Hayat, Ölüm ve Cesaret!

09 Şubat 2009 Pazartesi

İnsan bazen tuhaf şeyler düşünür ve haklıdır, örneğin ben Fransanın ünlü şarkıcısı Edith Piafın cenaze töreninde onun sevdiği ve onu seven erkeklerin, onun sevdiği renkte takım elbise giyip, ellerinde bir tek gül cenaze törenine katılmalarını ve upuzun bir yolu yürümelerini hiç unutamam.

Ve kendime hep sorarım, bu cesur erkekler sadece Fransada mı? Neden sevgili Duygunun (Asena) cenazesinde yoktular, şimdi de Türkelin cenazesinde olmayacaklar. Bu kadar cesur olmak çok mu zor?

Elinde bir tek gül, gülüşüne, cesaretine, kavgasına, sevişmesine âşık olduğun bir kadın için yürümek çok mu zor? Şu dünyada ne kadar zamanımız kaldı ki... Üstelik bu zaman bizim dışımızda, bizim için kuşatılmış halde. Bugünlerde bana sürekli birileri Sakin ol Işıldiyor, neden, hiç sakin olmak niyetinde değilim.

CHPnin Ataşehirde başkan adayı göstermekten son anda vazgeçtiği, yerine son iki yıl içinde, ansızın Ataşehir bölgesinin parlak müteahitlerinden biri olan Battal İlgezinin aday gösterildiği arkadaşım, kardeşim (Eski Kadıköy Sosyal İşler Başkan Yardımcısı, herkesin dert annesi, çözümcü) İnci Beşpınarla Vakıflar Bankasındayız. Derdimiz, benim emekli maaşımı aldığım bankadan bana bir miktar tüketici kredisi çıkarmak. Bankanın bireysel yöneticileri bize adeta birer köpek muamelesi yapıyor. Benim 192 Türk Lirası gecikmiş bir borcum var, İnci de bir başka kişiye kredi kullandırmış. Ben, Kardeşimdiyorum, bu bankadan emekli maaşımı alıyorum, kesersin olur biter.

Yönetici kendisinin de bir gün beş parasız kalabileceğini asla aklına getirmeden Merkez Bankasının gönderdiği bir yazılı emir var, kimseye kredi veremiyoruzdiye kestirip atıyor.

Vay canına, anlaşılan o ki, devlet bankalarından atv ve Sabah gazetesinin Turkuvaz grubu tarafından alınması için öyle bir kredi kullanılmış ki, kimselere, zavallı bana para kalmamış.

İnci, kendinin nasıl bir oyuna geldiğini unutmuş benimle banka banka dolaşıyor, ertesi gün Yapı Kredi Bankasındayız. Dünyalar güzeli bir kız bize yardımcı oluyor ve benim kredi çıkıyor, ben hiçbir zaman beceremediğim için İnci benim bilgilerimi sözleşmelere yazıyor ve telefonum çalıyor, gazeteden acılı bir ses Türkel hocayı yitirdikdiyor.

Yüzüm nasıl bir hale gelmiş ki, İnci, Ne oldu? Kötü bir haber mi aldındiye bana soruyor, O cesur kızımızı yitirdikdiyorum, bize yardımcı olan o güzel kız, Ölen kimdiye soruyor. Türkel Minibaşdiyorum ve o güzel kız Aman tanrımdiyor, o benim okulda en sevdiğim hocamdı.”

Ve biz üç kadın, yaşamın bütün açmazlarından uzak ağlamaya başlıyoruz. Belki de biraz kendimiz için de ağlıyoruz. Örneğin ben, evimdeki sevdiğim eşyaları ne yapacağımı ciddi ciddi düşünür oldum. Zaten bir kısmını sevdiğim kişilere dağıtmıştım ama yetmedi, hâlâ var ve bunlar kimlere kalacak? Sonra düşünüyorsun, sevdiğim erkekler ve beni seven erkekler ellerine birer gül alıp yürümeye cesaret edebilecekler mi?

Neyse bu yazıyı burada keselim. Vakıflar Bankasında gördüğümüz köpek muamelesini unutup yaşama devam edelim. Bu arada bugün çok sevdiğim bir dostumdan söz edecektim, onun beni bir yazar, bir yönetmen olarak nasıl üzdüğünden, Şehir Tiyatroları Genel Yönetmeni Orhan Alkayadan ama bir ölüm haberi beni ölüm acısına benzer bir dostluğun nasıl bittiğini anlatmaktan vazgeçirdi.

Türkelciğim, ne kadar güzeldin, hoşça kal.

 

isilozgenturk@gmail.com



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Alay ettiler... 7 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları