Özgür Mumcu

Gözü açık tutalım

18 Kasım 2015 Çarşamba

Paris, unutamayacağı bir katliam yaşadı. Çok ağır tabloya rağmen ucuz kurtulduğu bile söylenebilir. IŞİD’in en çok ses getirmesini beklediği saldırı engellendi. Fransa-Almanya maçına girmeye çalışan canlı bombanın son anda fark edilmesi tahayyül etmekten kaçınacağımız büyük bir felaketi önlemişe benziyor.
Elbette Paris’te hayat eskisi gibi olmayacak. Ancak neticede Paris de, Madrid de, Londra da daha önce büyük saldırılara uğradı ve hayat devam etmenin bir yolunu buldu. İstanbul ve Ankara’da bulduğu gibi.
IŞİD’in bu saldırıyla hedeflediği çok gizli değil. Dünyayı ikiye bölmek. Farklı kültürleri bir arada yaşayamaz hale getirmek. Avrupa’da mülteci karşıtlığının artması, Müslümanlara karşı tepkinin çoğalması ve yabancı düşmanı aşırı sağın seçim zaferleri kazanması IŞİD’in en çok sevineceği sonuç olacak.
Aralık başında Fransa’da yerel seçimler var. Anketler zaten aşırı sağcı Front National Partisi’nin güçleneceğini gösteriyordu. Bu katliamın korkmuş seçmeni iyiden iyiye aşırı sağa çekmesi sürpriz olmaz.
IŞİD, Fransa’ya saldırırken herhalde Fransa’nın askeri bir cevap vereceğini de öngörmüştü. Katliamın hemen akabinde, Fransız jetlerinin Rakka’yı vurması da muhtemelen IŞİD için sürpriz değildi.
Kara harekâtıyla desteklenmeyen bombardımanların IŞİD’i yerinden söküp atamayacağı ortada. Hatta şehir bombardımanlarında sivillerin öldürülmesi, IŞİD hâkimiyetindeki bölgelerde örgüte desteğin artmasına da yol açabilir.
Kara harekâtı konusunda ise bir mutabakat olmadığı açık.
Bir yanda Esad rejimi, Hizbullah, İran destekli Şii milisler ve Rusya. Öte yanda ABD bombardımanlarıyla eşgüdümlü olarak askeri başarı gösteren YPG ağırlıklı Suriye Demokratik Güçleri. Bir başka yanda ise Türkiye’nin desteklediği ÖSO ile Arap ve Türkmen birlikleri.
Suriye’de IŞİD’e karşı kara harekâtı yapabilecek güçler bunlar gibi görünüyor.
Türkiye sınırındaki Cerablus, IŞİD’in elinde. Türkiye, YPG’nin oraya müdahalesine izin vermeyeceğini söylüyor. Türkiye’nin desteklediği güçlerin kara harekâtına Batı koalisyonundan destek geleceği şüpheli. Hem bu güçlerin etkinliği belirsiz hem de Selefilerle ilişkileri.
İçinde El Kaide’nin Suriye şubesi Nusra’dan, cici Selefiliği oynamaya çabalayan Ahrar’a kadar çeşit çeşit Selefi grubu barındıran ve Türkiye, Katar, Suudi Arabistan üçlüsünün desteklediği söylenen Fetih Ordusu’na ise Batılı güçlerin desteği imkânsız. Zaten Fetih Ordusu’nun içinde IŞİD’e karşı mücadele etmek konusunda ciddi çatlaklar var ve bazı grupların bu ittifaktan ayrılacağı ileri sürülüyor.
Selefiliğin ana çekim odağı IŞİD’e militan ve taban kaybetmeleri de herhalde şaşırtıcı olmayacaktır.
Nihayetinde ABD’nin bizzat kara operasyonu yapmak niyeti yok. Sahadaki güçlerle ve özellikle Kürt ağırlıklı Suriye Demokratik Güçleriyle ve Irak’ta peşmerge ile bunu kotarmak yanlısı. Fransa’nın da benzer bir çizgide olduğu söylenebilir.
Bir süredir bahsi geçen “tampon bölge”, “büyük operasyon geliyor” haberleri Türkiye’nin Suriye’ye kara operasyonu yapacağı anlamına gelir mi?
Şu manzarada ve içeride ciddi çatışmalar yaşanırken böyle bir hamlenin Türkiye’ye nasıl bir faydası olur?
Uluslararası toplumun Suriye’nin kaderini çizmek üzere toplantı üzerine toplantı yaptığı bu kritik dönemde, Suriye savaşını daha evvel akla gelmeyecek şekilde memleketin içine taşıyacak bir askeri maceraya karşı durmak sadece bugüne değil gelecek kuşaklara da borcumuz.
Devletin korkularını kışkırtıp iktidarın hayallerini okşayarak Türkiye’ye bölgede taşeron askerlik yaptırmayı planlayanlar varsa, gözümüzü açık tutmamız şart.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Tutuklu yargı 5 Eylül 2018
Kimiz biz? 29 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları