Depreme 'aldırmazlık' dorukta

16 Ağustos 2013 Cuma

Türkiye’nin imar ortamındaki “başıboş”luğun giderilmesi için “artık aklımızı başımıza alacağız” sözleri verilen 17 Ağustos 1999 depreminin 14. yılını “akla ve bilime aykırı” yapılaşma kararlarıyla yaşıyoruz.

Bolu-Sakarya-Kocaeli-Yalova illeriyle İstanbul’un Avcılar ilçesinde ölümcül yıkımlara neden olarak on binlerce canımızı yitirdiğimiz 7.2’lik sarsıntının “felakete dönüşmesi”ndeki temel nedenler, bugün de varlıklarını “çoğalarak” sürdürüyor.

Bu nedenlerin başındaki “şehircilik bilimine aykırı kentleşme” ile “plansız ve denetimsiz yapılaşma” ülke düzeyinde doruğa çıkarken, imarla ilgili yeni yasal düzenlemeler de sağlıklı kentleşme yerine “emlak rantını artırmayı hedefleyen” hükümleri içeriyor...

‘Torba yasa’ oyunları

Bu düzenlemeler ise, imar ve planlama alanındaki temel kanunları bütüncül olarak ve uzman kurumlarla tartışılarak ele alma yöntemiyle değil, sadece yağma hedefine bağlı yasa maddelerine odaklanan gizli kapaklı “torba yasa”larla yapılıyor.

Böylece deprem güvencesi yerine “gayrimenkul pazarı”nı gözeten çıkarcı bir imar düzeni, kamuoyunda tartışılması şöyle dursun, TBMM’de bile görüşülmeden “tek parti oylarıyla” yasallaşmış oluyor.

Nitekim, yapılaşmada “doğru örnek”ler yaratması gereken Başbakanlık’a bağlı TOKİ bile örneğin dere yataklarındaki projelerini “ayrıcalıklı planlama yetkileri”yle uyguluyor.

Benzer şekilde nüfus ve yapı yoğunluğunun azaltılması gereken yerleşmelerde de bunun tersini yaratan “bakanlık onaylı” rant projeleri, yerel yönetimler kabul etmeseler bile, merkezi yönetim kararlarıyla gerçekleşme olanağını buluyor.

Meslek odası denetimi

17 Ağustos’un 14. yılında büyük felaketten hiç “ders alınmadı”ğını gösteren yeni bir gelişme de yapılaşmaya esas projeleri ve uygulamaları denetlemekten yükümlü meslek odalarının “yetkisiz” kılınması.

Büyük depremin inceleme raporlarında, mimarlık ve mühendislik hizmetlerini odaların denetlediği yapıların felaketi “çökmeden” atlattıkları, bu nedenle alınacak derslerden birinin de meslek odası denetimlerinin yasal güvencelere bağlanarak yaygınlaştırılması yazıyor.

Ne var ki yine son günlerdeki bir torba yasanın iktidar milletvekilleri tarafından gece yarısı TBMM’de onaylanmasıyla “mesleki denetim yetkileri tırpanlanan” meslek odalarının imar ve inşaat alanından tümüyle uzaklaştırılması, imar düzenimize dünyada eşi görülmemiş bir aymazlığı eklemliyor.

Rant için dönüşüm

Bütün bunlara ek olarak sözde depreme karşı önlem için yasal dayanaklarıyla gündeme getirilen “kentsel dönüşüm” uygulamaları da emlak ve inşaat ticaretine yeni olanaklar sunma dışında bir amaç taşımıyor.

Olası yeni depremlerin hâlâ insanların barındığı ”riskli” yapılarla karşılanacağı gerçeği, ölümcül sarsıntılara dayanıklı bina elde edebilme umutlarını sömüren bir “güçlendirme sektörü” ile siyasetle iç içe girmiş yeni bir “rant pazarı” yaratmış durumda.

Sözün kısası, ülkemizi sarsan büyük felaketin 14. yılında, depremin sonuçlarından ders almak şöyle dursun, ölümcül yıkımların nedenlerine hemen hiç aldırmayan bir imar ve yapılaşma politikasının aymazlığını ve umarsızlığını yaşıyoruz...

Yalova, depremi unuttu

Büyük Marmara depreminde 3 binden fazla kişinin öldüğü Yalova’da depremde en büyük hasarı deniz doldurularak yapılan 75 bin metrekarelik sahil şeridi aldı. Depremle tamamen sulara gömülen dolgu alanı depremin ardından yaşanan acıların unutulmaması için 17 Ağustos deprem parkı olarak düzenlendi. Bu alana deprem müzesi ve depremde yaşamını yitirenler için anıt yapıldı. Ancak aradan geçen 14 yılda acılar unutuldu. 17 Ağustos parkı, çay bahçeleri, kafeteryalar ve düğün salonlarının bulunduğu bir eğlence merkezine dönüştürüldü. Depremde yüzlerce kişiye mezar olan Hacımehmet Ovası, fay hattı geçtiği için yapılaşmaya kapatılmıştı. Ancak 2003’teYalova Belediyesi tarafından yeniden imara açılan ovada, önce birkaç katlı kamu binaları yapılmaya başlandı, ardından çok katlı binalar ardı ardına yükseldi. TOKİ de fay hattı üzerindeki ovaya 1152 konutluk bir site yaptı. Depremin ardından toplanma alanı ve çadırkent olarak kullanılan Atatürk Arberetumu (Canlı Ağaç Müzesi ) ise geçen yıl Yalova Belediyesi tarafından 5 yıldızlı otel yapılmak üzere Arap inşaat firmalarına satıldı. Arbeterumda 36 katlı 3 gökdelen yükselecek.

Hasarlı binalarda yaşıyorlar

Deprem gerçeği, 17 Ağustos depreminde en büyük hasarı olan Kocaeli’de de unutuldu. Kocaeli Valiliği’nden yapılan açıklamaya göre aradan geçen kentte 3 bin 500 orta hasarlı bina bulunuyor. Bu riskli binalarda ise çoğunluğu öğrenciler olan binlerce insan yaşıyor. Valilik geçen yıl orta hasarlı binaların tahliyesi ve onarımı için ev sahiplerine 60 gün süre verildiğini açıklasa da bir gelişme sağlanamadı. Kocaeli Valiliği’nden yapılan açıklamada, “Unutmayalım! Depremlerde can kayıplarının yüzde 95’i yapısal olup, binalarınıza yalıtım, tabii havalandırma, rutubet, drenaj kanalları yaptıralım. Dayanıklı binalarda oturalım, afet bilinci yüksek toplum olalım” denildi.

 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları