2020 İstanbul Olimpiyatları Hayal mi?

23 Mayıs 2013 Perşembe

Oraya buraya, “İstanbul’a Olimpiyat Yakışır” şeklinde afişler asmak yetmez; halk desteğinin varlığı da yetmez. Önce, İstanbul’da olan biteni İstanbul’a yakışır hale getirmek gerekir.

Bilindiği gibi İstanbul, 2020 Olimpiyat Oyunları için aday. Bir süre önce Uluslararası Olimpiyat Komitesi’nin (IOC) ilgili değerlendirme komisyonu üyeleri İstanbul’a gelerek incelemelerde bulundular. Kendilerine bizim de ilk kez duyduğumuz kimi projeler sunuldu. Örneğin Harem’de yapılacağı belirtilen 70 bin kişilik geçici stadyum gibi… Bu stadyum konusunu daha önce Cumhuriyet’te yazdım: “Şehrin planlarında bile olmayan önerilerle IOC’nin gözü boyanamaz. IOC yöneticileri konularını çok iyi bilirler. Önerilen stadın İstanbul’a zararlı olacağını düşünüp kötü puan bile verebilirler.”

Şunu hemen belirteyim: Olimpiyatların İstanbul’da yapılmasından yana olduğumu yıllardan beri yazıyorum. Ne var ki olimpiyatların ülkeye sağlayabileceği bazı avantajların yanı sıra başta ekonomi olmak üzere getirebileceği sakıncaları da iyi hesaplamak gerekiyor.

Aday sayısı 3’e indi

Son karar her durumda Uluslararası Olimpiyat Komitesi’ne bağlı. Komite, yıllarca yaşadığı olumlu-olumsuz deneyimlerin ışığında son kararını verir. Karar öncesinde de olimpiyatları düzenlemeye aday şehirler çeşitli yönleriyle didik didik irdelenir. Şimdi bu evredeyiz. Şu anda aday sayısı 3’e inmiş durumda: İstanbul, Tokyo ve Madrid.

Erdoğan’ın esprisi

Geçenlerde Başbakan Erdoğan, Sinop’ta kurulması söz konusu olan nükleer santral için Japonya Başbakanı Shinzo Abe ile buluştu. Başbakan Erdoğan o buluşmada, 2020 Olimpiyatları adaylığında İstanbul’un rakibi olan Tokyo’nun çekilmesini esprili bir dille önermiş. Erdoğan, “Daha önce olimpiyat yaptınız. Siz Tokyo Valisi’ne talimat verin, bu olimpiyattan çekilin, bunu da biz yapalım. İnanıyorum ki kendileri de bunu anlayışla karşılayacaklardır” diye konuşmuş. Abe ise bu teklifi nazikçe reddederek “Biz de Japon halkına olimpiyatların zevkini tattırma düşüncesindeyiz” demiş.
Evet, Tokyo 1964 yılında olimpiyatları düzenlemiş, olimpiyatlar ve sonrasındaki atılımlarla, havası kirli, bakımsız bir şehir olmaktan kurtulmuştu. Burada şunu hemen belirtmekte yarar var. IOC, dünyanın en büyük spor örgütlerinden biridir ve kararlarında kendi başına buyruktur. Bu tür pazarlıklardan, baskıdan, dayatmalardan hiç hoşlanmaz. Öneri şaka şeklinde yapılmış olsa bile aleyhimize sonuç verebilir.
Yine üzerinde durmamız gereken başka noktalar var… IOC, olimpiyatların yapıldığı ülkede huzur ve güvenlik arar. 1972 Münih Olimpiyatları’nda yaşanan terör olaylarına benzer olayların bir kez daha yaşanmasını hiç istemez. Bu, Almanya’nın düzenlediği ikinci olimpiyattı ve 1936’da Nazi rejimi altında Berlin’de yapılmış olandan daha iyisi amaçlanıyordu. Oyunların resmi sloganı “The Happy Games” (Mutlu Oyunlar) da bunu gösteriyordu.

‘Münih katliamı’

Yeni tesisler üstün bir mimari özen ve ustalıkla hazırlanmıştı. Ne var ki oyunlar, “Münih katliamı” ile gölgelendi. Filistinli terör örgütü Kara Eylül’den bir grup, Olimpiyat Köyü’nde İsraillilerin kaldığı iki daireye baskın yaptı; ilk çatışmada İsrailli bir sporcu ile bir antrenör öldürüldü. Daha sonra saldırganlar 7 sporcu ile 2 antrenörü rehin aldılar ve sağlanan helikopterle havaalanına geçtiler. Ancak orada düzenlenen kurtarma operasyonu sırasında bazı militanların yanı sıra bir polis memuru ile rehinelerin tümü öldü. Olaylar sırasında oyunlar durdu, birçok spor kafilesi Münih’i terk etti. “Mutlu Oyunlar” tatsız bitmişti.
İşte bu deneyimden dolayı da biliniyor ki, IOC için, dünyanın en büyük spor organizasyonunu üstlenecek ülkede birçok özellik aranır; ancak her durumda huzur ve güvenlik esastır. Son zamanlarda ülkemizde yaşanan olayların ne yazık ki IOC’nin nihai kararını olumsuz yönde etkileyeceğini düşünmek fazla karamsarlık sayılmamalı. 1 Mayıs’ta İstanbul’da yaşanan ve bir bayramı zehir eden olaylar, 11 Mayıs günü Hatay-Reyhanlı’da en az 50 kişinin ölümüne, pek çok kişinin yaralanmasına, yüzlerce binanın, taşıtların hasar görmesine neden olan bombalama eylemleri ve bunlara ek olarak komşu ülkelerdeki siyasal ve toplumsal çalkantıların IOC’nin kararında etkili olmaması beklenemez. IOC her zaman sporun gücünü polisin gücüne tercih eder… Terörden de hiç hoşlanmaz.
Oraya buraya, “İstanbul’a Olimpiyat Yakışır” şeklinde afişler asmak yetmez; halk desteğinin varlığı da yetmez. Önce, İstanbul’da olan biteni İstanbul’a yakışır hale getirmek gerekir. Daha da önemlisi, “Yurtta sulh, cihanda sulh” ilkesiyle, içte insan haklarına dayalı gerçek demokrasi, kardeşlik ve özgürlük ortamının yaratılması, dışta ise komşu ülkelerle dostça, barışçı ilişkiler kurulması öncelik taşıyor. Ülkede huzur ortamı yaratılmazsa pek çok iyi şey gibi 2020 İstanbul Olimpiyatları da hayal olmaktan öteye geçmez.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Maçlarda İstiklal Marşı 31 Aralık 2014

Günün Köşe Yazıları