Gelişmişlikte Türkiye'nin Yeri

30 Nisan 2013 Salı

Bir değerlendirme kuruluşunun kredi notumuzu bir kademe artırmasını zafer çığlıklarıyla karşılıyoruz. Oysa her şey ekonomiden, ekonomik büyüklükten ve böbürlenmekten ibaret değil. Ülkelerin gelişmişliği, ulusal gelirin hakça paylaşılmasının yanı sıra insana verilen değer ve insanların mutluluğuyla, yani genel yaşam kalitesiyle ölçülüyor.
Türkiye ekonomisinin, ulusal gelir boyutuyla dünyanın 16’ncı büyük ekonomisi konumunda olduğunu biliyoruz. Zaten bu nedenle de G-20’ler arasındayız. Bir yandan da hükümetin 2023 yılında ekonomiyi dünyanın 10’uncu büyüğü haline getirmeyi hedeflediği sürekli olarak tekrarlanıyor. Ne var ki ekonomik büyüklük önemli ama her şey demek değil. Bizde ulusal gelirin nüfusa dağılımındaki çarpıklığın yanı sıra toplumun huzur, dirlik düzenlik ve refahını belirleyen bileşenlerde de sorunlar görülüyor.
Ülkelerin gelişmişlik derecelerinin belirlenmesinde yalnızca ekonomik büyüklük, hatta kişi başına ulusal gelir rakamları yeterli ölçütler değil, insani gelişmişlik çok önemli… Ulusal gelirin hakça dağılı
mı, insan hakları, kadın-erkek eşitliği, fırsat eşitliği, çağdaş eğitim, sağlık, güvenlik, adalet, bireysel özgürlük gibi veriler de belirleyici oluyor.
Ülkelerin, başarılarını (ya da başarısızlıklarını) bu anlamda saptayan araştırmalar, göstergeler var. Uluslararası çeşitli kurumlar ülkelerin gelişmişlik düzeyini belirlemek üzere yıl boyunca araştırmalar yapıyor, sonra da sonuçları yıllık raporlar halinde açıklıyorlar. Bu kuruluşlardan biri olan
The Legatum Institute, 2012 yılına ilişkin raporunu “2012 Legatum Prosperity Index” adı altında yayımladı. Araştırma dünya nüfusunun yüzde 96’sını, dünya ekonomisinin yüzde 99’unu kapsıyor. Varlık ve refah düzeyi konusundaki en gelişmiş araştırma olarak bilinen rapor, ülkeleri yalnızca ekonomilerinin büyüklüğüyle ele almıyor, yukarıda da belirttiğimiz gibi, insani gelişmelere ilişkin vazgeçilmez evrensel değerler göz önünde tutuluyor.
Legatum Enstitüsü’nün 142 ülkeyi kapsayan 2012 raporunda ülkeler, yaşam kalitesini sağladığı kabul edilen 8 temel alanda irdeleniyor. Rapora göre Türkiye, çeşitli yönleriyle ele alınan ekonomide 74’üncü sıraya düşüyor. girişimcilik ve fırsatlarda 55’inci, kamu yönetim
inde 46’ncı, eğitimde 91’inci, sağlıkta 58’inci, güvenlikte 93’üncü, kişisel özgürlükte 127’nci, sosyal sermayede 133’üncü.
Raporun bir de genel sıralaması var. Buna göre Türkiye 142 ülke arasında 89’uncu konumda… Tacikis
tan, Gana ve Kırgızistan’ın hemen arkasında, El Salvador ve Nikaragua’nın hemen önünde. Bu arada genel sıralamada parlak konumdaki ülkelere de bir göz atalım. İskandinav ülkeleri ilk sıraları paylaşıyor: Norveç birinci, Danimarka ikinci, İsveç üçüncü sırada. 12’nci sırada ABD, 13’üncü sırada Birleşik Krallık, 14’üncü sırada Almanya var.
Daha sonra Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı UNDP’nin İnsani Gelişme
Raporu 14 Mart’ta yayımlandı. O rapora göre Türkiye 2012’de 90’ıncı sırada yer alıyor. Görüldüğü gibi raporlardaki sıralamalarda Türkiye’nin konumu pek farklı değil. O rapor da ulusal gelir, eğitim, sağlık, adil gelir dağılımı, cinsiyet eşitliği, iyi yaşam koşulları verilerine göre biçimleniyor.
UNDP raporları kapsamında
Özlem Yüzak’ın Cumhuriyet’te çıkan bir yazısında önemli bir saptaması vardı: “1996 yılındaki İnsani Gelişme Raporu’nda istenmeyen 5 büyüme tipi açıklanmıştı. İstihdam yaratmayan büyüme, eşitsizlikleri artıran büyüme, toplumun en dezavantajlı kesiminin katılımını engelleyen büyüme, kayıt dışı büyüme, geleceği (doğal kaynakların ve çevrenin doğru kullanımını) gözetmeyen büyüme” (1). Türkiye’nin ne yazık ki bu ilkelere göre büyümediğini biliyoruz.
Yine kısa bir süre önce, Uluslararası Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü (RSF),
“2013 Dünya Basın Özgürlüğü Raporu”nu yayımladı. O rapora göre Türkiye 179 ülke arasında 154’üncü sırada... Bir önceki yıla göre 6 sıra gerileyen Türkiye’ye raporda “Yakışıksız Bölgesel Modeller” başlığı altında yer verilmiş. 2005’te 98’inci sırada olan Türkiye o tarihten beri sıralamada geri gidiyor (2).
Görüldüğü gibi ülkemizin durumu bu somut verilere göre hiç de parlak sayılmaz. Karnemiz böyle... Eksiklerimizi giderip kırık notlarımızı düzeltmemiz gerekiyor. Bir değerlendirme kuruluşunun kredi notumuzu bir kademe artırmasını zafer çığlıklarıyla karşılıyoruz. Oysa her şey ekonomiden, ekonomik büyüklükten ve böbürlenmekten ibaret değil. Ülkelerin gelişmişliği, ulusal gelirin hakça paylaşılmasının yanı sıra insana verilen değer ve insanların mutluluğuyla, yani genel yaşam kalitesiyle ölçülüyor. 2023 hedefine öncelikle bu insani değerlerin konması daha doğru olmaz mı? 90’ıncı sırada olmak Türkiye’ye yakışmıyor.
1. Özlem Yüzak, İnsani Gelişmişlik, Türkiye ve Dünya, Cumhuriyet, 20 Mart 2013.
2.iyad.org.tr, Internet Yayıncıları Derneği haber portalı.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Maçlarda İstiklal Marşı 31 Aralık 2014

Günün Köşe Yazıları