Saklamak Size, Haberi Bize Yakışır

29 Kasım 2015 Pazar

İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı diyor ki; “Can Dündar ve Erdem Gül’ün tutuklanmasının basın özgürlüğü ile ilgisi yoktur.” Hayretler içindeyiz. Ortada bir gazete, bir haber, tutuklanan iki gazeteci var. Nasıl oluyor da basın özgürlüğü ile ilgisiz oluyor bu iş? Olağanüstü mahkemeler yerine kurulmuş tek hâkimli Sulh Ceza Mahkemeleri’nden birisi olan 7’ncisinin tutuklama gerekçesinde de “casusluk, terör örgütüne yardım ve yataklık, gizli kalması gereken bilginin açıklanması” yazıyor.

***

Ne yapalım; gülüyoruz. Kumpas ürünü, sahte belgeli, komedi casusluk davaları yeni yeni kapanıyor; başa mı döndük? Casusluk nasıl olur? Hangi belge, hangi öteki devletin casusuna iletilmiş ki? Herhalde bu casusluk kavramında önemli bir değişiklik var; haber yazılarak yapılıyor olmalı artık yeni tür casusluk! Terör örgütüne yardım ve yataklığı ise hiç bilemedik. Hangi terör örgütü ki bu örgüt? Eski “kumpasçı” yeni “Cemaat Terör Örgütü” ise, ona yıllarca yardım ve yataklık edenlerin kim olduğunu cümle âlem bilmiyor mu?

***

“Gizli kalması gereken bilgiler” meselesinde de küçük bir itirazımız var. Bizim gazetecilik tanımımızda “gizli kalması gereken” diye bir şey yok. Tam tersine “gizli olanı açıklamak, halka duyurmak” var. Suç yok görev var yani. Suçu artık bir zahmet başka yerde arayacaksınız. Suç eğer bir gizli bilgi varsa onu koruyamayanlardadır. Ama olamıyor işte. Devlete geçici dönemler için hükmeden siyasiler gizli, karanlık işler çevirebiliyorlar; bunlar er ya da geç ortaya çıkıyor. Örnek ister misiniz? Gözyaşlarını sile sile “Evet, Irak işgalini haklı çıkarmak için yalan söyledim, sahte belge düzenlendi, utanıyorum” diyen zamanın ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell’ı hatırladınız mı?

***

Diyelim ki haklı haksız suçladınız; soruşturma, sonra da dava açtınız, bunu “bedel ödeyecekler” diyen bir siyasetçinin sözlerinden hiç etkilenmeden yaptınız. Peki neden tutukladınız ki? Tutuklama koşulları yasalarda yazılı. Kaçma tehlikesi, delilleri karartma ihtimali, üstelik bu konuda ciddi kanıtlarınız olacak. Var mı? Can daha yeni Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü’nün Cumhuriyet gazetesine verdiği Basın Özgürlüğü Ödülü’nü almak için Strasbourg’a uçtu. Döner dönmez de ifade vermeye gitti Adalet Sarayı’na; adı neden saraysa. Erdem deseniz, başını kaşıyamıyor haber peşinde koşmaktan, nereye kaçsın, hepsi dosyada sabitlenmiş delilleri nasıl karartsın.

***

Gazeteciliğin zor bir iş olduğunu, gazetecilerin de sık sık kurşunlu kurşunsuz, Metrisli, Silivrili bedel ödediğini herkes biliyor. Olsun, ne yapalım. Bizim tesellimiz gerçeklerin halkın belleğine yerleşmesi ve bir vakit çıkıp gitmemesidir. Bu son işte gizlenmeye çalışılan ama artık herkesin bildiği, yandaşların, nihayet siyasilerin bile “öyle olsa ne olacak” diye kahramanca savundukları gerçekler de o kapsamdadır. Gerçekleri saklamak, gizlemek olacak iş değildir; siz onları iyi saklayamıyorsanız bu sizin suçunuz; onları açığa çıkarmak, halka duyurmak da bizim görevimiz.
En iyisi siz daha fazla dile düşmeden serbest bırakın arkadaşlarımızı.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları