Bogdan - Turgay!

12 Temmuz 2013 Cuma

Bu ikiliye dikkat! Bunlar kapalı kapılar ardında birbirlerini dolduruyorlar galiba. Baksanıza... Tanjevic telefonda bana ne diyor? “Ben bu ulusal takımın başındaysam Türkiye’deki en iyi teknik adam ben olduğum içindir.” Yok ya! Ufak at da civcivler yesin Mösyö Bogdan. Dünkü güneşle bugünün çamaşırı kurutulmaz beyim. Senin başarıların da, bildiklerin de çok gerilerde kaldı. Bugün senden katbekat üstün yerli antrenörlerimiz var. Bazıları son on yılda senin kapısından içeri giremediğin Avrupa kulüplerinde yıllarca çalıştı. Diğer bazıları senin son yıllarda göremediğin şampiyonluk kupalarını peşipeşine müzelerine götürdüler. Senin kaç paraya çalıştığını bilemiyoruz, ama bazıları milyonlarca dolarlık kontratlar yapıyor. Beğenmediğin bazıları senin kırk yıl önce yaptığını yapıp bir kulüpte dört yıl sürekli görev yaparak büyük başarılara imza atıyor. Ve... Sen ne diyorsun? “Türkiye’deki en iyi teknik adam benim!” Bak koç! Kalbini kımak istemem ama... Bence... O eskidendi!
Mösyö Tanjevic! Senin şimdi o ulusal takımın başında olmanın nedeni Türkiye’de iyi teknik adam olmayışı değildir. Tek neden,
Turgay Efendi’nin başkasını istemeyişidir. Sebeplerinin bazılarını sen de biliyorsun ben de ama dilersen bir tanesini yazayım da kendini dev aynasında görmekten vazgeç: Turgay yönetebileceği bir koç istiyor ulusal takımda. O da sensin!
Örneğin...
Cenk Akyol alınmamış aday kadroya. Buna sen mi karar verdin, yoksa Turgay mı? Gezi mezi hikâyesi seni ilgilendirmeyeceğine göre, sezonu bu kadar iyi bitirmiş bir oyuncunun aday kadroya girememesi Turgay’ın seçimidir. Ergin Ataman orada olsa bu kadar kolay üstünü çizdirmezdi oyuncusunun ama seni tanıyoruz artık. Sen, dışarıya dimdik görüntü veriyorsun, ama Turgay’ın karşısında başak gibisin: En küçük rüzgârda ‘hop’ eğiyorsun başını...
Bak Mösyö Tanjevic! Ulusal takım koçunun görevi, bu ulusun yetiştirdiği en iyi oyunculardan bir kadro kurup onlardan maksimum verimi almaktır. Siz, el birliğiyle
Enes Kanter’i yediniz. Şimdi sıra Cenk’e mi geldi? Ah! Eğer bu oyuncu senin oyun planında yoksa, kimse sana bir şey söyleyemez ama eğer, Turgay’ın isteğiyle sen oyuncunu politikaya kurban ediyorsan ya da yayıncı kuruluşa yaranmak için onu kestiysen ‘yuh’ olsun sana!
Neyse! Olan oldu: Alavere dalavere getirdi Turgay seni ulusal takımın başına. Şimdi önümüzde Avrupa şampiyonası finalleri var. Telefonda bana
“Kupa alıp geleceğiz” dedin. Ben de sana “Eğer öyle olursa bütün yazdıklarım için senden özür dileyeceğim” diye söz verdim. Hanutu manutu karıştırmayacağım. “Büyüksün” diye haykıracağım, ama ya tersi olursa? O zaman sen haklarını yediğin Türk teknik adamlardan özür dileyebilecek misin? “Afedersiniz beyler haklarınızı yedim sizlerin, Turgay’la bir olup yerlerinizi işgal ettim, kazanabileceğiniz başarılara engel oldum, yollarınızı tıkadım hepinizin” diyebilecek misin? Helallik isteyecek misin Türk halkından ve Türk teknik adamlardan? Yalçın Granit Turgay’a haklarını helal etmeyeceğini söyledi ve yazdı ama sen hele bir git bakalım şu şampiyonaya. Dönüşte konuşuruz!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sorumluluk! 11 Mayıs 2020
Mücbir sebep! 24 Mart 2020
Ergin-Larkin 18 Mayıs 2019

Günün Köşe Yazıları