Mümtaz Soysal

Politika ve Ordu

08 Şubat 2009 Pazar

İÇTE VE DIŞTA uluorta konuşulan ve üzerinde, Uğurun deyimiyle, bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunan bir konudur bu.

Üstelik, sahip olunması gereken bilgi, tek bir alanda birkaç sayfalık olmayan, tam tersine tarih, toplumbilim, sosyal psikoloji ve Türkiye Cumhuriyetinin özellikleri konusunda hayli birikim gerektiren bir bilgi yığınıdır.

Buna karşılık, evrensel ve tartışmasız bir doğruymuş gibi yine içte ve dışta herkesçe sahiplenilen fikir, basmakalıp bir tekerlemeden ibaret: Demokrasilerde ordu politikanın emrinde olmalıdır. Böyle bir doğrunun hemen ardından, Sivil ya da asker bütünatanmışgörevlilerseçilmişpolitikacılara tabi olmalıdır türünden başka doğrular da sıralanır.

Ayrıca, sorun tartışılırken konunun hukuk yönü mü söz konusudur, yoksa başka yönler mi tartışılmalıdır, genellikle o bile pek belli olmaz.

Kısacası, kestirilip atılmaması gereken, enine boyuna irdelenmeye değer bir sorundur bu. Sık sık da gündeme gelir.

Aslında, anayasa hukuku açısından, 1961den beri devlet yapısı ve hukuk çerçevesinde sağlam çözümlere bağlanmaya çalışılan bir yanı oldu bu konunun.

Niçin?

Çünkü 1960ın 27 Mayıs, daha sonra emir ve komuta zinciri içinde yüksek komuta kademelerince girişilen 12 Mart ve 12 Eylüllerden farklı olarak, görünürde çeşitli rütbelerden bir araya gelmiş askerlerin, yani klasik bir cuntanın ürünüydü. Ama, sisteme getirdikleri ve sonuçları açısından, başka birçok konuda olduğu gibi, bu konuda da bir daha askeri darbe olmaması için belirli bir çözüm sunmaktaydı: Milli Güvenlik Kurulu.

Böyle bir kurulun sisteme eklenmesi basit bir gerekçeye dayanır: 27 Mayıs göstermiştir ki, siyasal iktidar sahiplerinin davranışları, bazı durumlarda toplumun çeşitli kesimlerini karşı karşıya getirip cumhuriyetin geleceği açısından tehlikeli gerilimler yaratabilir. Böyle durumlarda cumhuriyeti koruyup kollamakla görevli Silahlı Kuvvetler içinde duruma müdahale etmeyi kaçınılmaz sayan bir görev duygusu ister istemez ağırlık kazanıyor. Oysa, siyaseten sorumlu politikacılar ile askeri kanadı bir araya getiren Milli Güvenlik Kurulu gibi karma bir organ temel görüşlerini Bakanlar Kuruluna bildirerek yersiz gerilimleri önleyip darbe olasılığını ortadan kaldırır.

Kısacası, iki yanlı bir eşgüdüm ve karşılıklı uyarı mekanizması.

Ne var ki, çözüm sanıldığı kadar kolay olmamıştır. Bunun nedenlerini ortaya koymak ve tartışmak elbet böyle bir sütuna sığmaz. Ama, sütunu birkaç gün daha bu konuya ayırmak birçok soruna açıklık getirmek açısından ilginç ve yararlı olabilir.

[email protected]


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Çelişki Korkusu 19 Mart 2014
Acı 14 Mart 2014

Günün Köşe Yazıları