Karartma Günleri!

04 Mart 2014 Salı

AKP-cemaat çatışması tırmanıyor. Referansları dincilik olanlar birbirlerine harami, Haşhaşi suçlamaları yöneltiyor.
Paralel yapı, yolsuzluk savları, paraların sıfırlanması halkın gündemi.
Seçim günü yaklaştıkça çatışmanın daha da tırmanacağı açık.
Yeni kayıtlardan, dosyalardan, belgelerden söz ediliyor.
Erdoğan, cemaat için “sülük” diyor, Gülen’e “çete reisi”, “elebaşı” diye sesleniyor.
Daha da ileri gidiyor; sülüklerin pis kan içtiğini vurgularken “Bunlar insanımızın temiz kanını emiyor” diyor.
Cemaat köşelerinden ise internete düşen para kaçırma konuşmalarının, sıfırlanan on milyonlarca dolar ve Avro’nun, villaların hesabı isteniyor. “O hesabı vermek için montaj, dublaj gibi teknik atraksiyonlara gerek yok. Allah’ını seviyorsan, ‘Ben böyle bir konuşma yapmadım, bu ses bana da ait değil, oğluma da’ de” yorumları yapılıyor...

***

Tıkandılar, tükeniyorlar.
Kavga gerçekleri ortaya döküyor çünkü.
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın yorumları, açmazı sergiliyor. Rıza Sarraf ve bakan çocuklarının tahliyelerinin vicdanını sızlattığını söylüyor Arınç.
Sarraf’tan hediye olarak 750 bin liralık kol saati alan eski Bakan Zafer Çağlayan için “Mahcubiyetten bir cevap veremem” diyor.

***

Kimileri soruyor, bu kavgada nasıl tutum almalı, nerede durmalı?
Tablo ortada, gayet açık.
Türkiye’deki hukuksuzluklardan, haksızlıklardan, mağduriyetlerden, kumpaslardan, yurtseverlerin, muhaliflerin hapse tıkılmasından, dinlemelerden, sahte delil tezgâhlarından her iki kesim de sorumlu.
Şimdi birbirlerine girdiler, ama yıllardır beraber el ele, kol kola yürüdüler, birlikte yürüttüler.
Yaptıkları, halkımıza daha iyi anlatılırsa, aktarılırsa, toplum bu konuda bilinçlendirilirse gidecekler.
Bunun derdindeyiz, ama ülkenin bu gerçekleri karşısında gazetemize yönelik bir suçlama!
Cumhuriyet’e cemaatçilerin sızdığı, ele geçirdiği savlarının, yayınların bilimsel bir temeli yok.
29 yıldır tanıdığım, cemaatle ilgili yazıları, kitapları ortada Hikmet Çetinkaya’nın, “yeni Fethullahçı” olduğu suçlaması, gerçeklikten uzak, haksız, dayanaksız ve yersiz bir karalama.
Çeşitli eleştiriler olabilir, ancak Cumhuriyet’in çizgisi bellidir.
Yayınları, haberleri, yazarları, okurları ortada.
Dinciliğe, gericiliğe AKP’ye, cemaate yönelik tutumu açık.
Her şeyden önce bir siyasal partinin yayın organı değildir Cumhuriyet.
Dolayısıyla, yazarları açısından tek bir siyasal eğilimin sergilenmesi, savunulması, yansıtılması söz konusu olamaz...

***

Haksız suçlamalar, kısır tartışmalar, sürtüşmeler anlamsız.
Emperyalizme ve kapitalizme karşı Atatürk’ü, Cumhuriyet değerlerini ve kazanımlarını, devrimi, özgürlüğü, insan haklarını, emeği, solu, sosyalizmi, savaşsız sömürüsüz bir dünya istemini savunmaya devam.
Umutsuz kalmadan...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yaşasın Cumhuriyet 1 Ocak 2016
Sesler kısılırken... 25 Aralık 2015

Günün Köşe Yazıları