Tahir Elçi’yi kim öldürdü?

01 Aralık 2015 Salı

Garip bir ülke Türkiye, hem her şey açık açık oluyor, kimse yine de bir şey anlamıyor, hem her şey gözümüzün önünde cereyan ediyor kimse yine de görmüyor.
Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi’nin öldürülmesi olayına bakın!
Hani neredeyse naklen yayında işlendi cinayet ve yine de kim vurduya gitti Elçi.
İşte size herkesin gözünün önünde işlenen bir faili meçhul.
Tahir Elçi, Kürt sorununun çözümüne artık şiddetin olumlu bir katkısı olmadığını düşünen barışçıl çözüm yanlısı bir hukuk adamı, insan hakları savunucusuydu.
Tahir Elçi’ye sıkılan kurşun, barışa, hepimizi sıkılmıştı.
Bu kurşunu kim sıktı, kim sıktırdı, Tahir Elçi’yi kim öldürdü ?
Tahir Elçi’yi devlet öldürdü, derin devlet öldürdü, devletsizlik öldürdü”, türü yanıtların hepsi olayın tek yönünü gören yüzeysel açıklamalardır ki, ne cinayetin çözülmesine ne de barışın kurulmasına katkıları olabilir.
Gözümüzün önünde cereyan edenlerin akıl almaz oldukları tartışma götürmez. Herkesin gözü önündeki polis takibinin abesliği gözden kaçar gibi değil. Öte yandan, PKK’nin delillerin değerlendirilmesini önlemesini görmemek imkânsız

***

Bütün bu olayların ışığında, PKK’nin terör örgütü olmadığı anlamına da gelecek sözler söylediği için hedef tahtasına konmuş olan, toplumsal bir linç eylemi ile karşı karşıya olan Tahir Elçi’nin ölümünden, bağnazlık ortamının oluşmasında, sığ düşüncenin egemenliğini kurmasında, Kürt sorununun bizler ve onlar diye algıya indirgenmesinde, kendini veya yandaşını hep haklı görüp, dışındaki herkesin haksızlıkla damgalanmasında, şiddetin egemen davranış biçimi haline gelmesinde katkısı olan TÜRK ve de KÜRT HERKES sorumludur.
Bu gerçek kavranmadıkça daha çok Tahir Elçi’ler ölür, barış umudu daha da zayıflar.
Kürt sorununun çözümü için her şeyden önce, demokratik haklı talepleri bastırmaya yönelik boş ve anlamsız birlik beraberlik nutuklarından vazgeçerken, çözümü yalnızca etnik bölünmüşlük çerçevesine indirgeyen, kin ve nefretten arınmamış, çoğulcu demokratik toplum hedefine kafasını odaklayamamışların sultasından kurtulmak gerekmektedir.
Bunun için her konunun her kavramın, herhangi bir tabunun ya da yasaklamanın ardına sığınmadan özgürce savunulabileceği özgür demokratik bir ortam şarttır.
PKK’nin ne olup ne olmadığı bu çerçeve içinde, özgürce tartışılabilmelidir.

***

Şimdi kimse çıkıp da “ama o terör örgütü!” demesin! Devlet oturup da PKK ile müzakere ediyor da, yurttaş niteliğini neden tartışmasın?
Kısacası barışın önünü açmak, ancak tam demokrasiden yana olmakla mümkün. Bir konuda özgürlük, başka konuda yasakçılıkla bir yere varmak mümkün değil. Türklerin demokrasiyi kendileri için isteyip Kürtler için istememeleri ne kadar yanlışsa, Kürtlerin benzer davranış içinde olmaları da öyle. Birinin kurtulup öbürünün esir kalmasıyla sorun çözülemez.
Tam demokrasi ve barışçıl çözüm devlet terörüne de, etnik örgüt terörüne de aynı şekilde karşı duruşla sağlanır.
Bu ortamı oluşturamayanlar, barıştan yana olanları da yaşatamazlar.
Şimdi söyleyin bakalım! Kim öldürdü Tahir Elçi’yi?
Bilmiyor musunuz?
Oysa her şey TV’den naklen, Dört Ayaklı Minare’nin dibinde, gözümüzün önünde oldu!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları