Acun’la Tanju ve sevmek ve de sevmemek!

08 Ocak 2016 Cuma

Televizyon yazılarımı takip edenler bilir, ben “Acunsal enerji” sezonunu Survivor’la açarım her yıl ve o yüzden heyecanla 7 Şubat’ı bekliyordum. Ama art arda öyle gelişmeler oldu ki epeydir ilişmediğim Acun Ilıcalı’ya dair bir bahis açmadan duramadım.
Acun’la yıldızımız pek barışık değil. Azıcık muhabbetimiz oldu gerçi. Telefon görüşmelerimiz var, yazdıklarıma yönelik bir mektup göndermişliği, o mektubun köşemde yayımlanmışlığı var.
Ben onun yaptığı işlere popüler kültür eleştirisi üzerinden bakarak bir hayli yüklendim. TV 8 girişimini, patronluk macerasını sorunlu buldum. Kanal, “Survivor” sayesinde ayakta kaldı ilk yıl… O yüzden de “TV 8urvivor” olarak değerlendirdim performansını.

***

Ama şimdi mesele başka...
Acun için bir süredir cadı kazanları, denilebilir ki onun kendisini daha fazla alâka ve aşinalık içinde hissettiği çevreler tarafından kaynatılıyor.
Ve galiba bunda bir parça “Cumhuriyet” olarak bizim de payımız var gibi görünüyor!..

***

Her şey Gülben Ergen’in Altın Kelebek ödül töreninde Can Dündar’a, Silivri’ye selâm gönderen sözlerine Acun’un da alkış tutmasının kameralara takılmasıyla başladı bile denilebilir.
Sonrasında “cadı kazanı”na ilk odun, evet rahatlıkla tahmin edilebileceği gibi en uygun isim, Cem Küçük tarafından atıldı ve Yetenek Sizsiniz’de CHP’nin reklam kampanyalarını yürütmüş Ali Taran’ı jüri üyesi yaptığı için “siyaseten” topun ağzına kondu Acun.

***

Birkaç gün önce de Tanju Çolak devreye girdi ve Acun’un ticari açıdan son derece yaratıcı bir işi olan, ama Tanju’nun içerisinde yer almadığı “4 Büyükler Salon Turnuvası”na dair bir “periscope” yayınında hayli manidar ve maksadı aşan lâflar etti.
Bu, yıllar öncesinden, ta futbolculuk günlerinden itibaren ona dair genel bir değerlendirmeyle düşünüldüğünde tam bir Tanju klasiğidir. Bakalım:
“Diksiyonunuzu yerim! Yeee!!! Her şeyi ye sen!.. (…) Acun’la işim olmaz. Acun kim yaaa?! Önce adam olacaklar adam!.. Efsaneler kadro dışı diyolar. O kadroda ben hiç efsane falan görmedim. Alooo, n’oluyo!!! (…) Acun kim ki, ben tanımıyorum. Futbolda işi ne Acun’un yaaa?.. Herkes önünden yesin!.. (…) Serdar, senle evlenmek isteyenler var lan!!! (…) Acun’a mı kurban oliym; kim lan Acun’a kurban olucam?! Düne kadar Fethullah’ın adamıydı, bugün adam mı oldu?!”

***

Tanju röveşatalarıyla hatırlanır en çok, ama işte yaş başı aşınca kötü vurur olmuş, belden aşağı… Öyle bir vuruş ki belki Soma’da maden işçisinin böğrüne voleyi çakan Yusuf Yerkel’le kıyaslanabilir. Kısmen tabii…
Acun cevap verir mi; sanıyorum vermez... Ben, tabii ki Acun adına değil, kendi adıma şöyle müdahil olayım:
İlahi Tanju! Senin organik bağlantı içinde olduğun resmî ve “yarı-resmî” kurumlar dâhil, şu an başımızdaki devletin ta en tepesinden tırnağına “düne kadar Fethullah’ın adamı” olmayan mı, o ne istediyse vermeyen mi var da sen şimdi böyle orantısız saldırıyorsun Acun’a?..

***

Üstelik Acun’un pozisyonu açıktır. Erdoğan’ı sever.
Ben o dehşetli 30 Mart (2014) yerel seçimleri ardından onun Rıdvan’ı da (Dilmen) yanına alarak Başbakan Erdoğan’la görüşmeye gitmesi üzerine aramış ve sormak istemiştim buluşmanın nedenini… Tahminim, AKP’nin “bir türlü fethedemediği kale” olan popüler kültür alanına köprü kurmak için Acun’dan; Acun’un da TV 8 projesi için iktidardan (Erdoğan’dan) destek aradığı şeklindeydi.
Acun geç de olsa geri dönüş yaptı bana ve dedi ki “Hayır, ben seçim sonuçlarını tebrik etmek için aradım, Başbakan da N’apıyorsun, epeydir görüşmedik, gelsene’ deyince Rıdvan Abi’yi de aldım, gittim yanına”.
Sonra da şunları ekledi:
“Aslında benim siyasi bir pozisyonla hareket etme durumum yok. Benimle çalışan ekipte AKP’li olanlar kadar, belki onlardan daha fazla CHP’li var, MHP’li de var. Ama ben Başbakan’ı (Erdoğan’ı) bir insan olarak, kişisel olarak çok seviyorum, onunla özel bir dostluğum, muhabbetim var.”

***

Böyleydi, tamam, ama işte yine de olmadı, yetmedi, kesmedi!..
Acun belki yine “insani” bir masum alkış tuttu Can için ve hemen kara listeye alındı. Ali Taran’ı jüri üyesi yaptı, hedef oldu. Tanju da yakaladı açığı, voleyi bel altına çaktı.
Dem bu dem, dönem bu dönem Acun’cum!..
“Diktatörlük” bu…
Böyle bir dönemde birilerini sevmek yetmez.
Birilerini de sevmemen gerek!..  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları