Sonsuza Dek...

09 Şubat 2009 Pazartesi

Türkel Minibaş Bu ülkenin gerçek aydınlarından biri. Cumhuriyet aydını Bilim insanı Kendini topluma adamış, sorumluluğunun bilincinde bir bilim kadını.

Öğrenmek ve öğretmek için yanıp tutuşan Bilgiyi paylaşarak çoğaltan Bilgiyi yaşamın her alanına yayan Bilgiyi kullanan Bilgiyi daha güzel, daha doğru, daha iyi, daha eşitlikçi, daha adil bir dünya kurmak için kullanan bir insan

(Sevgili Türkel, her sözcüğü, çok dikkatle, bilinçle seçiyorumTıpkı senin o tadına doyamadığım konuşmalarında yaptığın gibi)

Türkel Minibaşın her yazısından ne çok, ne çok şey öğrendim... Ben ki iktisat konularında kendimi engelli sayarım, nasıl oluyor da senin yazılarını anlıyorum ve onlardan bunca çok şey öğreniyorum diye ona ilk sorduğumda, kocaman gülümsemesi tüm bedenini sarmış, birbirimizi kucaklamıştık. İktisatçıydı ama, hiçbir uzmanının olmadığı kadar kültür ve sanatla haşır neşirdi.

Topluma adanmışlığını sadece gazete yazıları, bilimsel çalışmalarıyla değil, sivil toplum kuruluşlarındaki çalışmalarıyla da sürdürdü. İnanıyordu ki STKlerde çalışmak demokrasi gereğidir.

Tepeden tırnağa sahici bir kadındı Türkel Minibaş. Kadın sorunları üzerine düşünen, çözüm öneren bir aydındı; kadınlığını hiç ama hiç unutmadan, bu doğrultuda çalışmaktan asla geri kalmadı. İnanıyordu ki kadınlara karşı ayrımcılık ortadan kalkmadan, kadınlara karşı şiddet, kadının sömürülmesi sona ermeden bu ülke demokrasiye kavuşamaz!

(Sevgili Türkel, dün Bekir Coşkun yazısında, senin yüzündeki o “aydınlık, yürekli, çağdaş kadının gülümsemesi” şimdi nereye gider diye soruyordu. Yanıtlıyorum: Bu ülkenin her ileri adımında, her çağdaş atılımında o muhteşem gülümsemenin bir parçası yaşayacak. Sonsuza dek...)

Son nefesine dek yazmaktan, aydınlık bir Türkiye için çalışmaktan geri kalmayan Türkiye coğrafyasının her köşesine o panel, bu konferans, şu seminer, koşan arkadaşım Kısacık ömrüne sığdırdıkların için, bize kattıkların için, sonsuza dek süren çaban için, umudunu hiç yitirmediğin için sonsuz teşekkürler

Hepimiz seni çok özleyeceğiz. Tıpkı hayattaki gibi, ışığın bol olsun

Asla vazgeçmemek

Geçen hafta içinde çok farklı alanlarda iki güçlü insanla karşılaştım.

Bunlardan biri eşsiz müzisyen Yo-Yo Ma idi. İki gün önce İş Sanattaki konuşmanın ayrıntılarını bu sayfada okudunuz. Ancak yazıya eşlik eden ve benim için çok değerli olan o fotoğrafın Serfiraz Ergun tarafından çekildiğini belirtmeliyim. Gazeteci arkadaşıma çok teşekkür ederim!

İkinci karşılaşma Erin Brockovichdi. Erin Brockovich” (başrolde Julia Roberts) filmini gördüyseniz, onun kim olduğunu biliyorsunuz demektir. Yok görmediyseniz, toplumu tehdit eden her şeye karşı amansız bir mücadele veren bir hak arayıcısı ve halk savaşçısı diyebilirim. Avukat. Özetle ABDdeki Pacific Gaz ve Elektrik Şirketinin attığı zehirli atıkların yeraltı sularına karıştığını ortaya çıkarmış ve şirketi, çevrede zarar gören 600 küsur insana 333 milyon dolar ödemeye mahkûm ettirmişti.

Konuşmasına, İster inanın ister inanmayın, ben Erin Brockovichim, Julia Roberts değilim diye başlayan bu alımlı kadın, bugün hem toplumsal ve çevre mücadeleleri sürdürüyor, hem de dünyayı dolaşıp motivasyon konferansları veriyor. Garanti Özel Bankacılıkın davetlisi olarak İstanbuldaydı.

Tüm konuşmalarında şu üç noktayı vurgulayacak, tekrar tekrar altını çizecekti:

1. Her an, hepimizin yaptığı seçimler, hayatta çok şeyi değiştirebilir. Yeter ki her an seçim yaptığınızın bilincinde olun!

2. Mücadele tek başına değil, çevredeki insanlarla birlikte verilir. Birlikten güç doğar.

3. Asla, asla, asla vazgeçmeyin! Tutkunuzdan ya da mücadelenizden asla vazgeçmeyin!

Ne dersiniz, galiba şu üç noktayı, hepimizin birbirimize hatırlatmaya şu günlerde çok ihtiyacımız var

www.zeyneporal.com

faks: 0 212 257 16 50

 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları