağlı” olmalıymış,
3. “Faraziyeye (varsayıma)yer bırakılmamalıymış,
4. Herhangi bir “ekleme, günün damgasını” taşımalıymış,
5. Eksiklikler tamamlanırken “tarihe tanıklık” yanlış yansıtılmamalıymış,
6. “Özgünden ayırt” edilebilmeliymiş…

***

Tersten başlayalım.
6. Aspendos’taki “restorasyon” özgününden ayırt ediliyor! Demek ki Venedik Tüzüğü ile uyumluluk var…
5. Tarihe tanıklık, Mimar Sinan’ın İstanbul’daki Süheyl Bey ve Süleymaniye camilerinde, inkâr edilmemiş miydi? Rezalet, değil miydiler?
4. Aspendos’ta “ekleme”, günün damgasını, “gözümüzün içine” soktuğu için uyumluymuş…
3. Varsayım, “maalesef” geçerli…
2. “Özgün malzemeye” gelince… Burada biraz duralım!
Kadim dostum, rahmetli Prof. Dr. Kenan Erim kendisini Afrodisyas’a adamıştı. Sırtını, 5 bin yıl öncesinin yerleşmesi olan bir tepeye dayayan antik tiyatroyu “restore” kararı almıştı.
Sorunu “acaba tiyatronun ‘özgün’ mermerleri nereden gelmişti?” idi… Haftalarca araştırdı, araştırttı… Tiyatroda kullanılan mermerin, Aydın -Denizli arasındaki Babadağ mermer ocağı ile bağlantısını saptamıştı. Kendisi Afrodisyas’ta iken, bana Nev York’a telefon ederek, “euraka, euraka (buldum, buldum)demiş, ocakta “antik çekiçleri” bile bulduğunu da söylemişti!

***

Isparta’daki Sagalassos antik kenti kazılarını, emekli olmadan önce yürüten Belçikalı arkeoloji profesörü Mark Waelkens, “restore etmek istediği antik tiyatronun mermerlerinin kaynağını” inceledi, inceletti.
Pergelini Sagalassos’a koyup çizdiği dairenin kapsamına giren mermer ocaklarını gezdi, üretimlerini izledi, tiyatronun mermerleriyle kıyasladı…
Afyon İscehisar’ın (Dokemion), ünlü mermer ocaklarını da araştırdı. Bu ocaklar çok ünlüydü. Ama onun tiyatrosunda kullanılan mermerler, İscehisar ilçesinin bir köyündeki mermerlerle örtüşmüştü!

***

Tartışmalar nedeniyle Kültür ve Turizm Bakanlığı, Aspendos için laboratuvar sonuçları doğrultusunda ve Antalya Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun incelemesiyle “Korkuteli Beji” denilen “kireçtaşının” kullanılmasına karar verildiğini açıklama gereğini duydu.
Demek ki Afrodisyas ve Sagalassos’taki gibi “özgün malzemenin” araştırılmasına gereken özen gösterilmemişti!
1. “Uzmanlık” koşulunun Aspendos’ta kuşku götürdüğü, yerleştirilen taşların bazılarının tiyatronun oval yapısına uygunluk göstermediği, bazılarının ön yüzlerinin düz bırakıldığı, bazılarında elektrikli testere izlerinin bile görüldüğü, yeni mermerin parlaklığı alınmadığı için mutfak mermeri gibi görüldüğü saptandı.
İnşallah bu tartışmalar, bundan sonrası için bir ders olur!

Sonun Başlangıcı!
Sultan’ın talimatıyla 7 Haziran seçiminde “400 sandalye” söylemi geçerliydi. O gün, Hanya ile Konya’yı anladıklarından, 1 Kasım için “Allah rızası için koalisyon olmasın!” diye yalvar yakar oldular. 1 Kasım tarihine, Sultanlık için artık rahatlıkla “sonun başlangıcı” diyebiliriz… Bu durumu en güzel, Osmanlıcanın “mâil-i inhidâm (çökme, kayma, yıkılma)tanımlaması anlatır!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları