Ayşe evlen; erken evlen Ayşe erken evlen

11 Aralık 2015 Cuma

Kız çocukları bebeklerle boşuna oynamıyorlar. Daha küçücükken terbiyelenen hayaller, mutlak ve egemen sistemi asırlardır sapasağlam ayakta tutuyor.
Buralarda kimsenin aklına evlenmemek gibi bir seçenek de olabileceği gelmiyor.
Yalnızlık, namı dilden dile dolaşan tehlikeli bir canavar.
Evlerin hemen dışındaki karanlık mağarada uyuyor ve geleneklere baş kaldırmayı göze alan olursa, onu bir lokmada yiyip yutuyor.
Sisteme kafa tutana, dışarıda macera arayana hayat yok bu coğrafyada.
O yüzden insanların yalnızlığı sevip sevmeyeceklerini öğrenme fırsatları bile olmuyor.
Ta en baştan yalnızlıktan ölesiye korkutuluyorlar.
Birlikte yaşlanacakları insanın yanı başında da yalnızlıktan kavrulabileceklerini iş işten geçtikten sonra öğreniyorlar.
İki insanın birbirini sevmesi ve sevişmesi, ihtirastan, alışkanlıktan, gelenekten görenekten farklı, tek başına ve uçsuz bucaksız bir ülke...
Ama bu gerçek bu coğrafyada hiçbir yerde yazmıyor.
Ahlak kuralları tüm duyguları daha uyanmadan dağlıyor.
Evlenmeden sevişmeyi felaket sananlar...
Evlenip de kanlı bıçaklı olup savaşmayı olağan buluyorlar.
Gelinle damadı üniformaların içine sokup ite kaka evlilik kurumuna sıkıştıran kültür, o kurumun içinde olup bitecek her türlü felakete hazırlıklı.
Ailenin içindeki yangınlar değil, o yangından tüten duman facia sayılıyor.
Evde olup bitenler kutsal aile masalına sarılıp sarmalansın, herkesten saklansın isteniyor.
Ebeveynler kendi yaşadıkları kötü evliliklerden ders alamayacak kadar körler.
Sanki kendilerinin değil de başkasınınmış gibi, tam içinde oldukları halde uzaktan izledikleri o tehlikeli hayatı çocuklarına genetik bir miras gibi devrediyorlar.
Babalarına benzeyen haşin adamların elinde parçalanan kadınlar...
Annelerinde gördükleri ezikliği evlenecekleri kızlara da yakıştıran oğlanlar... Kısır bir döngünün girdabında nesillerden nesillere kurtlanmış yaralarla yuvarlanıyorlar.
O evliliklerin ortasına doğan bahtsız çocuklar...
Kendi alınyazılarının müsveddelerini okuya okuya büyüyor ve ailelerinin makus kaderini çağlardan çağlara sadakatle devrediyorlar.
Eğer bu döngüde bir aksama olursa herkes biliyor ki...
Eninde sonunda devletler yıkılır, iktidarlar sarsılır, onları koruyup ayakta tutan tüm köhne inançlar kaybolur.
Ama evlilik programlarının pespayeliğini içine sindirebilen bu toplum, devletin gençlere erken evlenmeleri için teşvik primi vermesini asla yadırgamayacak.
Zaten çoğu imam hatipe çevrilmiş olan devlet okullarında kız çocukları küçüklükten itibaren gönüllü olarak kendilerinden vazgeçmenin, inançlarıyla bağlantılı bir yükümlülük olduğuna eğitiliyorlar.
Onlar bu yeni düzenlemede de üstlerine biçilen giysiyi uysalca giyecekler.
Ve özgürlük hayali kurmalarını imkânsız hale getiren teşvik tasmasını boyunlarına kendi elleriyle geçirecekler.
Kayda geçsin...
Kadınları okumayan, okusa da çalışmayan, çalışmak istese de erkenden arka arkaya çocuklar doğurup mesleğinde ilerleyemeyen böyle bir ülkenin devleti artık her zaman olduğundan daha da erildir.
Ve kadınlara dair hayalleri her daim kirlidir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yanık saraylar 4 Ağustos 2021
Patron çıldırdı 30 Temmuz 2021

Günün Köşe Yazıları