Ayağa Kalkanlar...

11 Nisan 2013 Perşembe

Geceydi...
Art arda çakan şimşeklerin masmavi ışığı, elektriği kesilmiş, eğreti odun sobasının belli belirsiz aydınlattığı çadırın sarımtırak ışığına karışıyordu... Bardaktan boşanırcasına yağan yağmur ve o yağmura eşlik eden fırtına, adeta yıllardır Silivri’ye biriken pislikleri, kalıntıları, zulümleri temizlemek için var gücüyle savaşıyordu...
- Ve o insanlar...
O güzelim, o aydınlık yüzlü, o sırılsıklam giysileri içinde gözleri ışıl ışıl parlayan yurtseverler... Büyük şairin,
Nâzım’ın deyişiyle onlar, “Bursa’da havlucu Recep, Karabük fabrikasında tesviyeci Hasan, fakir köylü Hatçe kadın, ırgat Süleymandılar. Kocaman yürekleri, devasa cesaretleri ve sıkılı yumruklarından başka hiçbir şeyi olmayan, bu vatanın, bu halkın evlatları...
Gece buz gibi, gece ölümüne karanlık, gece bir o kadar da şenlikliydi... Dondurucu soğuktan çadıra giriş yapan herkes, marşlarla, şarkılarla, türkülerle karşılandı... Sazlar çalındı, polis, jandarma marifetiyle otobüslerinden indirilip yağmur altında kilometrelerce yürütülen insanlar sıcacık ezgiler ve çaylarla, kahvelerle buyur edildi. TGB’li aslan yürekli kızlar, erkekler sabaha kadar hiç durmamacasına yurdun dört bir yanından, yurtdışından gelen misafirleri ağırladı... Aynı gençler ertesi gün, aynı çadırda gaz bombasından, biber gazından fenalaşan insanları tedavi edeceklerdi...
-
Ömrümün en unutulmayacak gecelerinden biriydi...

\n

***

\n

Sabahtı...
Tan yeri usul usul aydınlanıyordu... On binler, yağmur altında kağnı arabası itercesine yürüye yürüye Silivri mapushanesine akıyordu... Kadınlar, hep olduğu gibi, sırılsıklam, başları dik, ellerinde bayrakları en öndeydiler... Gençler, yaşlılar, çok yaşlılar el ele, omuz omuza balçığa dönmüş çamurun içinde yürüyorlardı, bir bayram coşkusuyla...
- 8 Nisan 2013 Pazartesi günü Silivri’nin içi de dışı da birdi...
Kilometrelerce uzanan ikili, üçlü barikatların ardında toplanan çelik yürekli insanlar, gençlerle omuz omuza hep bir ağızdan haykırıyorlardı:
- O duvar, duvarınız, vız gelir bize vız...
Aynı dakikalarda jandarma bölgesine getirilmiş özel polis kuvvetleri, gaz maskeleri, robokop giysileri, gaz bombaları, biber gazları ve ilaçlı su sıkan TOMA araçlarıyla hummalı bir çalışma içindeydiler...
Mapushane içinde kurulu mahkeme salonunda ise duruşma bir türlü başlamıyordu. Gazeteciler, milletvekilleri salona alınmıyor, içeri girmek isteyen avukatlardan adeta alay eder gibi vekâletname isteniyordu... İçeri girebilen gazeteciler ve vekillere ise her zaman oturdukları bölüm kapatılmış, dinleyici sıralarına sıkışmış kalmışlardı. Mahkeme heyeti duruşmayı başlatmak için, İstanbul Baro Başkanı
Ümit Kocasakal ve üyelerin avukatlar bölümünü boşaltmasını istiyordu. Başkan ve üyeler, hukuk tarihine geçecek bu istemi reddettiler... Sonunda duruşma başladı ama salon kısa bir süre sonra nefes alınamaz hale geldi. Önce sıkışıklıktan, ardından da dışarda insanların üzerine sıkılan biber gazının içeriye doluşmasından...
- Görünen oydu ki, bu duruşma yapılmak istenmiyordu!..
Yapılmadı da... Önce ara verildi, sonra da 11 Nisan Perşembe gününe ertelendi.. Dışarıda ise Amerikan malı gaz bombaları, biber gazları İstiklal Marşı söyleyen insanların üzerine büyük bir cömertlikle boşaltılıyordu. Sivil giysili provokatörler, taş atarak, barikatlara abanarak ortamı hazırlıyor, jandarma geri çekiliyor,
“özel polis” kuvveti öne geçip gaz bombalarını fırlatıyordu... Fenalaşan, yaralanan insanların tedavi için götürüldüğü çadır, yaşlı ve kadınların sığındığı cami bile hedefti...
O insanlar, o gençler milim geri adım atmadılar... İçerdeki kahramanların adını haykırarak adaletsizliği, hukuksuzluğu, düşmana bile reva görülemeyecek saldırıyı lanetleyerek Silivri toprağına o barikatlardan bile daha sıkı çakıldılar adeta...
Ben, tüm olanları sonuna kadar izledim, tarih önünde tanığım... O gün, orada, Anadolu halkının
“zulmün artsın” deyişinin ne anlama geldiğini bir kez daha anladım...
- 8 Nisan 2013, hiç unutamayacağım, hep anımsayacağım bir gün olarak tarihe kazındı...

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Ülkemizi Geri Almak 3 Ekim 2013
Ülkemizi Geri Almak 11 Temmuz 2013
İhanet!.. 4 Temmuz 2013

Günün Köşe Yazıları