Program konserin kalbidir

27 Ocak 2016 Çarşamba

Konsere gitmeden programı incelemek bir sanattır. ‘Kim çalıyor’ sorusunu biraz daha zenginleştirip ‘kim nasıl bir program çalıyor’ şeklinde sorabilirsiniz.

Eskiden, AKM hayattayken kemikleşmiş bir izleyici kitlesi vardı. Konser dinlemeyi çok ciddiye alan bu müzik tutkunları, konserlere gitmeden önce, çalınacak eserleri öğrenip, değişik yorumculardan kayıtlar dinlerlerdi. İstanbul Festivali’nin izleyicileri de böyleydi. Bazen sanatçı aynı yapıtı ayrı orkestralarla, ayrı şefle çalmışsa, aradaki farkı bile anlatırlardı birbirlerine.
Konsere gitmeden kendini hazırlamak, programı incelemek başlı başına bir sanattır. “Kim çalıyor” sorusunu biraz daha zenginleştirip, “kim nasıl bir program çalıyor” şeklinde sorabilirsiniz. Kulağınızı, dinleyeceğiniz yapıtlara önceden hazırlarsanız konserden daha çok zevk alırsınız. Hele şimdi you-Tube’da eski- yeni nice yorumcu elinizin altında.
Öte yandan “kültürlü” program yapmak da sanatçının hüneridir. Yapıtlar arasında bir alt bağlantı kurmak, dinleyiciler kadar çalanlar için de yaratacakları atmosferi besler. İyi düzenlenmiş bir program bence konserin kalbidir.

Helene Grimaud
Geçen hafta İstanbul’un her köşesinde harika konserler vardı. Ne yazık ki ancak birini izleyebildim. İşsanat’taki son derece enerjik ve bilge yorumuyla Basel Oda Orkestrası, müthiş piyanist Helene Grimaud’nun solistliğinde çaldı. Her şeyden önce, düzenlenen programın inceliğine değinmek isterim:

Program Stravinski’nin Dumbarton Meşeleri adlı Neo-Barok biçemindeki orkestra yapıtıyla başladı.
Barok ve Klasik dönemlerin orkestraları gibi Basel Oda Orkestrası’nda da şef yoktu. Topluluk, 1.k emancı Yuki Kasai’nin son derece enerjik ve bilge yönetimiyle çalıyordu.J.S.Bach’ın yeni çağa etkisiyle başlayan konserin ikinci yapıtı bestecinin Re minör klavsen için yazılmış konçertosuyla devam etti. Piyanist Helene Grimaud, hiç abartmadan, piyanoda klavsen renklerini arıyordu. Toplulukla adeta tek nefes gibi çalıyorlardı.
İkinci yarı ise müzik tarihinde Barok’tan sonra gelen Klasik dönemin paletinde bir dinletiydi. Yine aynı formül uygulanmıştı: Bu bölüme çağdaş neo-klasik akımdan Prokofiyef’in “Klasik Senfonisi” ile başladılar. Tıpkı Haydn dokusunda bir eser.
Piyanist Grimaud, Mozart’ın en güzel konçertolarından Re minör 20 numaralı konçertoya solist oldu. Bis olarak yine neo-klasik bir bestecinin, Şostakoviç’in Piyano konçertosundan melankolik, Andante bölümünü seslendirmesi dinletiyi bütünledi.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Eski bayramlar 10 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları