Ahmet İnsel

Despota karşı yurttaş haysiyetini savunanlar

28 Kasım 2015 Cumartesi

Can Dündar ve Erdem Gül’ün tutuklanmalarına neden olan olay, 19 Ocak 2014’te gerçekleşti. Dönemin Başbakan’ı kamyonların içinde silah yüklü olduğunu önce inkâr etti. Kamyonların MİT’e ait olduğu ve Suriye’ye “insani yardım malzemesi” taşıdığı resmen açıklandı. Neden MİT taşırdı ki “insani yardım malzemesini?Üzerinden bir yıldan fazla zaman geçtikten sonra, olay büyük ölçüde açıklığa kavuşmuştu. İktidar partisinin birçok önde geleni kamyonlarda Suriye’de Türkmenlere giden savaş malzemesi olduğunu kabul etmişlerdi. Ve Cumhuriyet gazetesi 29 Mayıs ve 12 Haziran’da bunun somut belgelerini yayımlayarak iktidarın o zaman yalan söylediğini gösterdi. Göz göre göre yalan söyleyen iktidara karşı bilgilenme ve bilgilendirme özgürlüğünü, yurttaş haysiyetini savunmuştu Cumhuriyet. Dündar ve Gül, bu nedenle tutuklandılar.
Ülkemizde iktidarın başına çöreklenmiş irade, “bunun peşini bırakmayacağım” demişti. Savcılığın yönelttiği ithamların, Cumhurbaşkanı’nın suç duyurusundan olduğu gibi aktarılmış olması, durumu özetliyor. Arkadaşlarımıza yönelik suçlamaların en gayri ciddi ama bir o kadar da düşündürücü ve vahim olanı, yerli ve milli otoriter rejimin uzun bir zamandan beri bir devlet terörü aracı olarak kullandığı “silahlı terör örgütü” suçlamasıdır. Askeri ve siyasal amaçlı casusluk, devletin güvenliğini ilgilendiren belgeleri temin etme ve yayımlama suç ithamları ise, sadece Cumhuriyet’e ve arkadaşlarımıza değil, Türkiye’de basın özgürlüğüne karşı indirilmiş ağır bir yeni darbedir.
Can Dündar ve Erdem Gül, zaman içinde kendini yalanlayan iktidarın yalanının belgelerini yayımlayıp halkı bilgilendirdikleri için tutuklandılar. Soruşturmanın beş aylık suskunluktan sonra aniden harekete geçirilmesi, Rus uçağının düşürülmesi sonrası köşeye sıkışan iktidarın, panik içinde medyanın ağzını kapatma, yeni belgelerin yayımlanmasını caydırma önlemi olduğunu düşünmek mümkün. Emir-komuta mekanizmaları gayet açık biçimde çalışan, Erdoğan devleti hukuku olarak nitelendirilmesi gereken yapının bastırma ve sindirme operasyonunun bir adımı bu. Aynı zamanda o tatmin olmak bilmeyen öç alma arzuTutuklanmadan birkaç dakika önce Can Dündar, tarihte hiçbir despotun halkı bilgilendirme hakkını gasp edemediğini, bizim de “kendi despotumuza bu hakkı vermeyeceğimiz, onun elinden bunu mutlaka alacağımızı” sakin bir sesle söyledi.
Evet, Can Dündar ve Erdem Gül, bugün özgürlük hakkımızı, yurttaş onurumuzu despot iradeye karşı savundukları için tutuklular. Ama o despot irade ve hempaları bilmelidirler ki, bu toprakların insanları çok despot görmüştür ve bu topraklarda o despotlara karşı mücadeleyi bıkmadan, yılmadan ve bedeli ne olursa olsun vermeye devam edecek insanlar, hareketler hep var olmuştur.
Korku dağları bekler, derler. Bugün Türkiye’de korku, despotları ve suç ortaklarını bekliyor.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bir otokrat prototipi 1 Eylül 2018
Kayırma ekonomisinin bedeli 28 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları