Meriç Velidedeoğlu

‘Unutmada!’

22 Ocak 2016 Cuma

“Barış İçin Akademisyenler Bildirgesi”, gündemdeki yerini bu hafta da korudu; “1128” üniversite hocamızın ülkemizle ilgili üstelik dış odaklarca da iyice sorunsallaştırılan bir konuda görüşlerini açıklamaları kuşkusuz büyük bir dikkatle ele alması gereken bir olaydır.
Ayrıca, yabancı kimi akademisyenler de bildirgeyi imzaladıkları gibi, başta “ABD” olmak üzere kimi “AB” ülkelerinin elçileri, sözcüleri de desteleyici açıklamalarda bulundular.
Dahası, çağımızın felsefe bağlamında ayrı bir yeri olan ünlü düşünür “Noam Chomsky”de, bu bildirgeyi onaylanlardan.
Öte yandan imzacı akademisyenlerin, baskınlarla evlerinden alınıp, soruşturmaya götürülmesi, gözaltına alınması kabul edilebilir de ğil kuşkusuz; “ABD”nin “Dışişleri” sözcüsü, “John Kirby”de bu durumu: “Türkiye’deki rahatsız edici bir trendin parçası” olarak değerlendirip, bildirgeci akademisyenlerin yanında yer alıverdi.
Kısaca belirtilen bu durmumuza değinmeyi, ilkin “ABD”nin sözcüsü “Kirby”ye bir soru sorarak sürdürelim. Diyarbakır’ın “Çınar” ilçesinde görevlilerin aileleriyle, çoluk-çocuklarıyla birlikte oturdukları “Emniyet lojmanları”nı, bombalayan “PKK”nin böylece “bilerek  isteyerek” öldürdüğü “dört” yaşındaki “İrem”in, bayrağa sarılı, neredeyse iki elin avuçları içine sığacak denli küçücük, yavru tabutunu gösteren resim, “Türkiye’deki, iç burkan bir trendin parçasını oluşturmuyor mu?”
Ne dersiniz Sayın Kirby?
Üstelik katledilen yalnızca “İrem bebek” değildi, lojmandaki öteki “bebekleri”de öldürdüler...
Ayrıca, bir öğretim görevlisi olan “Chomsky”nin, bu “1128” meslektaşının yanında yer alması, kuskusuz “meslek dayanışması”nı da içerir; iyi de bu dayanışmayı, gece yarısı evleri basılarak alınıp, kurulan kumpaslarla “terörist”, diye “damgalanarak” yıllarca yargılanan, yıllarca özgürlükleri ellerinden alınan “üniversite hocalarımıza” böylesine, bu “çapta” bir “mesleki dayanışma” gösterdi mi? Ne gezer...
“Chomsky” bir kenara; “Kumpas” davalarından olan “Ergenekon”da, “terörist”, “terör örgütü yöneticisi” olmakla suçlanan hocalarımızın, örneğin, “Doğu Anadolu”da iyice çölleşmiş bir arazide yaratılan yeşilliğin ortasında “yoktan var edilip”, çağdaş niteliklerle donatılan “üniversite” ve yerleşkesinin rektörünün, öğretim görevlilerinin, bu çapta örnek kurumlar oluşturan meslektaşlarının böylesine yanında oldu mu, “1128”in hiç olmazsa bir bölümü?
Oysa bu hocalarımız, “Kürt’ünden varsa Arap’ına, Zazasına, Türk’üne” dek, özellikle bölge çocuklarının birlikte, bir arada, kaynaşarak okumalarını istiyorlardı; inanılmaz çabaları bu “kaynaşma” içindi...
Bildirgeciler, o günlerde bu öğretim görevlilerini destekleselerdi bugün “İrem’ler” ölmezdi; dahası, bebeler ölürken böyle bir bildirgeyi yazar durumda olmazlardı diye düşünmekten insan bir türlü vazgeçemiyor...
Öte yanda, “Diyarbakır”ın ilçelerindeki kimi mahalleler adım adım “PKK”dan kurtuldukça, terör örgütünün uzun süre evlerinden dışarı çıkmalarına izin vermediği ilçe halkının, güvenli bir yere götürülmesi sırasında yaşlıca bir kadının görevli askere Kürtçe: “Çamaşır makinemi yeni almıştım o da sana emanet” demesini de, halkın yalnızca canını değil, malını da askere emanet etmesinin PKK’nın baskısına karşın, “devlet”e güveninin bir işareti olarak algılamalıyız, düşünmeliyiz...
Pazartesi günü Cumhuriyet’te, “Selin Ongun Tuncer”in, “Demokratik Toplum Kongresi”nin (DTK) Eşbaşkanı “Hatip Dicle” ile yaptığı söyleşide, “Dicle”nin, şu sırada yaşananları dile getiriş biçemi (üslup) oldukça ilgi çekici, “Feryat ediyorum başaramadık; Türkiye’ye yazık, hepimize yazık!” diyor.
Kuşkusuz haklı; ne ki, oldukça geç, dahası “çok geç kalındı” demekten de insan kendisini alamıyor; elbette söyledikleri dikkatle ele alınmalıdır; özellikle de “DTK”nın “14” maddelik “Özerklik Bildirgesi”ni unutmadan...
Dahası, Türkiye için istenen “özerklik düzenlemesi”nin, “96 yıl” önce “Sevr”in yani “Barış” getirecek anlaşmanın, “Sevr Barış Antlaşması”nın da temel maddelerini oluşturduğunu, özellikle de bu maddelerle belirtilen “özerkliğin”, daha sonra kurulacak bağımsız “Kürdistan” için bir “geçiş” olduğunu da unutmadan...
Ayrıca bunu “CHP”nin de unutmaması gerektiğini de unutmadan...
Cuma, “Silivri”ye gitmek için Cumhuriyet’in bahçesinde (11.00), cumartesi günü de Beşiktaş’ta olalım!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Erasmus 19 Mart 2021
‘12 Mart 1921’ 12 Mart 2021
‘Manifesto!’ 5 Mart 2021

Günün Köşe Yazıları