Ayyaş Demek Yeter

01 Haziran 2013 Cumartesi

İçki içmek ya da içmemek, hiçbir şeyin ölçütü değildir. İçen nice inanmış olduğu gibi, ağzına içki koymayan nice haramzade vardır.
İçki içen illa hoş sohbet olur, denemeyeceği gibi, içmeyen abus olur demek de yanlıştır.
İçki içmeyeni tutuculukla damgalamak hödüklüktür, her içene ayyaş demek ham ervahlık.
Ama bir şey kesindir.
Demokrasilerde isteyen içer, istemeyen içmez. Kimse kimsenin içkisine karışamaz.
O yüzdendir ki, içki yasağına karşı çıkmak, demokrasiyi savunmaktır.
Savunulan, içki değil, özgürlüktür.
Başbakan’ın, anlaşılan uzun süredir kurduğu,
“şimdi vakti geldi artık” diyerek de tezgâha sürdüğü içki yasağını destekleyenler içinde önemli bir yer tutan yobaz takımı demokrasi ve özgürlükler konusundaki her tartışmada olduğu gibi, burada da kendilerini kutsal kalkanının arkasına saklayıp karşı tarafa iftira okları fırlatarak alan kazanmaya çalışıyor.
- Ayyaş!
Bunların içki içme özgürlüğünü savunanlara karşı sloganları budur.
Bunlar sıradan vatandaş düzeyinde kaldığı zaman o kadar önemli değil, ama Başbakan katına yükseldiğinde durum çok vahim.

\n

***

\n

Ne yazık ki, Başbakan da bu vahim davranışı benimsiyor ve içki içen herkese ve onların özgürlüklerini savunanların tümüne ortak damgayı yapıştırıyor:
- Ayyaş!
Bu kendi gibi düşünmeyen ve davranmayanı ötekileştirici, aşağılaştırıcı bir davranıştır ve bizatihi bu davranış kendi başına
Tayyip Bey’in demokrasiye de laikliğe de karşı suç işlemiş olması için yeterlidir.
İlla ki, içkiyi yasaklamak gerekmez, içenlerin tümünü ayyaşlıkla suçlayarak aşağılamak yeterince ağır bir suçtur.
İnançlardan olduğu gibi, davranış biçimlerinden birini yüceltirken ötekini aşağılamak ve böylelikle bunlardan birinin öbürü üzerine baskı kurmasının önünü açmak, ne demokrasiyle, ne de onun onsuz olmazı laiklikle bağdaşır.
Tam tersine demokrasilerde bu gibi durumlar meydana geldiği zaman, devlet böyle davrananlar var ise eğer onları engellemek zorundadır.
Demokraside tek yasak, başkasının özgürlük alanını işgalin önlenmesi için getirilir.
Devlet yalnız içki içenin kimsenin özgürlük alanına tecavüz etmediği sürece var olan özgürlüğünü tescil etmekle kalmaz ama onu engellemek isteyeni de yasaklar.
Demokraside devlet, mahalle baskısına mahal vermez, vermemek zorundadır.

\n

***

\n

Türkiye’de mahalle baskısına elverişli ortamı sağ iktidarlar çeşitli vesilelerle yaratmışlardır. Ülkemiz, mahalle baskısı olarak başlayan sonra katliama kadar tırmanan davranışın acı örneklerini yaşamıştır.
Aslında, ceberut devletin ceberutluğu, her zaman yasaklardan değil, zaman zaman da lagarlıktan kaynaklanır.
Nitekim, Sivas katliamında devlet sorumludur ve lagarlığıyla ceberut toplumun yaratıcısı olmuştur.
Vatandaşın, kimseye zarar vermediği sürece içki içmek özgürlüğüne ayyaşlar diye karşı çıkan bir mahalle baskısı var ise, bunu engellemek iktidarın görevidir.
Yukarıda belirtildiği üzere, demokrasi mahalle baskısına mahal vermez.
Ama bugün yaşamakta olduğumuz mahalle baskısı değildir.
Olayı mahalle baskısı diye adlandıran anlı şanlı sosyolog profesörlerimiz yanılıyorlar.
Başbakan içenleri ayyaşlar olarak adlandırdığı andan itibaren, artık mahalleden değil, iktidardan kaynaklanıp mahallede mayalanan ve sonra çok daha vahim boyutlara ulaşabilecek olan bir dikta saldırısıdır söz konusu olan.
Burada mahalle, savsaklamaktan yüz bulmakla kalmıyor, iktidar tarafından teşvik ediliyor, kışkırtılıyor.
Yasaklamalara kadar gitmeye gerek yok.
“Ayyaşlar” diyerek Başbakan vahim bir demokrasi suçu işlemiştir.
Zaten bu konuda sicili o kadar kabarık ki!..

\n

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları