Hikmet Çetinkaya

‘Darağacından Notlar’...

19 Kasım 2015 Perşembe

24 Nisan 1942...
Çekoslovakya Komünist Partisi’nin önderlerinden Fucik, Gestapo’nun düzenlediği bir baskında tutuklandı.
Pankrac zindanının karanlık bir hücresinde, dayanılmaz koşullar altında tutuluyordu.
İşkence dolu günlerin ardından, 25 Ağustos 1943’te Nazi mahkemesi tarafından ölüm cezasına çarptırıldı.
8 Eylül 1943...
Asılarak idam edildi...
Julius Fucik’in kitabı, celladın ilmiğinin gölgesi altında yazılmış az rastlanır yapıtlardan. Prag’daki zindanın bir hücresinde gizli tutulmuş notlardan oluşan bir günce değil yalnızca Celal Üster’in çevirisini yaptığı “Darağacından Notlar” (Yordam Kitap) kitabı...
Hüzünlü bir öykü... Başkaldırı, hayata tutunmak...
Sigara kâğıdına gizlice yazılmış notlar olsa da, salt komünist bir önder ve direnişçinin değil, aynı zamanda bir gazetecinin, edebiyatçının yüreğinde filizlenen sevgi...
Fucik’in hayata bakışı, yüreğinde var olan coşku, işkence yapıldığında da idam edileceğini bildiği günlerde de hiç bitmemiş.
Hiçliğin ve tozların üzerindeki vurgular, çürüyen paramparça olan heceler, direnme gücü ve ölüme inat umudu hep diri tutmak...
Fucik, faşizme karşı direnmenin, insan olmanın, boyun eğmeyip dik durmanın anıtı...
Bir şiirsel tat, hüzün, sevgi sözcükleri, kitabı okuduğum saatlerde beni başka iklimlere götürüyor.

***

Bir kurşunkalem, sigara kâğıtları, yazılanların gardiyan tarafından tek tek dışarıya çıkarılması...
Nazilere karşı direnen bir komünist militan, celladın yağlı urganını görse de yazmayı sürdürüyor.
Fucik’in ilk gençlik yılları işçi sınıfının hareketi içinde geçiyor. Prag Üniversitesi’nde edebiyat, sanat, müzik eğitimi görse de yaşamını işçi olarak sürdürüyor.
Darağacına götürüldüğünde 40 yaşındaydı...
140 sayfalık kitabı gece yarısında bitirdim...
Balkona çıktım, gökyüzüne baktım...
Yıldızlar vardı...
Bir ağıtın çok şey olduğunu düşündüm o anda.
Bir çiçeğin soluşunu bir taşın düşüşünü...
Celal Üster, sabah gazeteye geldi. Fucik’in “Darağacından Notlar”ını ilk kez 1971’de çevirmişti. 12 Mart faşizmi geldi, Celal tutuklandı. Kitap basılmadı.
Celal, Fucik’in kitabına ilişkin anısını anlatırken şöyle diyor:
“Ben de çevirdim ve yazdım. Onca yıl sonra.
Ne mi oldu? 12 Mart’ın güngörmez günlerinde yitirdiğim geçmişimin bir parçasını geri aldım.”
44 yıl önceki bir geçmiş bu...
Celal Üster’in zindanda geçen yılları, çalınan gençliği...
Sönüp giden gençler, delikanlılar, kurulan darağaçları...
Faşizmin kanlı yüzü!
Bir kadının çığlığı, umarsız ve tek ağlamalar...
Fucik bir hücrede, yoldaşları başka hücrelerde...
Fucik’in karısı Gustina, bir kat aşağıda kalıyordu...
Birbirlerini hiç göremediler...
Aşkları hücredeydi onlar gibi...
Beklediler, yaşamın bittiği yere düşer, diye beklediler.
Celal Üster’in 12 Mart döneminin kör kuyusunda yitip giden Fucik’in “Darağacından Notlar”a yeniden hayat vermesi, beni hem sevindirdi hem de hüzünlendirdi yeniden okuyunca.

***

Yattığı hücrenin zifiri karanlığını karısına duyduğu aşkın, sevginin yüreğindeki ışığıyla aydınlatır Julius Fucik...
Fucik, işkenceye, açlığa karşı direnir, küçük kâğıtlara yazdığı notları A. Kolinski adlı gardiyanla dışarıya çıkartır...
Hitler Almanya’sı 1945 Mayıs’ında yenilir, karısı Gustina toplama kampındakilerle birlikte salıverilir...
Fucik’in ölüme mahkûm edildiğini duymuştur ama sağ olduğunu sanır...
Arar ama bulamaz, sonradan öğrenir...
Yoldaşları, o küçük kâğıtlara numaralanmış olarak dışarıya çıkartılan notları kitaplaştırır...
Bir ölüm güncesidir bu...
İnsanın içini yakan!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018
Hoşça kal hüzün... 6 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları