Evrenci - evrensel

29 Kasım 2015 Pazar

Sevgili,
Silivri’de Can Dündar ve Erdem Gül için haftanın günlerinin anlamı değişmiştir sanırım. Artık günler avukat ziyareti, görüşme ve açık görüşme günü olarak birbirlerinden ayrılıyordur herhalde.
Yoksa içeride, pazartesinin perşembeden, cumanın çarşambadan bir farkı yok. Tıpkı uzaklıklar gibi. Can Dündar ile Erdem Gül’e, evleri de, Sidney de aynı uzaklıkta, aynı ulaşılmazlıktadırlar.
Onun için sana “dünyada her yere aynı uzaklıktaki mekân neresidir” diye sorarlarsa bil ki, yanıtı hapishanedir.
Bu pazar elimde değil, Silivri’ye yeni girenleri düşünüyorum.
Bence, yeni girenler, eski girenler, şundan girenler, bundan girenler ayrımı yapmaksızın onları hep düşünmeliyiz. Hatta günün belirli bir zamanında, örneğin tam öğle üzeri, beş dakika süreyle, bizim için içeride olanlara yoğunlaşmalıyız. Bu empati kendi içinde bulunduğumuz durumu daha iyi kavramamızı da sağlar.
Bu arada İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı önceki gün yaptığı yazılı açıklama ile arkadaşlarımızı düşündüğünü bir kez daha kanıtlamıştır.

***

İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Hadi Salihoğlu’nun imzasını taşıyan ve soruşturmanın anayasal teminat altında bulunan basın özgürlüğü ile hiçbir alakası bulunmadığını belirten açıklama beni 31 yıl öncesine, Kenan Evren dönemine götürdü.
O zaman, bir grup profesör, sanatçı, gazeteci, dünyanın en büyük barosunun başkanı, yıllarca devleti yurtdışında temsil etmiş bir emekli büyükelçi tutuklanıp içeri tıkılmışlardı. Elli ABD Kongre üyesi de, düşünce özgürlüğüyle bağdaşmayan bu davranışı düşünce özgürlüğü adına eleştirmişlerdi. Evren’in Çankaya’da oturduğu ve bu kişilerle ilgili davayı bizzat takip ettiği bir dönemde yaptığı açıklamada devlet söz konusu kişilerin düşüncelerini açıkladıkları için değil, anarşist oldukları için içeri alındıklarını ileri sürmüştü.
İçerideki gazeteciler için de aynı gerekçelere dayanan açıklamalar yapılıyordu.
Evrenci mantığın, evrensel mantık, Evrenci rejimin evrensel demokrasi karşısındaki zıtlığını bundan daha iyi hiçbir şey gösteremezdi. Evrenci rejimin baştan aşağı Evrenci mantığının çarpıklığına bak sen!

***

12 Eylül bitti, Evren gitti. Hatta 12 Eylül 2010’da, “12 Eylül’ün vesayetçi anayasasını tasfiye ediyoruz” diye bir kampanya ile anayasal referandum yapıldı. Önde gelen sazanlar bu kampanyaya kandı, “yetmez ama evet” diye balıklama daldı. Oysa daha o zaman da söylediğimiz gibi, Evrenci düşünce tarzı kaldı. Hatta daha da beter hal aldı. Yargının evrensel ölçütlere uymasını sağlamak yargı bağımsızlığının evrensel güvencelerini getirmek bir yana, Evrenci adalet daha da güçlendi.
Evrensiz Evrenizm dönemi başlamıştı. Ama adı Evrenizm olarak konmamıştı.
İki rejim arasındaki ayniyeti hiçbir şey, 31 yıl arayla yapılan iki açıklama kadar net bir biçimde ortaya koyamaz.
Daha da zaman geçti, Kenan Evren güya yargılandı, sonra emri Hak vaki oldu aramızdan ayrıldı.
Evren dönemi bitmiş, Evren gitmiş, ama evrensel ölçütler gelmemiş, Evrenci düşünce tarzı ve Evrenci kurumlar yerlerinde kalmıştı.
Bu hazin çelişkinin sindirilmesi, birçok kişiye, haklı olarak şu soruyu sorduruyor:
- Evren’den kurtulup, bir türlü Evrencilikten kurtulamamak bu toplumun kaderi mi?  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları