Şehriban Kıraç

Halkın sesi artık sosyal medya

10 Haziran 2013 Pazartesi

Kimse artık haberleri takip etmek için televizyon başında saatlerce beklemiyor, insanlar örgütlenmek, sokağa çıkmak için sendikalardan ya da siyasetçilerden direktif beklemiyor. Artık Twitter, Facebook üzerinden insanlar örgütlenip devrim yapıyor ya da iktidarları düşürme gücünü dahi organize edebiliyor.

Sosyal medyanın örgütlenme gücünü ilk Mısır’daki Tahrir Meydanı örgütlenmesinde gördük. Avrupa’da ekonomik krize karşı halkların sokağa dökülmesinde ya da Wall Street’i işgal et eylemlerinde yine sosyal medyanın gücüne şahit olduk. Hükümetlerin hoşlarına gitmeyen haberlerin kamuoyuna duyurulmasında yine sosyal medyanın ne kadar aktif olabileceğini ve hiçbir haberin artık saklanamayacağını anladık.

Türkiye ve dünya, ünlü sosyal ağ Twitter’ın ve Facebook’un gücüne ve yayılma etkisine Taksim Gezi Parkı eylemlerinde bir kez daha şahit oldu. Protestoların yoğunlaştığı saatlerde dünya çapında yüz binlerce tweet atılırken, Gezi Parkı ile ilgili hashtag’ler de dünyadaki trend konu başlıklarının zirvesine yerleşti.

Türkiye’de şu anda her 10 gençten 9’unun sosyal medya hesabı var. Haftanın en az 6 günü Facebook, 5 günü de Twitter’a giriyorlar. Gençlerin büyük bir bölümü haftada yaklaşık 50 saatlerini sosyal medyada harcıyor. Sabah ilk kalktıklarında ya da akşam yattıklarında yine bu mecralarda zaman geçiriyorlar. Hal büyle olunca gençlerin örgütlenme, sokağa çıkma eylemleri de bu sosyal ağlar üzerinden şekilleniyor.

İstanbul Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Yaman Akdeniz’e göre geleneksel medya alışılagelmiş habercilik görevini yapmadığı için bu dönemde Türkiye’de sosyal medya patlaması yaşandı. “Sosyal medya artık halkın sesi olmuştur.

Halkın sesini dinlememek de çok büyük yanlış olur” diyen Akdeniz, demokrasinin sadece sandıkta verilen oyla bitmediğini, katılımcı demokrasi açısından sosyal medyanın rolünün son günlerde görüldüğü gibi çok kritik önemde olduğunu vurguladı.

Hayatında daha önce Twitter kullanmayan on binlerce kişinin başta haber kanalları olmak üzere görsel medyanın Gezi Parkı olayları ile ilgili tutumundan dolayı mecburen tweet atmaya başladığına dikkat çeken Akdeniz, “Televizyonlar görüntüleri gösterir mi, yarın gazetelerde haberi okur muyum devri bitti. Daha da önemlisi yurttaş gazeteciliğinin temelleri atıldı” diye konuştu.

 

İstediğinizi mahkemeye taşıyamazsınız

Prof. Dr. Yaman Akdeniz, Twitter’da yazdıkları nedeniyle kullanıcıların gözaltına alınmasını da eleştirerek, “İsteyen istediğini söyler. Tabii ki ifade özgürlüğünün de sınırları var, ama bu sınırların da ne şekilde çizildiğinin en başta devlet otoriteleri, polis, savcılıklar ve mahkemeler olmak üzere herkesin çok iyi irdelemesi lazım. Gezi Parkı’na gelin, buraya ambulans lazım ya da polisin şiddet uyguladıgı bir resim bu sınırları aşamaz. Ayrıca sosyal medyanın da kendine has kuralları var. Benim de hakkımda yazılanlar var. Her yazılanı çizileni mahkemelere taşımaya kimsenin gücü yetmez. Beğenmezseniz bir kullanıcıyı takip etmezsiniz, hatta bloke bile edebilirsiniz” değerlendirmesini yaptı.

 

Yasaklamak mümkün değil

Hükümet yetkililerinin “baş belası” diye nitelediği sosyal medyanın yasaklanmasının mümkün olamayacağını dile getiren Akdeniz, “Bunu eğer başarabilirseniz demokrasiyi de öldürmüş olursunuz. Türkiye bu yolu seçerse demokratikleşme açısında çok büyük bir geri adım atmış olur. Zaten Türkiye’de ciddi bir internet kontrol rejimi var. 30 bin kadar siteye çocukların korunması bahanesiyle erişim engellenmiş, milyonlarca web adresi de evlerden filtrelenmiş. Sosyal medyaya da düzenleme gelirse evde oturup penguen belgeselleri seyretmekten başka yapacak bir seyimiz kalmaz” diye konuştu.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları